SELAHATTİN YETGİN TUTKU ŞİİRLERİ

SELAHATTİN YETGİN TUTKU ŞİİRLERİ

Selahattin Yetgin

Mor ütopyamızın yorgun coğrafyasında mutluluk arıyorum, dilimde aşk
Kaygılı ruhumun ıhlamur kokulu dağlarındayım, dilimde devrim yaşamak
İlençli söz dalaşları yalan ekranlarında, sevgisiz yüreklerde şiddet/i şahadet
Mağrur düşünüşlerin bankında umudu çiziyorum, fırçada hak, tuvalde adalet

Rüzgârın göğsünden hazzı sağıyorum, ellerimde üryan dokunuşların hazin kıymığı. Gecenin kayıklarıyla mor suları arşınlıyorum, ruhumda yalnızlık artığı. Düşlerin sıvasız odalarında hercai resimler yapıyor bir kadın, avuçlarında boşa geçmiş anların soylu hıçkırığı.

Alevin diline su serpiyor insanlar, haziran terli bir isyan, düşünüşler kaygan bir sauna. Hangi yel üşütür yürekleri, hangi döngü lal eder harareti? Durmaksızın kanayan tenlerin ilençleri varken ekranlarda, hangi sövgü söndürür küpüne zarar veren asi sirk/eleri?

Durdurulamayan vakitler doldurdum heybeme, kaygılı tükenişlerin elem masalarında ödenmemiş hesaplar. Aşkı arıyor insanlar kalabalık caddelerde, yüzlerde yabanıl eda, ruhlarda sevgisiz yolculuklar. Yorgun tavındayım ben unutuluşun, gönlümde soysuz intizarlar.
..

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Sabırların kıyam ufkunda beni bekliyor o kadın
Hicran yorgun bir gemi, küpeştesinde mor geceler
Devriliyorum dalgayla, yüreğimde ona ait heceler
Korkuyorum kendi karanlığımdan, bakışları Leyla

Kapanıyor düne ait tüm kapılar, avuçlarımda aşk
Kör pencerelerde bakışının izi, yıldız düşü içiyorum
Müebbet bir tutku bu, bedenimde yılların kahrı
Durdurulamayan saatlerin kollarında söküyor şafak
..

Devamını Oku
Selahattin Yetgin








Bakışlarındaki iksirlere nabzımı verdim, bedeli ölüm olsa da
Göğsümün cenderesinde kurulmuş en yaşanası iklimimsin sen
Düşlerimin gecelerinde en büyük duamsın, felaketim olsan da
..

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Gölgenin saklılarında ürkek bir esintiyle çarpınca yüreğime
Güneşine sırtımı yüreğine sırrımı içime gülüşlerini beledim
Ceylan gözlerindeki o sevdayla dizlerindeki kutsal vefayla
Kainatın en leylim sevdasıyla mevsimlerle çoğalıyorum ben

Seninle demlenmiş sıcacık bir çayın daha ilk yudumunda sarhoş aşklara vuruyorum kendimi. Yüreğime batırıp tüm unutuluşları, paslanmış bir ayrılığa kaşık sallıyorum yeniden. Üzerinde kırık dal parçacıkları taşıyan yeşil sularda göğsümdeki şafak rengi sancılarla susmuş derinliklerini izliyorum. Aktıkça sana, rüzgara kapılmaktan korkan yaprakça ve isimsiz balıkların yüzgeçlerindeki kıpırtıyla denizlerinin durgunluğuna kendimi bırakıyorum.
Anlamalısın ki, öylesi bir sarhoşluk değil benimkisi. Sokakları naralara boğan, delikanlı isyanlarını zulasında gezdiren ve yağmur yağınca dar sokaklardaki kiremitli evlerin saçaklarına saklanan bir düş bozumu değil. Dolunca boşalan kadehimdeki içki gibi, yüreğime tetiklenen bir kurşun gibi usul usul bir sevda büyütüyorum sana. Masallardan, filmlerden derlediğim bir İstanbul konseridir ruhuma seslenişin. Kalabalık bir kentin adımlarımı bilmeyen kaldırımlarında seninle umudu arşınlayıp gelecek zamanları kaşıklamak isterim. Sözcüklerimin kilitli sandıklarını açınca gülüşlerin ve bitince kafiyesiz düşünüşlerin, önce sen deşeceksin ozan göğsümü. Yıldız düşlerim sokulunca bakir yüreğine gül dudaklım, içeceksin şarkılarımın ölümsüzlük iksirini.
Gecenin çiyinden nemlenen aynalarımı silince adına rastlıyorsam, özleminin yalnızlıklarında gölgeni cebimde gezdiriyorsam, sürgülü kapılarına kilit, duygulu yüreğine divit oluyorsam, her gece mavi duvarlarına yeni resimlerini asıyorsam, gönlünün limanına er geç demir atacaktır bu yorgun gemi. Akrebin kara hükmünün geçmediği, zehrinde yenilgiler taşıdığı bu yaşam coğrafyasında ninnili beşiklerde gülüşlerinle büyüyorum yaralarıma aldırmadan.
Sevdanın raylarını hıçkırıkla döşeyen molasız işçilerin rüzgara yapışınca soluğu, umut tünelleri kimliksiz insanlara açar gönlünün sırlarını. En çok özlemin taşındığı yürek heybesinde oyunlara doymamış binlerce çocuğun gülüşü ve küskünlüğü de saklıdır. Kırmızı balonlar, renkli bilyeler ve tozlu resimler gibi hayalden oyuncaklar asırlardır belleklerde saklanır. Bu aldatıcı evrimleşmelerde arıların çiçeklere sevdası gibi, karıncaların ezilmek korkusunu sürekli taşıdıkları mutluluk denizinde sevda asırlardır gizemini gizleyen efsane bir hayat güvertesidir belki de.
Yüreğimin tuvalinde iksir gözlerinin derinliklerinde sakla beni. Sen güldükçe sana yorulup, ellerin üşüdükçe avuçlarına dolup, ruhun beni aradıkça yanaklarında şefkat olup, göz kapaklarında uyku, gönlündeki tutku olurum ben. Rüzgarlarının ülkeme taşıdığı polenlerle, gözlerinin derinliklerindeki uçsuz bucaksız göllerle, toprak gibi vefalı yüreğinle bir mevsimin papatyaları erken açtı yüreğimde. Biz yüreğimizde her sabah balıklar yüzdürüp, acıyı eleklerden geçirip, sadece kutsal bir sevdayı düşleyip yürüdük birbirimizin içine.
..

Devamını Oku