Bazen sever insan...
Yudum yudum çeker içine sevgiyi,sevdiğinden emindir.
Sevildiğini bilemez çeker içine kahrını,
Gülmek ile ağlamak arası birşey bu sevgi,
Ne dik yürüyebilir nede Kambur,içine kapanık suç işlemiş,
..
Yüreğim dayanmıyor, olmaz deme ikide bir, olmayan yok
Kalbinde bir tutku edasıyla barınan duygularınla sev
Gündelik aşklara tahammül edemem! Bir hevesten daha çok
Ulaşılması imkansız gibi görünen duygularınla sev
Yürüdüğüm yolda, her köşe başında karşıma çıkar sanki
Düşünmek istemesem bir an,beynimde şimşekler çakar sanki
..
Gazeli yaprağın da son kuru
Esiyorsa
esiyor sa hüznü hazana
Lodos
..
Anladım ki ne bir hevesmiş sana duyduğum
Nede bir hoşlantı gereksiz bir tutku
Anla artık bir tanem ben sana bağlanmışım
Sevmişim seni anlıyor musun delicesine sevmişim
Sendin oysa ben geldikçe kaçan uzaklaşan
Seviyorum diyeceğim zaman beni susturan
..
Hayaller ülkesinin kapisini araladim
İçinde hep seni aradim
Vuslati yasattin bana gözlerinde
Ve aciyi tattirdin o gülümseyislerinde
Ama her seyimi aldin benden
Duygularim sana esir olmustu
Mutlulugum elinde bir oyuncakti
..
Kafedeyim, bir internet kafede
Şaşıyorum insanların bu boş haline
Kimi oyun oynar kimi chat yapar
Umrunda mı insanlık umrunda mı hayat
Bakıyorum yanıma, yani soluma
Bir genç kız nasıl da hararetli
..
Senin sesin, gözlerin,ellerin.
Nedir bu aklımdan çıkmayışın?
Belirsizlikse içimi kemirir, seni içime çekerken.
Deli bir rüzgar çıktı kalbimin kapısından,
Aşkını fısıldıyor yağmurla ıslatarak.
..
BU AŞK DEĞİL AŞK TAN YÜCE BİR TUTKU RABBİM BÖYLE YARATMIŞ BÖYLE VAR ETMİŞ BENİ
KABULÜM SENDEN GELEN HER TÜRLÜ ACIYA
KABULÜM GÜLMEMEK ŞARTIYLA MAHŞERE KADAR
KABUL EDİYORUM SENİ PENCERELERİN KOYU PERDELERİNDE
HASRETE BAĞLANAN SABAHI VE SENİNLE AYRILDIĞIM GECEYİ
AŞKIMIN BÜYÜLENMİŞ AĞUSU İÇİN SON BİR DEFA
..
Bir ölçüde tek karar
İster kalbinden gör beni ister yürekten
Sözüm ona asi bir gençlik
Biraz tutku biraz aşk
Heyecanım başımdan aşkın
Olağan ve olmayana tabi
..
Emanet.
Yüreğim rüzgârlarda, gözlerinde benliğim
Güneş doğarken açar ruhumda güzelliğin
Umutlarda büyüyen bir tutam hayatsın sen
Enginlerde görünen ışıklı baharsın sen
..
Öyle güzel ki aşk
İçinde ayrılık olmasa
Sevgi,mutluluk,neşe hep birlikte olsa
Yapmacıklık,kandırmacılık hiç bulunmasa
Öyle güzel ki aşk
Karşılıklı tutku olduğu zaman
..
Mekselina; ahseni takvimin en güzel örneği. Mekselina; milenyumda bir açan çiçek koklamaya kıyamadığım. Sen yoktun bir zamanlar ruhumda yoktu. Remrand’ın tablolarından çıkmış bedenim vardı. Aşk yoktu. Acı yoktu. Yokların varlıgında yaşadığımı sanıyordum. Ne güzeldi seninle olmak, sen olmak, seni yaşamak. Buluşmalarımıza üzerinde göz izleri olan elbisenle gelirdin. Bilmezdim kimler platonik bakardı sana. Etraftaki bakışlardan kıskanırdım ama seni sıkmaktan korkardım. Korkardım beni terkedip gitmenden. Hatırlarmısın elini bir kez tutabilmek için karlarda yuvarlanmıştım en kalabalık sokaklarda. Ya sana ‘seni seviyorum’ diyebilmek için nezarette geçirdiğim o günü. Hani senin pencerenin altındaki yola balliyle seni seviyorum yazıp ateşe vermiştim. Çok kızmıştın bana. Ama çokta hoşuna gitmişti. Merkezde semavere dönen bedenimin acısını bir tebessümün unutturmaya yetmişti ertesi günün sabahında. Daha buna benzer bir çok çocuksu anı ergenliğimin dogum tarihine uzanan. Nede olsa ilk aşkımdın. İlk aldanışımdın beklide. Daha sonra ayrı üniversiteler ayrı şehirler. Başlamıştı ayrılık günlerinin en güzelleri. Geceler boyu hayaller kurup hep senin nasıl mutlu edeceğimi düşünürdüm. Bazen ormanlık şelaleye karşıdan bakan bir ev çizer ve içine bizi yerleştirirdim. Bazen de ikimizde öğretmen olmuşuzda Safranbolu’da yaşıyor olurduk. Hep karadenizde yaşamak isterdin. Ben hayaller içinde yüzerken unutturmuş sana birisi beni ve o çocuksu anıları. Hala anlayamadım sömestır sevişmelerinde onumu okulun devam günlerinde benimi aldatıyordun? Üçüncü şahıs hangimizdi. Yaptığım tek şey öğrenir öğrenmez senden ayrılmak oldu. İlk sarhoşluğumuda o zaman tattım. Her gece Mekselina’yı unutmak isteyenler masasında bir alkol şişesi bulunurdu. Bu ismi o masaya arkadaşlar verdi.. üzerinde seni unutmak için şiirler yazar, seni unutmak için içerdim. Her akşam güneşime üç kurşun sıkar, ufuklarımı kanlar içinde burakırdın. Unuttuğumu zannettim. Bir çok kişi geldi geçti hayatımdan. Kurumuştu Karadeniz'in, ölmüştü balıkların. Ta ki okul bitiripte evleneceğini duyduğum güne kadar. Bir tutku muydun benim için? Seni görmediğim süre o kadar uzundu ki neden bu kadar sarsıldım? Kim süpürmüştü yıldızlarımı? Bütün araba farları neden beni altına çagırıyordu? Sokak lambaları neden gülüyordu halime? Her yere götürdüğüm, sensizliği ölüme benzeten o masadan kurtulsaydım senden de kurtulurmuydum? ? ?
Mutlu olduğunu düşünerek kendimi teselli ettim. Şiir yazmayı buraktım. Öğretmen oldum,.mesleğime sarıldım. Tatillerde haberini alırdım. Eşin; penceresiz bir eve kapatmış, dışarıya çıkmana, insanlarla konuşmana izin vermezmiş. Yüreğini derin acılarla çizermiş. Bağrına elifleri çekerek yaşarmışsın kafesinde. Yeni öğrendim. Dayanamamışsın o esaret hayatına, bir çocuğunu da alıp kaçmışsın o evden. Kaçmışsın kaçmasınada o esaretten sonra hayata ayak uyduramamışsın. Birkaç ay biriyle yaşamışsın. Sonrada kendini batakhanede bulmuşsun. Dediler ki okulun bitmemiş. Ah Mekselina güzelliğin erkeklerin başını dönderdiği kadar kendi başını da döndürmüş. ‘Düşmüş’ dediler. Ölmek istedim önce. Sonra uzun bir sessizlik. Üzüldüm senin adına. Üzüldüm gün gün artacak olan seni unutmak isteyenlerin sayısına. Anlayamazsın onları. Sensizlik ölmektir her gün bir başka türlü. Bu şehrin bütün meyhaneleri seni unutmak isteyenlerle dolacak. Bütün kadehler senin şerefine! Üzerinde kadeh bulunan her masa ‘Mekselina’yı unutmak isteyenler masası’ olacak.
Ruhlarımız aynı
Bedenlerimiz farklı
Senaristimiz tanrı
Senaryomuz alınyazısı
Ben oynamıyorum
..
Karlı dağ başında bir seyir var, ufku
Kimine ahmaklık kimine tutku
Çift kanatlı kuşlar göğü kapatmış
Bir çınar sırtını dağa dayatmış
Hazal dönüpte bir aslan bekler
Kimi koşar gelir kimide tekler
..
Bir tutku var içimde,çılgın dalgalar gibi; dışa vurmak için çırpınıyor
Yılların mahkumiyeti sırtında, yeter artık dercesine haykırıyor
Zapt etmek ne mümkün, vahşi at misali gem vursan da;
Sağa sola delice koşuşturmakta,özgür ve hür olmak sevdasında.
Akıl mantık deyip durdukça; kendi çizgilerinin doğrultusunda,
Yaşadı kendince; bazen hüzünlü, bazen mutluluk dorukta.
İçimdeki çocuksu masumiyet,, bir sevda masalı istiyor.
..
Bir duvar halısının ilmeklerinde gizli, geçmişimizin gizi
Her bir ilmek yansıtıyor, geçmişte yarattığımız bu günümüzü
Şu bir bardak şarapta,hulyaya daldı ruhum
Sen ki ey adı saklı, yaradılışımda kadim Sof’sun
Bir sen vardım içimde, bir de ben, ben, ben
Bir sığıntı hüzünle, bedeninde gezinemem
..
İçtim bu gece.
Hiç olmadığım kadar sarhoşum.
Sığınmak gerek birilerine.
İnsan hali bu.
En aciz
En acil durum bu insan hali.
Kimseye sığınamıyor,kimsede olunamıyor.
..
Gözlerin gönlümde derin bir tutku
Gözlerin gönlümde hüzünlü şarkı
Gözlerin gözlerime göstermez uyku
Gözlerin gözlerime bir hüzün arkı
Gözlerinin hasretten ayrılan farkı
Gözlerin mutluluk hasretin korku
Gözlerinin başka neresi var ki
..
Bir umut,derya; Deniz,
Bir ufuk,derya; Deniz,
Varılması gereken,
Bir liman,derya; Deniz...
Belki bir tutku bende,
Sanki bir hayal sende,
..
aşk korkakların işi değil
korkuyla tutku aynı kalbe sığmaz
aşk zenginlerin de işi değil
derler ya para ile saadet olmaz
aşk cimrilerin işi hiç degil
..
Göç, tutku dolu melodilerle başlamıştı
Kervan hazır değildi henüz notaları okumaya
Göz, unutulmuş bir gurbet yeşili gibi iri
Söz, usulca düşünülmüş zirve yeminlerinden biri
Çizgisiz bir hayal olsaydı, düşündüklerimiz
Düşünmeden çizebilir miydik hiç.
..