.
.
.
.
-o’na-
ey sağır günlerin sancısı uyan
kördüğümlü dilini çatlatsa da hançerli karanfiller dayan
dayan sen şimdi küpe çiçeği gibi salkım saçak uçurumlara
turuncu benekli kahve gözleri sakla
kirpikleri vatansız
beyaz kadar lekeli! rahvan atlar kadar terliler
-bana-
sorsana!
örtebiliyor mu çıplaklığını kumru desenli bir pulla –dünya-
sor hadi bir cevabı olmalı
güneş tutunuyor mu hala korktuğunda kasırgaya!
ya da kelebekler uçabiliyor mu çığlık çığlığa –yağmurda-
görüyor musun
aradığı korkak dağ saklıyor kendini serin taş aralarına
süte taşıyor kavruk ağaç dalları
kör yıldız emanet elleri nasıl da sorumsuzca salıyor denize
yüreğinin deli ormanları süslenirken yangınla!
ölüyor alnında filizlenen mor bakışlı hazan
yüzü mavi zakkum tadında nil!
dağılırken alevli dilekleri her rüzgar kül!
-zaman’a-
iç cebindeyken deli yokuş
suya uyukluyor bu arsız şehir
uykunun sahipsiz kucağı düştüğü kuyunun sıcaklığı –bil-
artık dayandı kemiğe sabır
gençlik ödünç saatti aynalara –sevin-
düşerken
düşerken ağlıyor nisan
ki akşam kokuyor onca yağmur!
yaşayanlar aşkına
yavaş ol ölüm!
.
.
.
.
Kayıt Tarihi : 16.4.2009 10:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yavaş ol ölüm!
.
eyvallah
kutlarım..... bu güzel ve içten şiirin şairini
saygılar
TÜM YORUMLAR (2)