Üşüyorum...Terliyorum...Korkuyorum...Heyecanlıyım...Bu nasıl bir çelişki? Bedenimle ruhum sanki benimle oyun oynuyor...Hele bu sancılar yok mu...Canım yanıyor....Damarlarımdaki tüm kanım çekiliyor sanki...Kasılmalarım gittikçe artıyor...Apar topar geldiğimiz hastanede hemşirenin telkinleriyle nefes almayı öğreniyorum...Al ver...Al ver...Nefes almak hiç bu kadar zor ve sancılı olmamıştı...
Ayak sesleri yankılanıyor nevresimleri yeni takılan hastane odasında...Ayak sesleri bekleyişimin coşkulu, ürkütücü sesleri oluyor...Ve işte kapıdan görünüyor doktorum...Gülümseyerek yanıma geliyor...Gülümsemesi bile irkilmeme yetiyor...Yapma etme doktor dememe kalmadan birkaç tatlı sözle beni ayağa kaldırıyor...Vakit geldi diyor...Hayır vazgeçtim! ! ! İstemiyorum! ! ! Korkuyorum! ! ! Diye haykırmak istiyorum...Ama nefesim gibi sesim de kısılıyor....Zaten artık geri dönüşü yok bu işin...Kaçmak nafile...Rahmimden kasıklarıma inen can kütlesinin vücuduma yaptığı baskıyı kaldıracak gücüm kalmadı...
Biricik aşkımın, yani kocamın ve annemin desteğiyle ayağa kalkıyorum...Ve ömrümün en bitimsiz yolunda, yani doğumhaneye uzanan o daracık koridorda yürümeye başlıyorum...Buna yürümek denirse...Sancılı bir sürünme desek daha doğru olur sanırım...Niye sedye getirmediler ki? ! Neymiş efendim yürümem iyi gelirmiş....Yürüyemiyorum işte...Canım acıyor...Ah salak kafam ah...Niye son dönemlerin modasına uymadım ki? Niye sezeryanla doğum istemedim? Neymiş efendim tüm doğallığıyla yaşamak istiyormuşum doğum anımı...Bebeğimi doğar doğmaz görmek istiyormuşum...Acil ve gerekli durumlar dışında sezeryana karşıymışım...Böylesine sancı çekeceğimi bilseydim...Ah bilseydim...Anne tut kolumu, canım yanıyor...Aşkım,canım kocam bırakma beni, korkuyorum...
Heyy durun nereye götürüyorsunuz beni tek başıma? Annemi ve kocamı da istiyorum yanımda...Onları kapının ardında bırakmayın...Lütfen! Yakarışlarım fayda etmedi...Buz gibi soğuk doğumhanede tek başımayım şimdi...Bu doktorlar ve hemşireler beni anlamıyor...Kalabalığın ortasında yapayalnızım...Sancılı bir yalnızlık bu...
Bir sevgi cenini olarak ruhumdan bedenime düşürdüğüm sevgili varlığım geliyor sanırım...Bacaklarımın arasındaki sıcaklıktan anlıyorum bunu...Bir yandan utanıyorum tüm mahremliğimi gözler önüne serdiğim için, diğer yandan acıyla kıvranıyorum, bir diğer yandan ise meraklı, korkulu, heyecanlı ve sevinçli bir bekleyişle kızımın gelişini bekliyorum...
Sancılarım gittikçe artıyor...Dalga dalga vücudumu sarıyor...Güçlülüğümle övünen ben güçsüzlüğe yenik düşüyorum, bağırıyorum çığlık çığlığa...Kendimi tutamıyorum...Sanırım o en mutlu, en kutsal ana çok yaklaştım...Gerginlik ve rahatlamayı aynı anda hissetmek ne garip...Doktorum heyecanlandı birden...Neşeli bir panikle çığlımı bastırdı...’Geliyor, başı göründü’....O an...İşte o an....Kendimden geçişimin ve kendimi buluşumun iç içe geçtiği o an...Kasılmalarımın sona ereceği saniyelere yol alan o an...Ve sadece saniyeler sonrasında bir rahatlama...Kasılmalarım bitti...Sancılarım bitti...Heyecanım ve sevincim doruk noktasında...Ama ruhum böylesine coşkuluyken bedenimde bir yorgunluk, bir durgunluk....Hemen ayağa fırlamak istiyorum, ama parmağımı oynatacak halim yok...Bir de bu sessizlik neyin nesi? Bebeğim nerde? Niye göstermiyorlar bana? Niye ağlamıyor? Yoksa? Yoksa!
Tüm korkulu saniyelerim incecik, yeni yetme bir çığlıkla bölündü...Canımdan olanın, canımda taşıdığım, kanımla beslediğim biricik varlığımın çığlıyla inledi doğumhane duvarları...O buz gibi soğuk oda birden bire sıcaklığa büründü...Sevgiyle, coşkuyla....İçimde biriktirdiğim, anı anına gözpınarlarımın haznesinde tuttuğum gözyaşlarım özgürlüğünü ilan ettiler...Ağlamak hiç bu kadar güzel, umutlu olmamıştı....Damla damla yanağıma süzülen gözyaşlarımın tuzu hiç bu kadar tatlı gelmemişti...Böylesine engin bir huzur sarmamıştı ruhumu hiç....
Son gücümle kafamı kaldırıyorum...Etrafa bakınıyorum...Gözlerimle ve tüm benliğimle kızımı arıyorum....Tüm anaç güdülerimle kızımı kucağıma verecekleri anı bekliyorum....İşte ordalar...Hemşireler kızımın üzerindeki son kan emanetlerimi temizliyorlar...Onun birey olarak hayata gelişini, varoluşunu simgeliyorlar...Artık biliyorum, onu kanımla değil canımla besleme zamanım geldi...En sevgili varlığıma, yani biricik kızıma hayatımı adama zamanım geldi...Onu kucağıma alma zamanım geldi...Onu geri kalan ömrüm boyunca omuzumda ve yüreğimde taşıma zamanım geldi...Kadınlığımın en kutsal mertebesiyle her yönümle anne olma zamanım geldi....
Ve sonunda kızım geldi...Kucağıma verildi...İçgüdüsel bir hareketle, ilk yaptığım şey kokusunu taa içime çekmek oldu...Hani ömrüm boyunca tüm benliğimde hissedeceğim o en güzel kokuyu....Yavrumun, kızımın, biricik varlığımın kokusunu....
Funda GülsevenKayıt Tarihi : 3.5.2007 15:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Funda Gülseven](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/05/03/tuval-7-dogum-2-anne-oluyorum.jpg)
Ve sonunda kızım geldi...Kucağıma verildi...İçgüdüsel bir hareketle, ilk yaptığım şey kokusunu taa içime çekmek oldu...Hani ömrüm boyunca tüm benliğimde hissedeceğim o en güzel kokuyu...
saygılar....
o duygu asla unutulmayacak duygu...
o sevgi asla bitmeyecek sevgi...
nefis bir çalışma yüreğinize sağlık....
TÜM YORUMLAR (3)