Yanımda olmayışın tahrip edilmiş damarlarıma yeni özlem akışı sıralıyor, sen ile ben arasında akıyor pınarlar.En eskiz siluetimdi yakamozların suskunlukları susatır beni sana.Aç kalınmış,öç alınmış yaraların kabuk bağladığı imkansızlıklardayım.
Gelmelerin eşkâlini çizemiyor beni senden çalan kayıtsızlar. Yürüdüğün yollara, dökülüşlerle, sızılarla ve sensizlikle perma perişanlıklarım sur olmuş, sır olmuş,har olmuş,ar olmuş.Hangi yol, yoldan çıkmış, hangi çıkmışlık çıkını yüreğimde alıp hatmetmiş gidişlerini.Ben kimin gönül cebindeki bozuk parayım bilmiyorum yıldızım.
Anka’nın göğsüme yaptığı yuvada yurtsuz sevgiler dileyen bir güzelin mavi gözlerinden yeni denizler yuttum.Dalgaların adılında dilendim, bilendim her belirtecin zamansızlığında.Beni sordu sen.Sen misin,soran mısın,arayan mısın,aranan mısın,aratılan mısın bütün bilinmeyenler sen dedi ben hep dedim ama çözülemedi kavuşmalar.
Utanmış güzelliklere güneşler kapattım, esmerleşti hazlarım.Avuç avuç serpilmiş tuz oldun yarama.Bandırdın en kesif,en derin, en içten, en yakıcı her yerime.Durulandım biraz,unutulmazlığın bütün unutmalarını aldım ektim çaresizliklere.Ortağı oldum gelişi güzel gitmelerin çiy anlarına. Güneşini bekledim,gün _eşimi bekledim, bekledim işteleri.
Aşk gözlerimden baktı,her bakıştan bir güneş doğurdum gözbebeklerine.
Hani hatırlar mısın iki boğaz arasındayken hangisi birinci boğaz,hangisi ikinci boğazı ezberletirken , attığın gülümsemenle dalgalara büyütüldüm.
evlenerek hayatımı mahvettim'demiş
William Saroyan.
hayatlarımızı mahvedecek bir şeyler
her zaman vardır,