Yıl 1998. Eğitim Fakültesi'nde öğrenciyim. Mal meydanına yakın bir yerde, davarlardan başka ancak öğrencinin içinde yaşayabileceği bir ev kiraladım. Daireyi arkadaşlarla temizleyip döşedik. Bir nebzede olsa
yaşanır hale gelmişti. Hemen üstümüzde de başka öğrenci arkadaşlar kalıyordu. Onlarla tanıştık, kısa süre-de samimi olduk. İçlerinde en fazla Haydar Abi'yi sevmiştim. Çünkü O, günlük tutuyor, şiir yazıyordu. Ayrıca Ali Şeriati'yi ve İsmet Özel'i de seviyordu. Bir de dama oynamayı çok seviyordu. Hatta bazen ev arkadaşına yenilir, hıncını benden çıkarmak isterdi ve gece yarısı gelir beni uyandırır dama oynardık. Tabiî ki bana da yenilir sabahlara kadar yatmazdı.
Bir gün bir şiir yazdığını buna karşılık başka bir arkadaşın da kendisine şiir yazdığını söyledi. Şiirleri okudu çok etkilendim. Şiirlerden birinin başlığı 'ADIM X', diğerinin 'ADIM Y' ben de 'ADIM Z' yi ekledim. X Haydar Abi idi, Y'yi tanımıyordum. Haydar mezun olduktan bir yıl sonra bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Y’yi Haydar’dan sonra tanıdım. İsmi Vedat'tı.
Haydar, Vedat'ın memleketinde kaza geçirmişti. Kazadan bir gün önce Vedat, Haydar'ı kahvede bir arkadaşıyla dama oynarken görmüş. Yenilmek üzereymiş. Vedat'a oyunun gidişatını sormuş. O'da 'Sen ölmüşsün seni kefenleyen yok.' demiş. ‘’O zaman sen beni kefenle.’’ demiş Haydar. Kazadan sonra Vedat'a haber verilmiş. Hastaneye koşan Vedat neyi görsün? Kazada ölenlerin tümünün sahipleri ölülerini kefenlemişler. Haydar ise sahipsiz ve kefensiz... Önceki gün kahvede söylediği 'Sen ölmüşsün
seni kefenleyen yok.' sözünü hatırlamış. Kısa bir şok ve çığlıktan sonra Haydar'ı kefenlemiş ailesine de telefon etmiş.
Gözyaşları içinde Haydar'ı memleketine göndermiş fakülteye geri dönmüş. Vedat bunları anlatırken hepimiz ağlıyorduk.
Sonra Haydar'ın, kendisinin ve benim yazdığımız şiirleri okudum. Tekrar ağladık. Ben de bu anı hatırına bu ÜÇ
ŞİİRİ saklamaya karar verdim. Haydar'a Allah'tan rahmet diliyorum. Şiirler şöyleydi:
ADIM 'X'
Adım x! ..
Aslında her şeyim ya!
Şairliğim biraz İsmet Özele kaçar
Roman yazarım, Andre Gide mesela...
Yatay açılarla sallanmayı
Dikey açılarla sallanmamayı,
Diyalektik kitaplar okumayı,
İdeallere ve realitelere
Bindirmeler yapmayı,
Kuralcı olmamayı
Kuralsız olmayı,
O öğretti bana.
Kim mi? :
ALİ ŞERİATİ.
Fikret Başkaya'dan daha iyi
Çok daha iyi
Kim bilebilir ki?
Paradigma’nın iflas(!) ettiğini.
Yalnızca ben bilebilirim
Gerçek koşunun
Neden yokuş aşağı değil de
Yokuş yukarı olduğunu.
Eflatun'un 'İDE' dediği,
Mağaradakiler benim aslında.
Ben 'idealar' dünyasının
'Gölgeler' dünyasındaki yansımasıyım.
Varsayımsal olarak ben yokum,
Ama ben her şeyim.
Çizgisel bir hızım vardır,
En gerideyim, en önde...
Her şeyi, hatta atom zerreciklerini dahi
Kapitalizm dişlilerinin çarklarında
Başım kargırı yığını gibi
Toz-boz olduğunda anladım.
Kareyi neden üçgen olarak gördüğümü de,
Zalimin soysuzluğu yüzünden ezildiğimi de,
Kuramsal bir taşla yerle bir olduğumu da..
Bu yüzden ben
Her şeyin hamurunda yoğruldum;
Biraz ürkek, biraz yabani, birazda...
Hayat tecrübemi kazıkların bileşkesiyle,
Umudumu dağlarla yeşerttim.
Göçümü ölümle sigortalattırdım.
Bir şey her şey ise,
Her şey bir şey değilse,
Ben her şeyim! ..
Haydar YILDIZ
ADIM 'Y'
Benim adım da 'Y'
Matematik dünyasının ikinci bilinmeyeni,
İki bilinmeyenli denklemde X'in kardeşi
Ve kaderimi paylaşan Haydar’ın kendisi.
Yorgun akşamların sabahında seninle baş başa,
Yapayalnız, yalnızlığın ortasında bir anlaşma,
Anlaşmalar dünyasında kendisiyle baş başa,
Sonsuzluğun ortasında... Gerisi hep angarya.
Bakışlarında tarihin coğrafyasını yansıtan bir çehre,
Çehresinde Anadolu'nun sınırlarını belirleyen sınırsız sahra.
Anarşistlerin rüyalarında korku ve derin bir mana,
Çileli dağların ve kuytu mağaraların terörist çocuğu.
Lanetlenmiş bir sınıfın lanetli çocuğuyum,
Sefalet düzeninde sefillerin çığlığıyım,
Paryaların özgürlüğünü kısıtlayan ihanet zinciri,
Spartaküs'ün öfkesine sırıtan Roma'nın Efendisi...
Tarih ve tahlil; ikisi bir arada,
Tahliller dünyasında garip bir manzara,
Tarih sayfalarında belki karanlık bir nokta,
Belki de gerçeklerin doğasında güzel bir sayfa.
Ali'nin lakabını yüreğinde taşıyan asil yandaş,
Adına futbol tarihçisi demişler, aldırma sen kandaş,
Haksızlıklar dünyasında HAK'kın ta kendisi,
Süfyani duyguların ihanetinde başı dik ve hep kendisi.
Sen Ali'sin, köle tüccarlarına boyun eğmemek için
Kuyudan su çeken,
Sen ışıksın; aydınlığın sembolü olan kızgın güneş,
Kış uykusuna dalmışlar için bahar, müjdeci nevroz ateşi,
Gözlerinde yaş, omuzlarında yük, sonsuzlukta umut kelebeği.
Dudaklarında devrimci sigarası, ruhunda şefkat çiçeği
Duygularında karmaşıklık, yabancı kavramlardaki gibi.
Kitaplar O'nun dünyası, yalnızlıksa alın yazısı,
Sorgusuz ve sualsiz bir medeniyetin kanunsuz yasası.
Meyhane köşelerinde kadehlerde kanım içilirken
Vahşetin bekçileri medeniyet bekçiliğine soyunurken
Diyalektik felsefenin sarhoşluk naraları atılırken
Kendisinde Fırat'ın ve Munzur'un ihaneti,
Soyluca sonsuza kadar diren.
Vedat BEYDOĞAN
ADIM 'Z'
X ve Y olurda hiç Z olmaz mı?
Z ise benim adım.
X kardeş her şeysin ama tekbir şeysin
Eğer ki her şey isen Y kardeşe ne hacet.
Ve Y; sen bozdun X'in kuralını
Sensiz ve bensiz her şey olamadığını
Öğrettin O'na:
Tek bir şeyin her şey olamayacağını.
İşte ben: 'Z';
Üç bilinmeyenli denklemde,
Bilinmeyenlerin üçüncüsünün bilineni.
Zoru başaranın güveni.
X ter, Y kan ise ben de gözyaşıyım.
Ders-i hikmet fısıldamıştı kulağıma:
Bu üç sıvının kutsal olduğunu, ben de anlamıştım:
Neden hedefte hep ben varım,
Neden mazlumların bana taraf tuttuğunu.
Dostlar; ben bayrak olsam;
Biriniz üzerimdeki tekbir,
Diğeriniz beni taşıyan el olur musunuz?
Ya da otuz üçe karşı üç kurşun olur muyuz?
Her şey bizi anlatır, bilmem farkında mıyız?
Örnek mi istersiniz: Dünyanın üç yüzü var;
Rabb'in sıfatının yansıması,
Aldatıcı fanilik ve ahiretin tarlası.
Üç derece: İfrat, tefrit ve vasat.
Bilimselde ise: Tez, antitez ve sentez.
Zamanın aşamaları: Dün, bugün, yarın.
Kısacası her şey üç: Yani 'X', 'Y' ve 'Z'.
Aslında biz iyi ama çok iyi bir üçlüyüz,
Bilinmeyenlerin bilinen kervanıyız.
Her birimiz ayrı bir görevde, ayrı bir dünyada
Ve her birimiz ayrı bir değerdeyiz.
Ama aynıyız. Yani:
Bilinmeyenlerin bilinen dostlar kervanı...
Revan Riber
Kayıt Tarihi : 25.4.2010 13:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!