Geçtiğimiz hafta sonu az kalsın aşk oluyordum.
Kayboluyordum eşsiz manzara eşliğinde.
Bir çift göz, az kalsın denizine alıyordu beni.
Dar ağacında sallanmaya meraklı gencim.
Masallar uykumu kaçırmaya başladığından beri
Ne hikmetse
Üşümüyorum.
Geçmişi hatırlamaya komünizm kokan bir gazeteden başlayacaktım...
Sözüm söz.
Manşette yazılacak bir masal daha
Bir daha!
Bir daha okumaya nereden başlamalı?
Bilmiyorum.
Radikal bir topluluk sınavdan sonraki bu vahim kalabalık.
Merdivenlerden inerken duyduğum ahir alkışlar.
Aşklarım hatırlanmayacak kadar tozlu.
Gökyüzüne nispet yapmaya gelmiştir bulutlar.
Yağmurun çisil çisil yağdığı toprağa baka kalıyorum.
Mağlup olduğumuz her halimizden belli
Bak yeryüzünde bir baba oğlunu toprağa istemeyerek veriyor.
Duyuyorum.
“Velhasıl kelam hayırlara şirk koşan kavimle savaşabiliriz.”
Deyip kaybettim,
Ellerini anımsamaya çalışıyorum.
Doksanlar güzeldi be sevgilim.
Bizimkilerin apartmanı deli doluydu,
Mahallenin muhtarlarında lakırdı bol.
Bir babayı en azından ağlarken görmemiştim yahu.
Yıkılmışçasına ülkem ve yine hastane havlusunda sefalet kol geziyor.
Geceyi çıkaramamış bir kelebek
Toprağa verilmeye niyet ediliyor.
Lüzumsuz aşk ve siyaset
Şehrin hasreti lüzumsuz
Lüzumsuzca kahırdan deliriyor ateş
Saat ikide Taksim’de.
Hissediyorum.
Yarın sabah erken kalkacağım bir cuma ertesi olacak.
Memleketimdeki baba bu defa eşini toprağa istemeyerek veriyor.
Görüyorum.
Kayıt Tarihi : 6.7.2017 16:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!