Gerçeğe acılı sos dökenleri
Bu ömrü boş yere yok edenleri
Seviyorum deyip acı verenleri
Satmışım dünyasını üç kuruş etmez
Yürekte kalmışsa küçücük hatır
Yükledim hatırı yürümez katır
İnadına inat kattığım götür
Satmışım rüyasını üç kuruş etmez
Dert açar oklavam hamur yerine
Tepsisi yaşamak fırın deminde
Kalbimi şişleyip pişirenlerin
Satmışım belası üç kuruş etmez
Silahım boştur kurşunu almaz
Mermisi kovansız yerine varmaz
Çektiğin tetiktir kılıç sayılmaz
Açtığım yaralara merhem kar etmez
Yok, ettim dünyayı elim kanadı
Kırıktır kalbimin zorlu inadı
Pençesi kartaldır gözü martıdan
Denizler altına sürsem kar etmez
Kalpler boştur doldurulamaz
Sevgiye değeri vardırılamaz
Bu dünya son duruk saydırılamaz
Kurşuna dizmişim üç kuruş etmez
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.