Bütün sağanakların sonsuz labirentlerinde halkalanıp
İzi sevdadan önce beliren onlarca kahırlı mermilerden
Argın beklentilerin diz boyu aşkı taşıyan derelerinden
Usumda bağdaş kurup oturan bir yordamsın belki de.
Bir biz değiliz aslında yanılsamalı aynalarda tükenen
Üşümüş, solmuş, tükenmiş,özünden kopmuş resimlerde
Bülbülün uğrak yeridir gül, düşsel çığlıklar atar dikeninde
Öğünümüzde sevda, gönlümüzde derya, yazıyoruz ha bire.
Yüreğinde demlenen, sevincinden kaçtığımız kristal bir tepede
Bütün söz tesellilerini fısıldayan bir şarkının öldürücü nefesinde
Ölümü şahit, aşkı rahip etmişiz işte, geometrik şeklimiz böyle
Aynı gecenin altında saklanıyoruz ağrılarımızdan, elimizde tefle.
Hangi gülümsemeyi yakıştırdıysan yüzüne, onu takın bugün
Uyanık kalsın çok uzaklardaki bütün deniz fenerleri senden
Ateş imparatorluklarında ölülerin ruhuyla şölenler kurulsun
Olimpos tanrıları ölümsüz güzelliğini kutsasınlar dilersen.
Anla ki, seni düşündükçe gözlerin gelip geçer damarlarımdan
Seni düşündükçe, yıkılır bentlerim, tutarım hüznü bileklerinden
Akvaryumunda ömür tüketen balıkça, köpüklenirim hiddetimden
Silkeledikçe hasreti, özlenen bir yarında seninle çoğalırım yeniden.
Kayıt Tarihi : 26.6.2006 17:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kelimelerin çoğul hasretle suskunluğu oynadığı saatlerde, bu sözcükler yamasız düşler gibi duruyordu bir köşede. Şiirin toprağı hasretle demlenen, hüzünle beslenen, anlatıyla dillenen mükemmel bir derya. Bir sevgiliye özlenen olup, bir sevgiye şiir gibi dolup 'Tutsak Sevileri' yürekten kaleme, oradan da satırlara düşürdüm.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!