TUTKU ŞİİRLERİ

TUTKU ŞİİRLERİ

Hayrettin Taylan

Göz önce 'dışını' görür.Söz önce düşünü görür.Aşk önce aşkını görür.Bense bütün toplamlardan seni gördüm. Ara-süreçlerden geçerek 'en-son olarak' 'görmesini görmeye' çalışır, gelişler ve gidişler. Ben eskiden hep gitmelerle alışverişteydim sen gittikten sonra gerçeğim değişti.
İşte 'orada-da' kör-düğümler içinde 'düğümleriyle oynaşır kalır. Görmeyi görmek istemek, seni görmeden tanrıyı görmek istemek veya tanrı-olmak isteğim değildir ki. Benimin istediği seni görmek alışkanlığının artçı heves pençeler atmasıdır.Ayrılık öküzüm kaçtı,ipi de yok...Gayrı bir boğayım öküzlükten çıkımı alarak narinlerine aklandım.
Görmeyi de 'dışarıdan' görmek zorunda olmak, aşkın zuhuruna dublajsız 'görüleni eklemeti.Seninle çektiğimiz film kişe rekorları kırmıştı.Filmin sonunda ruhun,sözlerin, gözlerin, gelmelerin, sevmelerin, sarılmaların her şeyin beyazdı.Beyaz bir gelinliği karalayan gelmene ağlayan hariç…
'Görülen enleri' güvensiz hale getirip,duvak arası dudak arası uçuklarda beni terk-i bendin son bendinde vasıtasız ve mahlasız yazarak gitmeni kabul etmiyor bünyem.
Hayat denilen,aşk denilen, gelmen denilen önce yaşanır. Tüm ara-süreçlerden,tüm arayışlarından, tüm karalamalardan sonra, 'en son olarak', hayat-denilen 'ele-geçirilmeye' çalışılır.
İşte tam da bu noktada 'o' elden-kayp gitmeye başlar. Benle anıldığın ilk “dare “ şifrelerinde kaybetmişim seni.Elde olan ve 'sahip-olunan' aranmaya konu olduğunda o orda bitmiştir.Yeni anlıyorum.Sen o gün bitmiştin bende demek..Yaşıyor-olduğumuz hayatı arayan, 'görmeyi görmek isteyenin' durumuna benzer. Aşkımız da öle değil miydi.Sen bütün ömrünü yükledim üstelik masum bir yüklem olarak.Bense,öznen olmaya o kadar koştum ki sözceler yetim kaldı, arş nasip kaldı.Hislerimin hesabında açıklar oldu.Gelişlerinin faizi yükseldi her şey senle kazanç gibiydi.
Tüm bu açmazların temelinde ise, tutku-denilenin 'zorunlu olarak' getirdiği, 'hasis -durum' vardır. Tutku başlı-başına bir 'egoid ' yapıdır, 'id olmak egoları - yarmak zorunluluğundadır.Aslında tutku psikiyatr bir vakadır.İçsel özlemin açlığını doyurmaya, nefsin de sıvılaşma azılmasında emişleşmeye geçiş zorunluluğudur. Ve mecburların bizi kandırma sürecine yenik düşmektir.
..

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 50
Tutku merhaba! Birkaç gündür söyleşemedik. Zamanımı: Çözümlemem gereken işler aldı. İkindi vakti, işe gidiyorum biliyorsun.
Bazen, ekstralar oluyor. Dün öyleydi. Oturduğum belde de: Kültür Sanat ve Portakal Festivali vardı. Kahvaltımı yapar yapmaz, koştuk festivalin yapılacağı yere. Belediye başkan yardımcısı ve zabıtalar, çok yardımcı oldular bana.
Çok güzel bir yere koydular beni. Kocaman bir şemsiye verdiler. Öylesine sıcaktı ki…Sırtım hiç kurumadı. Baya bir rahatsız oldum. Tansiyon hastasıyım. Hep korumaya çalıştım kendimi.
Değişikti, güzeldi ama çok yorucuydu. Akşama doğru, öylesine kalabalıklaştı ki… Sel gibi insan akıyordu, önümden ve arkamdan. Ben, bu festivalde, elimdekilerin tümünü satacağımı sanıyordum. Oysa, bir tane, deri bileklik satabildim. Yani, koskoca günde, 5 lira kazandım.
İşim iyi gitmiyor Tutku. Birşeyler yapmalıyım. Çözüm üretmeliyim. Yoksa, çok zor durumda kalacağım. Herkes yakınıyor. Kesin bir çözüm bulmalıyım. Şu şarkı sözü işim bir olsa. Bir ulaşabilsem? Bana bu konuda iş verecek insanlara. Bunun için de çaba harcıyorum. En büyük dileğim-isteğim bu.
Kendi hayatımı, insan gibi yaşayabilecek düzene koyduktan sonra. Başka insanlar için çalışacağım. İhtiyacı olan, engellenenler için. Çok şeyler yapmak istiyorum. En başta, bu konuya uzak-bilgisiz insanları harekete geçiririm. Barınma-bakım-eğitim yerlerinin çoğalması için, kampanyalar düzenlerim. Elimde harika bir yeteneğim var, para kazanmak için. Ve ben bir türlü ulaşamıyorum, o dünyaya. Çok üzücü bir durum. V A Z G E Ç M E Y E C E Ğ İ M.
..

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN – 13?
Tutku merhaba! Sanırım yine epey söyleşemedik. Hastalığım biraz kötüydü. Hastaneye gittik Yağmur’la. O da hastaydı. Baktım, doktorsuz düzelmeyeceğiz. Her gün halsizlik, öksürük, nefes alamama, yıpratıyordu bizi. Hadi gidiyoruz Yağmur, seni de gösterelim doktora dedim ve Mustafa beyi çağırdım ve hastaneye gittik. 5 İlaç birden yazdı doktor. Yağmur’a da baktı. Benim bronşitim ve Astım başlangıcım olduğundan. En küçük bir üşütme, onları da tetikliyor ve epey güç durumda kalıyorum. Uzuyor iyileşme sürecim.
Bu sabah, Yağmur’lar bendeydi kahvaltıda. Hakan’ın izin günü. Geçen hafta söylemiştim. Hakan’ı da çok seviyorum. Ev ya da arabalarımla ilgili sorunları, hemen çözüveriyor. Tatlı meleklerim.
Küçük Arda kreşe gittiğinden beri, epey fark etmiş. Henüz kucağıma gelmiyor. Hakan ona, AZMAN diyor. Bir çizgi film kahramanı AZMAN.
Yağmur’la ben, bu gün daha iyiyiz.Öksürüğümüz azaldı ve gözümüz açıldı. Ne kötü bir şey? Kendini hep bitkin hissetmek. Onlar, kendilerine ayırıyorlar bu günü. Ben de kendimleyim. Evimde mutluyum.
Tutku, aslında iki gündür çalışıyor olmam gerekiyordu. Perşembe günü saat 17,30 sıralarında. Belediyeden telefon ettiler. Yaka kartım çıkmış, gidip alacakmışım. Verilen yer, belediyenin arkasıymış.
Tamam,hepsi çok güzel. Ama standımı her gün taşıyacakmışım. Bu: Öylesine olanaksız ki. Kocaman standımı, ben nasıl götürüp-getireyim? Normal bir masayı bile taşıyamam ben. Standımı daha da güzelleştirdik. Herşeyim, derli toplu duracak.
..

Devamını Oku
Olgun Çetin

'''Seni gördüğüm o ilk günden beri ben kendimi unuttum daldım hayallere. Aklım mantığım gem vurdu senle dolu kalbimin diline. Konuşsam olmuyor, sussam bu yanpın sönmüyor. Onca derdin sıkıntının arasında, aşka töğbeli, bir okadarda serseri kalbime, en büyük dert, en büyük sıkıntı oldun.. Söylesene şimdi son baharda ömür bittikten sonra acan çiçek, bu ''YANGIN'' ne olacak..? Yoksa heves olup tezmi solacak, ilkbaharı bekleyip yazmı olacak..
İnceden bir sızı düştü içime. ''GURURUM'' önüme örmüş deli bir ''DUVAR''. Baktım Kendimi yargılıyorum öyle derin öyle sessizce. Sol yanım öyle bir ''TUTKU'' öyle bir ''AŞK''ki bu yaşansın.! romanı yazılsın. BEN seviyorum diyenler okusun! ! ! sevmenin nasıl olduğunu bilsin sevecekse adam ''ADAM'' gibi sevsin.! ! Aklım mantığım ise ''HAYIR'' kesinlikle olmaz sen ''ÜSTATSIN'' sana yakışmaz.! ! ! O zaman bu davayıda bu mahkeme cözemez.
Ne bu gönül ferman dinliyor nede vazgeciyor.. Bir tarafta ''SEN'' okadar iyi, O KADAR iyisinki. konuşulan onca cümleler içinde seni üzecek kıracak tek bir ''KELİME'' bile söylememek için cabalayan ''BEN''. SENİ düşünüyor sevmeye kıyamıyorum,, Kendimi düşünüyor işin içinden cıkamıyorum.. Senle dolu bu ''KALBİN'' sana olan bu ''TUTKU''nun o derin duyguların, önüne gecemiyorum.. ''BEN'' sevdimmi deli severim sınır tanımam aşarım.. öyle çok severimki duyan imrenir kıskanır..
Hayatım bir ''ROMAN'' gibi. Ne ararsan var. AMA senin hayatını yaşadıklarınıda merak ederim. ''GÜZEL''liğin bir yana.. O kadar iyisinki başa ''TAÇ''. gönül tahtına ''SULTAN''.. neden bu ''YANLIZLIK''! ! . Nedir seni mutluluktan uzak kılan.. ''KALBİN'' okadar temizki elvermez kırmak, incitmek.. Bu tutkunun uzatmanında anlamı YOK..öylece kalsın cıkmasın gün yüzüne kırar kapleri acıtır gönülleri. Söyleneceksede illaki bir söz..
''GİRESUN'' okadar güzel bir ''ŞEHİR'' asla vazgecemediğim.. sende öylee bi okadar güzelsin. ''GÖNÜL'' kalede bırakıpta birtürlü gidemediğim o ''ŞEHRE'' karşı senle bir ''KAHVE'' içmek isterdi kırk yıl hatrı olsun diye'''..
'''''AMA ÖYLE AMA BÖYLE GÖNÜL İŞTE''...
..

Devamını Oku
Murat Akova

Tutku dolu özlem dolu günlerim
Sarmaşık gibi sarar beni gözlerin
Ah ben o gözleri özledim
Bir gül bırakın yeter o benim hayat pencerem

Ağlamakta insana yakışır bazen
Hani bir of cekersin ya bazen off
..

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 41
Tutku merhaba! Haftalardır hastayım. Bir türlü geçmiyor. İlaç içmekten, eczane deposuna döndüm. Midem çok bulanıyor. İştahım kesildi. Kahvaltımı bitiremiyorum, akşam yemeğimin yarısı tabağımda kalıyor. Çok halsizim. En moral bozucusu: Artık, nefes açıcı ilacımı, sürekli yanımda taşıyorum. Çünkü, her an, çok kötü tıkanabiliyorum. Bronşlarım dolu.Astım iyi tetiklenmiş.
İyileşmeliyim kesinlikle. Bu gün Yağmur’la dışarı çıktık. Sıcacıktı güneş. Öyle iyi geldi ki. Alanyum da işim vardı. Onları hallettim. Ufak şeyler de alınacaktı. Tutku, bir mağazanın önünden geçerken, çok güzel bir ayakkabı gördüm. Yağmur öndeydi. Çağırıp gösterdim. Denesene dedim. Giydi, o beyazdı. Aynı modelin siyahını da denedi. O, susarak isyan etti. Bunu çok iyi biliyorum. Alım gücü yoktu. Üç yaşında, haşarı bir çocukla ve inşaat işçisi bir eş ve borç içindeyken, nerede giyecekti? Ona uygun elbise, çanta, aksesuar da gerekti. Yağmur, güzel bir kadın. Yeşil gözlü, kumral, çıtı pıtı. Eşi Hakan, dünya iyisi. Upuzun boylu. Hayatın çarklarında dönüyorlar işte.
VEE BEN! Hiç utanmadan, isyanımı bağırarak, BUNLARI GİYEBİLMEYİ, BEN DE İSTİYORUM. HAKSIZLIK BU! ! ! DUY BENİ ALLAHIM! Diyerek ellerimi açtım, yanaklarımdan yaşlar süzüldü. Ben de çok güzel bir kadınım. Yağmurdan daha boyluyum. Ama minyonum ve çok tuhaf bir cazibem var. Dışarıda ya da alışveriş merkezlerinde, giysilere ve özellikle ayakkabılara bakarım sessizce. Zarif, seksi modelleri beğenirim hep. İncecik topuklar ve dantel gibi işlenmiş, tam kadınsı şeyler. İçim burkulur. Alım gücüm olur çoğunu. Ama giyemem ki. Bir gün yürürsem? Ki artık bu, çok uzak bir olasılık gibi görünmüyor. Bir sürü ayakkabı ve zarif giysiler alacağım. Ne kadar yakışır bana?
Tutku görüyorsun değil mi? Anlarda, ne çok şey yaşanıyor?
Yavaş yavaş, ev eşyalarımı tamamlamaya çalışıyorum. Bir odam bomboştu ve insanları oturtacak yerim yoktu. Eski komşularım, başka kentlerdeki arkadaşlarım gelmek istiyoruz diyorlardı. Kalacak, oturacak yerim yok demek zorunda kalıyordum.
Aylarca perdesiz, ocaksız yaşadım. Alanyum’daki işim bitince, tüp ve ocak aldım. Yatak odam zaten vardı. Ama çalışma odamda, bile perde yoktu. İnsan korkuyor-çekiniyor, böylesi bir sitede, hep göz önünde olmaktan. Sitenin karşı caddesinde, MONDİ var. Hep bakıp duruyordum. Yağmur’a: Gidip bir bakalım. Kullanışlı kanepeler var mı? Oturma grubu istemiyorum. Açılınca yatak olabilecek kanepeler olur inşallah dedim. Caddeyi geçip gittik. İsteğimi anlattık. Baktık şöyle bir. İstesem bu kadar olmazdı. Başlıkları beyaz deri, kendisi lila renkli. Açılıp-kapanan, yatak ta olan, kullanışlı güzel üç kanepe vardı. Adresi verdim. Onlar gelmeden de, Alanyumdaki TEKZEN’e koştuk. Kanepelere uygun, odanın havasını boğmayacak, fon krem, altın renkli çiçeklerle süslü bir halı aldım. Arka arkaya geldiler.
..

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN- 12
Evde misafir var sevgili Tutku.Şerifenin eski komşuları.Ben,yazmak istediğim için,yanlarında kalmadım. Aslında,bu günkü program bambaşkaydı.Sağlık ocağına, kontrola gidecektim.Ayrıca:Bir tür sohbete katılacaktık. Sohbet saatini erkene almışlar,yetişemedik.İnsan her an sürprizlerle karşılaşıyor.
Televizyon seyredemediğim için,internetten (BU KALP SENİ UNUTUR MU?) adlı diziyi izliyorum.Ayşe telefonda söylemişti.Yoksa benim,tv ile,dizilerle aram iyi değildir.İlgi alanlarım farklı.
(BU KALP SENİ UNUTUR MU?) 12 Eylül 1980 ve sonrasında yaşanılanları anlatıyor.Çok güzel,tamamen gerçekçi ve bir belgesel niteliğinde.
Ben o dönemin tanıklarından olduğum için,o kabus gibi zamanları,yeniden yaşıyorum sanki.Anlatılamayacak denli kötüydü.İşkence sahnelerinde ağlıyorum.
Bizler,ne kadar yürekli ve idealist gençlerdik? Bazılarımız,daha bir sivri-atılgandı.Ben yürüyebilseydim? Kesinlikle,eylemcilerden biri olurdum.Deli-dolu,asi,gözü kara kişiliğimle.Ve keskin kalemimle.
70’lerin son yarısında,üniversite öğrencisi olacaktım. İnsanların birbirine kırdırıldığı,çok kötü bir dönemdi. Anne-babam,kardeşlerimi,istedikleri yerleri kazandıkları halde,üniversiteye göndermediler.Ama beni yönlendirme gibi bir şansları yoktu.
..

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 45
Tutku merhaba! Çok şükür, iki gündür çalışıyorum. Henüz bir kazancım yok. Ama zaten sezon başlamamış. Bakalım bu gün ne olacak? En azından yürüyerek gidip gelebildiğim için, bir kaybım da yok.
Umarım, iyi bir sezon olur. Şansımı deniyorum. Elimden gelenin fazlasını yapıyorum. Hiç kolay değil, kurtlar sofrasında, yer kapmak. Çok zor bir savaşımdı. Kazanmaktan başka şans tanımadım. Ve işte bir yerim var. Bana yardım eden insanlardan, Allah razı olsun.
Alanyum’dan çok farklı bir ortam. Öyle olacağını biliyordum. Hayatın bir başka yüzü. Öğreneceğim. Kimbilir? Neler yaşayacağım? Sokakta bir Pazar.
İyi ki ben de sıfır değilim. İyi bir satıcıydım Alanyum’da. İş aynı, ortam farklı. Burada, büyük oranda yalnızsın. Kendini korumayı ve sağlam durmayı becereceksin. Mecbursun. Yoksa, git evinde otur ya da, bir erkeğin koltuğunun altına sığın. Bir tür dilencilik. Yo Tutku, feministliği hiç savunmuyorum. Ama bir insan olarak, ekonomik gücün, elinde olacak. Eşinle eşit koşullarda olacksın.
Yük bir tarafa binerse? O ilişki yürümez. Neyse, konuyu dağıtmayalım.
Dün hava, bana göre serindi. Tedbirli gelmiştim. Üzerime, kazak ve yeleğimi giydim. Daha ilk günüm olduğu için, fazla yardım isteyemedim. Polarımı örtemedim. Çok üşüdüm çok. Zaten hastalığım tam geçmiyor. Kötüleştim. Öksürüğüm arttı. Sabaha dek ısınamadım. Bir de acıktım ki…Sadece on liram olduğu için, bir şey almadım. İşte hayatın bir yüzü de buydu. Yaşadım.Hasta-aç-yorgun-uykusuz ve tek başına. Ne arabesk? Değil mi?
..

Devamını Oku
Recep Akıl



Tabi ki sevmelidir insan, çünkü sevmek yüreğini yumuşatır, Allah’ın yarattıklarına merhametle bakmayı öğretir ve ruhunu zenginleştirir.

Tabi ki sevmelidir insan ama tutkularından kendisini uzak tutarak.

Biliyoruz ki tutku denilen şey ona meyledilirse insanı kendisine esir eder ve sevmenin önündeki en büyük engel olur.
..

Devamını Oku
Herdem Ankara

SEVDA

Tüylerin ürperdirmi için titredimi
Gözlerinin yerine kalbin ağladımı
Kalbin söyleyebildimi sevdanı
Bu ne aşk ne de bir başka duygu
Bunun adına sevda diyorlar bu bir tutku
..

Devamını Oku
Sezai Efiloğlu

Sevda tutkudur,aşkta
Tutkudur içimde yıllardır sönmeyen ateş,
Tutku arzu etmektir,umuttur,mutluluktur,
Varsa uğruna ölünebilecek biri,
Ölmek te tutkudur.

Tutkudur; her an gelir diye beklemek
..

Devamını Oku
Cem Uzungüneş

Kumsala uzanışındaki şehvet
kıyıcı bir tül peçeyle örtülü.
Uçarken süzülüyor gözkapakların;
konacak yer bulamaz ki (...) bu tutku!

Yüzünden hızla geçen uzayan
zamanı ima eden o telaş-
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

Hak Vererek İnsanlara, Hak Vererek Vatan Sathı Bütünlüğü Duyarlılığa; Yalan Dünyanın Faniliğinde, SARSILMAZ GERÇEĞE TUTKU YÜKÜ BİR AŞIK OLABİLMEK TÜRKÜLERCE! .

******

Orhan HAKALMAZ AĞABEYİMİZ İÇİN KALEME ALDIĞIM DÜŞÜNCELERİM! .
..

Devamını Oku
Tevfik Tükenmez

Aşk ne sevmektir ne tutku.
Aşk sevilmektir sevdiğince bırakalım nutku
..

Devamını Oku
Okan Malgaş

anlatamadığım bir tutku içimde gitmek
vede kimsenin anlamadığı
gitmek uzaklara, ta uzaklara
kaçmak aslında
en başda kendimden
yarım yamalak sevdalardan
bir gün geceden bir gün gündüzden
..

Devamını Oku
Özcan Öğüt

Sevgi cümlelerinizin arasında 'ama'lı bağlaçlar varsa, gönülle mantığınızın da arasında 'ama'n'sız çatışmalar vardır..

İşte o 'tutku ve gerçek' gibi düşman kavramların keskin bıçaklara bilenmiş salt ortakları 'aşk'ın her değişinde, acısıyla mazoşist bir haz bıraktığı sıyrılması zor bir sevdadır..
..

Devamını Oku
Necla Arpa Gülaçar

Aklını başından alan sevda!
Bu sevda değil,ölümsüz bir tutku...
Oysa bilmelisin sevda
Sevdiğinde yok olma değil di...
Sevdiğinde hayat bulmaydı..
Sevgi ak sevda,tutku kör bir sevda...

..

Devamını Oku
Olgun Çetin

Seni sevmek sonunu düşünmeden sana bağlanmak..! ! ayrı bir tutku toprak gözlüm.. öyle çok zorki anlatmak.. zorlanıyorum dönmüyor dilim düşündüklerimi söylemeye.. Öyle bir akla gelisin varki aklıma Kelimeler sığmıyor cümlelere.. "Darlanıyorum" öyle çok incesinki dokunsan kırılacak...! ! ! gözlerine bakarken bile o muhteşem büyü bozulacak diyee korkuyor ister istemez insan..! ! ! Seni Sevmeye kor ateşe dayanacak mangal gibi bir yürek ister...! ! Nerden inceldiyse ordan kopsun kıyamet bu kalbim yüregim seni ister..
..

Devamını Oku
Onur Bilge

Sevgisiz bir hayat; rüyasız uyku....
Sevgi; tartışmasız, en büyük tutku...
Sevemeyenlerin içinde utku...
Aşkı bilmeyene acımak gerek.
..

Devamını Oku
Mehmet Postallı

Aşk, öyle bir tutku ki, aklın önünde koşar
Herkese ayan değil, iki gönülde yaşar
Canını ortaya kor, varmak için menzile;
Âşık, yol, bel dinlemez, yüce dağları aşar.
..

Devamını Oku