3 muhteşem kadın tanıdım hayatımda. Hiçbir becerileri yoktu. Kadın olmaktan başka. 3 harika ve yalnız kadın.
Babaannem çok güzel bir kadın dı. Farklı bir asaleti vardı. Tam bir eski İstanbul hanımefendisiydi. Salonda asılı gençlik resmini görenler “ saraylımısınız? ” diye sorarlardı. Başını tutuşu. Omuzlarının duruşu. Çok farklıydı.
Dedem ilk meclis CHP milletvekillerindenmiş. Parti müfettişliği yapmış. Babaannemin güzelliğinden korktuğu için Ankara ya götürmemiş. 2 çocuğunu Edremit de tek başına büyütmüş babaannem. Son derece sosyal bir insandı. Hitap yeteneği müthişti. Türkçe yi çok güzel kullanırdı.
Önce oğullarına sonra torunlarına ve dolayısı ile gelinlerine çok düşkündü. Hatırlıyorum, sabah kalktığımızda, ablamın ve benim tabağımızda lokma ekmekler hazır olurdu. Zeytinlerin çekirdekleri çıkartılmış ekmeklerin üstüne dizilmiş.
Bizimle sürekli konuşurdu, büyük insanmışız gibi. Ne zaman önünden geçsek “ kaşlarını kaldır. Dik dur “ gibi tavsiyelerde bulunurdu. Kendimize bakmamızı, önemli olanın kendimiz olduğumuzu yinelerdi.
Çok sevdiğim bir sözü vardı. Değerini ve anlamını büyüdükçe anladığım:
“ insanın gönlü ile yaşı beraber yaşlanmıyorsa, o insanın işi zordur” derdi.
Çok haklıymış. Yaşayarak öğrendim. Kendisi öyleydi. İçinde türlü uhdeler kalmış. Yaşanamamış çok şeyi olan harika bir kadın dı.
Gittiğinde ilk özlediğim insan oldu. Hala özlemim. Onunla konuşmayı özledim en çok. Değerli olduğumu hissettirmesini.
Edremit in ANNE siydi. Öldüğünde esnaf kepenk indirmiş, cenazesi el üstünde taşınmış kabrine kadar. Göremedim.
Ne gariptir ki, bunca sevdiğim insan göçüp gittiğinde ben Türkiye de bile değildim.
Dilerim ki, Tanrı nın ilk ve son şakası olur bu bana.
Kadının, kadın olduğunu o öğretti bana.
Anneannem kendi halinde gibi görünen ama tuttuğunu koparan bir kadın dı. Tam bir Osmanlı kadını. Dedem jandarma komutanıymış. Genç yaşta felç gelmiş ve 3 çocuklu evin her türlü idaresi anneanneme kalmış. Dedem öldüğünde, bazı sebeplerden ötürü, uzun süre aylık bağlanmamış. Esnaf, bu süre içinde, veresiye mal vermiş. “ vedia hanım nasılsa öder “ diye. Anneannem bakmış ki böyle olmuyor, atlamış atın sırtına, dağ köylerine nakış hocalığına başlamış. Resmi gözümün önünde. Atın sırtında dimdik bir kadın. Güzel ve gururlu. Omzunda tüfeği.
Halk kadınıydı. Kadın dı. Boş mutfağa koyun yoklardan ziyafet sofrası kurardı.
Tek kusuru kızmabirader oynarken hile yapmasıydı.. :-)))
Kadının, güçlü olduğunu ondan öğrendim.
Annem. Dünyalar güzeli anam. 15 yaşında gelin gitmiş. Severek ve sevişerek evlenmiş babamla. Çeyizine gizlice sakız koymuş. Gittiği evde almazlar diye.
Gittiği ev kalabalıkmış. Ama hala sevgi ile anlatır o günleri. Özlemle anar. Babamın yokluğunda babaanneme sığınmış. O da onu evlat bilmiş. Annemi başka severdi babaannem. Hissederdim. Hissettirirdi. Herkese.
Annem, çok özel bir kadındır. Varlık-yokluk birdir onun için. Biz, ablam ve ben, canıydık her zaman. Torunları, canının canı. Ama her zaman “ benim doğurduğum “ der. Hala daha eli sırtımızdadır.
Evimiz hep kalabalıktı. Anneannem, babaannem ve bizler. 2 kendi doğurduğu bir de bakımını üstlendiği en büyüğümüz ablamız. Annesi ölünce babası anneme emanet etmiş, köy yerinde kız çocuğuna yazık olur diye. Hiçbir kan bağımız yoktu ama üçümüzü hiç ayırmadı büyütürken. Bir örnek elbise giyer, tokamıza kadar aynı kullanırdık. En büyüğümüz kendini eksikli hissetmesin diye.
Okumamız tek arzusuydu.” Lise bitecek” derdi. O zaman öyleydi. Lise değerliydi. En yok zamanda, nereden kısardı bilmiyorum çünkü hiç eksiğimiz yoktu, kolejde okuduk. Biz İngilizce öğrenirken o da, o zaman plak vardı 45 lik, plaktan İngilizce öğrenmişti.
Ortaokul mezunudur. Ama değme üniversite mezununa taş çıkartır bilgisi ile. Okur. Sürekli ve hiç durmadan. Yaşımıza göre kitap verirdi bize “ bu okunacak “ derdi. Okurduk. Çünkü annemiz de okurdu. Dünya klasikleri serisinin tamamını onun sayesinde okuduğumu çok iyi hatırlıyorum.
Evin hakimi babam diye gösterirdi. Ama şimdi anlıyorum ki, asıl hakim annem di. “ babanıza sormam lazım” derdi. Yine şimdi anlıyorum ki bu, koskocaman bir yalan dı. Kararı annem verirdi çünkü babam yoktu. Babam dışarıda para kazanırken annem bizi büyütür, evi idare ederdi.
Hala güzel. Hala akıllı. Hala muhteşem. Ve hala yalnız, güçlü bir kadın. Annem.
Kadının sadece bir cins değil, isterse dünya olabileceğini öğretti bana…..ve bunun için de kimseye ihtiyacı olmadığını..her şeyin ana kaynağının “kendi aklı” olduğunu…bilginin ve kültürün olmazsa olmaz olduğunu…
3 harika kadın büyüttü beni….
3 muhteşem kadın tanıdım hayatımda…
Hiçbir becerileri yoktu…Kadın olmaktan başka…
3 harika ve yalnız kadın…
Tek dileğim var, becerebilirsem, bu harika 3 kadından sonra 4. olabilmek…
12.08.2008….01.12
Eser AslanlıKayıt Tarihi : 15.11.2008 21:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
anneannem ve babaannemin anısına...annem in sevgisi ile...yaşamımda ki üç muhteşem kadına şükranlarımla....
![Eser Aslanlı](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/11/15/uc-muhtesem-kadin-tanidim.jpg)
Eminim mütevazi davranıyorsunuz, öylesiniz...
Harika bir anlatımdı. Kutluyorum kaleminizi.
TÜM YORUMLAR (2)