İLKİ
Kırmızı:
gelirdiniz
bir manto daha çıkardı mantonuzun altından
giderdiniz
bir şey unutmuş olmaktan korkar gibi
ardınıza bakarak
giderdiniz
bir son şarkı gibi çalardı yalnızlığım
kalmazdı defterimde tek bir isim
tek bir mahkum, tek bir yolcu, tek bir konuk
tek bir mahkumun görüş sevinci
tek bir yolcunun hüznü
tek bir konuğun usulca hoşbulduğu
oyundan çıkmış piyonların
sağır olduğunu bilmiyor annem
epey ötelerden çağırıyor beni
bir şeye geç kalmışız
ya da bir yere
tam duyulmuyor buradan
İKİNCİSİ
buzul:
gittiniz
bitti işte!
hangi ayrıntıya ayıracağım şimdi kalan günlerimi
hangi ayrıntıda bir an;
bir an bile ne olduğunu anlamadan geçen
anlar arayacağım
ben olmayacağım
yıkık çehrelerini camlara asan
içlerini sivilce basmış kızların beklediği
annem mi?
başörtüsüne kurulayarak terini
kız bakmalardaydı
şah sanıyordu hala piyonları
ÜÇÜNCÜSÜ
Seramik düş:
huzurlu gidin
verdiklerinizden başka
hiçbir şey beklememiştim sizden
bir gün özleyecektiniz nasıl olsa
harlı bir fırından size kalan koru
kalsaydınız eğer, köşe sehpamda
hamurunu kemiren bir biblo gibi
tükenirdiniz
huzurlu gidin
yara almadı adınız; bütün hala...
sadece gökyüzüyle sevişen bir rahibenin
bozkırda bıraktığı sırt izi kadar
bana bıraktığınız çukur
huzurlu gidin
hiç kimse duymayacak
ölü doğmuş bir çocuğa yaktığınız ağıtı
ve isimsiz gömülecek
bütün ölü doğmuş çocuklar gibi
içinizde taşıdığınız çocuk da
piyonlarını yiyor annem
ve kazandığını sanıyor oyunu
Kayıt Tarihi : 28.9.2002 01:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çığlıkları duyulur bazı sözcüklerin
yaptığı basınçla zihne
Çünkü debeleniyor kırmızı buzul düş
şiirden öte
anneden ziyade
gör ve oku
huzurla...
bozkırda bıraktığı sırt izi kadar
bana bıraktığınız çukur
......
Çok başka bakıyor bazı şairler,dünyaya...
TÜM YORUMLAR (2)