Tuz Kuyusu
bir selin deminde açıyorum nefesimi. yaram açık
üflüyorum, her kurşun içimizden geçti
meğer ne kadar titrermiş ellerimiz
geçmişin hülyasını görüyorum aynada, ayağa kalkıp
boynumdan alıyorum barutun kokusunu
irislerin arasından, kütükleri çıkarıp
yürüyen ada oluyorum
bir limanda yüklenip insanlığı
sürgün sularda aldırmadan ahtapotlara
ışıksız ateş kendini yutar, karanlığın ortasında
kurumuş kuyulara seriyorum beni, tuz yatağına
söylenir söylenmemiş sözler, “bir dakika”
ateş taşı pişirir. güvercin kursağında
daha konuşacak çok şey var
göz yaşı hüzündür. kafeslerin arkasında
devleşiyorum. kırmızlar içinde geçiyorum. sokaklardan
ay yere düşmüş, yıldız yere. omuzların üstünde
parlayan güneş olup, bir gece. sabaha karşı
göğe ışık tutuyorum
tutamıyorum kendimi, ne kadar yalnızız meğer
tepkisiz saatlerin arkasından, öylece bakmak halimize. kendi arkamızdan
su dökmek denize, gel demek, dur demek ne kadar kolay
soğuk pür mavisiydi gece, sabah dörde yakın
güneş doğmadan kızıla boyanır “mavi marmara”
her duvar söyler bir gün, o soyun yalanını
gemiler vurulur utancın tarihine, kağıtlara, camlara ve perdelere
altı günden sonra, zulmün üstüne yürüyen altı gemide
direnmek, gün ışımadan demir kanatlardan inen korsanlara
susmak. hiç bu kadar yakmamıştı dudakları, çaresiz susuyor insan vurulunca
katran karası yüzlerden, ruh düşerken
dönüp durur pervaneler, zehir taze demlenir
işaret parmağında ay’dan sonra yarılır insan o şeyi yapamadığında
kara akıyor tüm sular, tuza doğru. yaramda
beyaz kumaşları sakla diyorum, dönerim diye bir gün
uykularımı bölüyor acılarım, yanık kokusunda. bağırıyorum
göğsümde sessiz durmaz kafesim. uçmak isterken kalbim
ayrılıyorum güvercin tufanından, ant içiyorum
sakallarını traş ediyor dedem, dişleri çıkıyor. yeniden
kükrüyor, beni alıp. şeytanın kucağından
savaş meydanında çeviriyorum bir dağı ellerimle
tarih nerede, tarih nerede
Yusuf BAL
01 Haziran 2010 - 02.00
Poyraz Edebiyat Sayı 13, Haziran 2010 da yayınlandı.
Hikayesi: Türkiye’den Filistin’e insani yardım götürmek için yola çıkan 6 gemiye 31 Mayıs 2010 sabah 4.00 de İsrail saldırmıştır. Mavi Marmara gemisinde 9 Türk katledilmiştir. Millet olarak sadece şehit vermekle kalmayıp, o anda karşılık verememenin acını hissedenlere tercüman…
Şiirin Başlığı Lut Gölü (Ölü Deniz) in yüksek tuz oranından dolayı hiçbir canlının yaşayamadığı suyundan ilhamla verildi. Tıpkı kan dökülmeden yaşayamayan bölge halkları gibi.
Kayıt Tarihi : 16.10.2018 10:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikayesi: Türkiye’den Filistin’e insani yardım götürmek için yola çıkan 6 gemiye 31 Mayıs 2010 sabah 4.00 de İsrail saldırmıştır. Mavi Marmara gemisinde 9 Türk katledilmiştir. Millet olarak sadece şehit vermekle kalmayıp, o anda karşılık verememenin acını hissedenlere tercüman… Şiirin Başlığı Lut Gölü (Ölü Deniz) in yüksek tuz oranından dolayı hiçbir canlının yaşayamadığı suyundan ilhamla verildi. Tıpkı kan dökülmeden yaşayamayan bölge halkları gibi. Şiir Poyraz Edebiyat Sayı 13, Haziran 2010 da yayınlanmıştır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!