1/
Perdeleri çekmeyelim çıkarken
Bizi bekleme duygusuyla bırakalım bu evi
Bu evi öyle sevdik, bir ölünün tabutu
Kirpinin dikenlerini sevdiği gibi
Eşyalara bakmaktan birbirimize
..........
..........
Kayıt Tarihi : 16.9.2002 10:54:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Artık ekranlarda bile boy gösteren anlaşmazlıkların yaşandığı işkence mekânlarının yok olmasını istiyorum. İşte o zaman ülkemin mutluluk dolu altın çağını yaşayacağına inanıyorum.
Bir oda bir mutfaktan ibaret de olabilir. İki sedir yeter. Somya olsa da olur. Bir masa, dört sandalye, bir kitaplık, çalışma masası, gardırop… Aslında çok eşya kullanmaz insanlar. Fakat nedense evi tıklım tıklım doldurmadan edemezler. Hele misafir odalarında; koltuklar, kanepeler oturur. Sonra da içinde yaşayacak bir yer bulamazlar. Sıkışıp kalırlar. Boğulduklarını hissederek, kendilerini dışarıya atmadan rahatlayamazlar. Lüzumlu lüzumsuz herkesle doldurdukları hayatları gibi huzursuz hale gelir, yuvaları da.
Sabahları neşeyle, hızla aralansın perdeler. Gün ışığı dolsun içeri, müzik sesinin yanı sıra. Gülümseyerek uyananların etkisiyle gülümsesin eşyalar, duvarlar, kapılar… Kapı kolları, musluk başları, çaydanlık kulpları, bardak belleri, çatallar, giysiler… Her şey nasibini alsın, okşanmadan yana. Gün boyu avuçların sıcaklığını saklasın, akşam eve dönülünce iade etsin, gülümseyerek.
Vücut diliyle anlaşır olsun insanlar. Şiirlerle konuşur olsun. Bakışarak sevişir olsun. “Oh! ..” la dolsun, evin içi, dışına yayılsın. “Oh! ..” desin komşular; sokak, mahalle, şehir! .. Ülkem “Oh! ..” desin! “Ah! ..” lar, mezarlıkların duvarları içine hapsedilsin, “Keşke…” lerle birlikte!
Her gün, bir aşk masalı tadında yaşansın. Her gece farklı bir öykü yazılsın; iyilik, güzellik, mutluluk, sevgi ve aşk içerikli. Sevme sanatını anlatan yazılar, şiirler, romanlar… İbadetler yapılsın, tadına doyulmayan. Sabahlara kadar uyutmayan ibadetler… Nur insin, ta İlliyyın’dan. Yer gök, meleklerle dolsun. Bir tek Müheyminil kalmasın, inmedik! Öylesine açılsın, öylesine açılsın ki yüreklerimiz; tüm insanlar, melekler, iyi niyetli cinler, en önemlisi Rabb’imiz sığsın içine! O hazzı düşünün!
Bir kişinin sevgisiyle, ılık ılık, hoş bir duyguyla sancıyan yürekteki hazzı, bahsettiklerimin adedince çarpın, bir de Allah’ın sevgisinin yarattığı etkiyi toplayın ve düşünün!
Nedir mutluluk? Sadece iki karşı cinsin yaşadıklarıyla sınırlı, sevgi özetli, aşk temalı basit bir duygu mu? O zaman siz hiç mutlu olmamışsınız demektir. Bahsettiğim hazzı yaşamadan ölmeyin! Aksi halde, cennetin sekizinci katındayken dahi pişmanlık duyarsınız. Çünkü en güzel makam, kulluk makamıdır. Aile, ev, sevgi ve huzur ortamı, bu makama ulaşabilmek için gerekli mekân ve paylaşımdan başka bir şey değildir.'
BİNBİR GECE ÖYKÜLERİ - EVLER DÜŞÜNÜYORUM - Onur BİLGE
Perdeleri çekmeyelim çıkarken
Bizi bekleme duygusuyla bırakalım bu evi
Bu evi öyle sevdik, bir ölünün tabutu
Kirpinin dikenlerini sevdiği gibi
Eşyalara bakmaktan birbirimize
Bakamaz olmuşuz fark etmedin mi?
Ev önce sığınak, bir tuzak sonra
Yolculuk birbirimizi görmek için bir fırsat
Ayna da eşyadır, valize koma!
2/
“eşyanın konumunu biçimini rengini almışlardır”
En büyük cakaları karşı komşuya karşı
Çay içme bahanesiyle balkona çıkmalarıdır
Böyledir evlilikler, evlerden çıkmayınca
Evimizden çıkalım, özleriz belki
Otobüse binelim kuşların durağından
Hatırla, ne demişti evden çıkarken kirpi?
TÜM YORUMLAR (5)