ÜÇ PERDELİK SUNU
perde 1/ dün
Mekan: umutları büyük, kendi küçük bir yer
Kişiler: biz olabilen bir kadın, bir erkek
Sunum bakışı: birinci çoğul şahıs (biz)
Zaman: dünden herhangi bir an
Fon müziği: “Cennet”_ Ferhat Göçer
Kullanılan renkler: tüm renkler
Usumuzda, birbirinin önüne geçmeye çalışan görüntülerle güneşi karşılıyoruz. Bahçemize ektiğimiz çiçekler renkleriyle sabahımızı ışıtıyor, yüreğimiz ısınıyor. Ocakta dumanı tüten çayımız, kızarmış ekmeğimiz bir de beyaz peynirimiz hepsi bu. Biz mutluyuz, hem de çok. Yan yanayız, birlikteyiz ya ne önemi var ötelerin.
Nur topu gibi umutlar doğuruyoruz her yeni güne, bebeğimizi düşlerle doyuruyor, yüreğimizde pışpışlıyoruz. Hayat küfemize şiirler dolduruyor, aşkla sulanmış, gözbebeğinde yaşatılmış. Katıksız mezelerle bir yudum yaşla sarhoş dönüyoruz odamıza. Biz mutluyuz, hem de çok.
perde 2/ bugün
Mekan: umutları küçük, kendi küçük bir yer
Kişiler: bir kadın, bir erkek
Sunum bakışı: üçüncü çoğul şahıs (onlar)
Zaman: bugünden herhangi bir an
Fon müziği: “Çok Yorgunum” _ Ferhat Göçer
Kullanılan renkler: gri
Aslan gibi korkusuz yüreği ile övünen, çelik gibi zırhlarıyla gurur duyan, duyguları ve zekâsıyla yol alan ama tüm bunlara rağmen vurgun yediğini fark eden kadının, derinliğinde sarhoş olduğunu sandığı suların sığlığı ile savrulduğu çelişik manzarada korkusu çığ gibi büyür. Anlamı kalmayan yaşamın bir parçası olmak taşıyabileceği ağırlıktan çok fazladır.
Farkındasızlığın körlüğü ile duyumsuz adam tek kişilik sunumların provasında gerçeğini unutmuş gözükmektedir. Oysa saklandığı karanlık onun varlığını, gölgeler ardından göstermektedir, farkında değildir. Yeni sunumun alkışlarını şimdiden duymaya başlamış olmasına rağmen yer alacağı dekorun kendisiyle bağdaşmama olasılığını göz ardı etmektedir. Yeni sunumunda taşıyacağı günahın ağırlığını hafife alması, hızla girilen dönemeç gibi savuracaktır kendisini.
perde 3/ yarın
Mekan: umutsuz küçük bir boşluk
Kişiler: yalnız bir kadın
Sunum bakışı: birinci tekil şahıs (ben)
Zaman: yarından herhangi bir an
Fon müziği: “Hoşça Kal Aşkların En Güzeli” _ Ferhat Göçer
Kullanılan renkler: mor ötesi
Yalanlarla sulandıkça bahçedeki çiçekleri ısırgan otları sardı, her gün bir yenisi büyüyor. Oysa bereket yağmurlarıyla ekilen çiçeklere cansuyu olmak istemiştim. Alışkanlıkların karaktere dönüştüğü tufanı penceredeki buğu ardından izlemek, öbekleşen acımda büyütülen tümörlerimi temizlemekten zordu.
Buna sevinmeli miyim acaba; gün devrildikçe yarına, ben bugün oluyorum. Hafızamı bir bir kaybediyorum. Yaralarım böylelikle kapanır mı? Dışarıdan kendime bakınca, yuvasına kırıntı taşıyan karıncalar misali ruhumu beslemeye çalışıyorum. Yüreğimi okşadıkça cansız bedenim acıyor…
(Ne yapmalıydım şimdi, ne söyleyecektim unuttum, seyirciler fark etmiş olabilir mi? Suflör yok mu bu sahnede?)
“haydi, bir celsede boşan yalnızlığın dağlanmış korkularından
yalanın neşter acılarını savur geldiği ahmak rüzgarlara
gökyüzüne dokun ellerinle, çıkar içindeki yabanıl yokluğu
usunu okşadıkça dün, bugünün kervanlarını sür çöllere
haydi, iklimini kendin belirle yaşam sularının
güneş senin için doğacak yarın”
…/…
Perde kapanmıştır. Bu sunumun tekrarı yoktur. Yaşatılmış ve bitmiştir. Seyircilerin ve oyuncuların dilinde bir şarkı ile boşalır salon, “hoşça kal aşkların en güzeli”…
RENGİN ALACAATLI
Rengin Alacaatlı
Kayıt Tarihi : 30.3.2008 14:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
usunu okşadıkça dün, bugünün kervanlarını sür çöllere
haydi, iklimini kendin belirle yaşam sularının
güneş senin için doğacak yarın”
'Güneş hepimiz için doğacak yarın' Umut etmek ve umut ile beklemek yaşamın en güzel nedeni olmalı sanırım.
Özel bir çalışma insan hayatını evrelere ayırarak kendinde özümsetebiliyor her dizesini.
Kutluyorum kaleminizi ve yüreğinizi. Sevgiler yüreğinize ve tam paunımı bırakıyorum sayfanıza
Başarılar dilerim.
TÜM YORUMLAR (31)