Tv’de çok sayıda rakibim var. Onlarla nasıl başedeceğimi bilemiyorum. Onların, varlığımdan bile haberleri yok aslında. Ve bu kişiler o nedenle hiç farkında değiller rakibim olduklarının.
Şimdi gelelim tv’deki rakiplerime: Yaşı - yuvarlak hesap - elliye gelmiş, ağaran saçlarını boyalarla örten, gençliğini ve bir zamanlar birazcık var olan güzelliğini çoktan kaybetmeye başlamış bir kadınım ben. Böyle bir kadının tv’deki rakipleri kimler olabilir dersiniz? Elbette ki tv’deki o güzelim mankenler, şarkıcılar, sunucular ve bize “sanatçı” diye sunulan güzel bayanlar.....Güzelliğinden başka bir özelliği olmayan bazı şarkıcılar, vücutlarını sergileyen ama program yaptıklarını zanneden güzel bayanlar, bir moda dergisinin kapağından fırlamışçasına şık, ekranda salınan, sunduğu programa ait yalnızca bir- iki cümle kurmayı başarabilen konuşma özürlü ama çok güzel sunucu bayanlar...Tabi bunların yanında hem çok güzel hem de yaptıkları işte çok başarılı olan az sayıda güzel bayan. Bunlar her gün bizim evimizde, üstelik de eşimin karşısında.......Bu güzel bayanlar işte, benim rakiplerim.
Bunları izlerken, daha doğrusu eşim izlerken, kendimi çok kötü hissediyorum.Bir kendime bakıyorum, bir onlara.Her birinin boyları- posları yerinde. Vücutları düzgün. Dekolteleri, yürekleri hoplatıyor. (Bu son cümle bana ait değil. Çünkü bir bayan olarak, benim yüreğimi hoplatmaları olanaksız.) Saç, yüz, vücut bakımı, makyaj, estetik ameliyat gibi takviyelerle diyeyim, her biri huri kadar güzel. Onlarla benzer noktalarımız hiç yok gibi. Hani bir Amerikan bilmecesi vardır; “Fille maydanoz arasında nasıl bir benzerlik var? ” diye......Benim onlarla benzerliğim, maydanozun fille olan benzerliği kadar....Düşünsenize bir, eşim bu güzelleri izliyor tv’de. Hangi kanalı açsa, yürek hoplatan bir afet karşısında. Kimi sunucu, kimi şarkıcı, kimi program konuğu bir manken. Haberlerde bile hep güzel bayanlar.....Bir turizm haberinde bikinili, hatta üstsüz bir güzel.....Göğüs kanseriyle ilgili bir gelişme haberinde yine dolgun göğüslü, açık- saçık giyinmiş bir bayan......Tanıtımı yapılan bir araba haberinde bile, arabadan çok tanıtımı yapan güzeller ekranda.......Yani elini sallasan tv’de, bir güzel bayana çarpıyor.
Bu güzel bayanları izlerken, acaba eşim ne hissediyor, ne düşünüyor diye çok merak ediyorum. Gözünü tv’den ayırıp, “ Benim yeşil çayımı yapar mısın? ”, ya da “Bir bardak su verir misin? ” diyerek baktığında, benimle gözgöze geliyor. O güzel bayanlardan sonra, sıradan ve izledikleriyle asla kıyaslanamayacak bir kadınla başbaşa olduğunu anlıyor yani. Bal yiyip üstüne sirke içmek gibi bir şey! .........Şimdi anladınız mı, tv’deki güzelleri neden rakibim olarak gördüğümü? .........”Kadın her yaşta güzeldir,”, “Çirkin bayan yoktur, güzel olmayı bilmeyen bayan vardır,” falan demeyin. Hepsi hikâye gelir...
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.