Üç Güzel Seni Sordu Şiiri - Hayrettin Ta ...

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Üç Güzel Seni Sordu

Nicedir; Nice okumuyordum, onun felsefi savında seni bulurdum.Nicedir sensizliğin derdime yumurtlayan gönül kuşumu zağoslara attım.
Öfkelerimin sunusunu malihulyalarına sunan bir geçmişin gelecek vadisinde beni senden vurdular.Gözyaşlarının aktığı alel acel pınarlarının sahilinde narlar yetişti. Dehlizlerinde binlerce kin,gizlediğim varışların nar suyunda beni yıkadılar.Yüreğim nar ve ar sularınla yıkandı.
Hüznüm ayaza,yazılmış yazgılar sundu,mateme esas duruşta kalan, selamsız, senden bir mesaj geldi.Gayrı beni unut.Hasretin giyotin gibi doğrarken kalakalışlarımı, kalmakla,kalmamak arasında bir Arasat uzar,seni sırat köprüsünde bekler ecelden öte ahlarım.
Üç güzel içimi, görmeye geldi. Paris’ten gök tanrıçası Hera, zeka tanrıçası Athena ve aşk tanrıçası Afrodit …İçimi görmeye gerek yok dediler.Dışından okunuyor onu özleyişin,onu bekleyişin, unutamayışın, saçlarının beyazından dünyanın bütün büyük aşkları aklanmış,sen yazmana,sen sevmene devam et dediler.Ha bir de kim bu Nazlıcan,üçümüzün Bütün özelliklerini kendinde toplayan taş yürekli.
- Biliyorum,çile yumaklarını söküp atmışsın canın demenin en ince yerinde. Yalansı,yabansı yangınlarına yeni sevda ormanı bulmuşsun.Yanılarak, yakılmışsın sevgi pazarında.
Eski acılarından ,öfkelerinden yorumlar mayalayıp yeni başlangıçların yoğurdunu bin kez üfleyerek yemeye çalışıyorsun. Arınmanın fırınlarına hep benden; ama bensiz yeni tutku pidesi yaptırmışsın.
Volkanların çıldıran uğultusunda pembe bir gelecek şevkinden öper,şavkın okşar ayı…Yıldızlar ağlar bensiz kalışına.
Bulutları özler gibi düşen gözyaşların anlatır sulu sepken kalışlarımızı.
Yalnızlığım ısınır, yüreğim harlanır, uzlarım çözülür,erir seni unutamayışımın Antartika’sı ,yeni bir bene senli yeni aşk karası çıkar,başlatır kara sevdamızı.Şen kahkahalarınla iç çıcuğum koşar gül bahçene.Biraz beni toplar dikenlerinden, biraz seni koklar, senlerimden, biraz koşar ve düşerler tam düş tuzaklarına.
Çığlığını İsa bile duyar,Musa,susar Tur dağında, şair usar aşk çölünde. Leyli sohbetine yeniden dalar, dalgın halim.
Bir gün gelmenin ütopyasına başkent seçerim,sen başkentteyken. O güzel kokunu yarama çiçek gibi takıp, aşk gibi, derman ,yaşamak gibi çekerim kanayan içime.
Kapattım güneşi,gözlerinden ışıltılar bekler karanlık anlarım.
Sahi gözlerinin rengi hala ela mı bunca bana yaşattığın beladan sonra elalığı kaldı mı?
- Bu sefer kahverengi olsun ki kavuşma güncemizde kahve içelim ki bizi kırk yıl aynı yastıkta tatlandırsın Nemlican.

- Evet, gözlerin düşer,düş kentime, aşktan yapılma bir göktaşı düşer ruhsal dünyama.Ufkumun anlaşılmaz,imkansızlık doğrularında adın yazılır ilk önce.
Seni istemenin boz bulanık denizlerinde ağlarım çeker ağlayışlarını. Ağlar içinden arınır, geçmiş zamanlı huylarım.
- Vazgeçer,vahalarında yoksul kalışım.
Sevgilerim, anlarım, ilk buluşmamız, ilk ağlayışın, ilk gidişin geleceğimin giyotin ağzında... Her şey arınır günışığına.Bir türkü olursun dillerde,seni çalar kavuşmalar. Henüz hiç kimsenin sonunu okuyamadığı, yorumlanamayan bir hikayenin sonlarında
Ali bir bekleyişin ermişi olarak kollarında kendimi bulurum,..Bir hayalin son atom aynasından bir yansımadır diye okur aşkımızı bestekarlar Nemlican….

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 25.8.2009 12:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan