TUTKU
Yüreğime bir giz gibi
Girdi çıkmaz bu bir tutku.
Tutumumu bilmez gibi,
Oldu bende kibir tutku.
Ona koşar her adımım,
..
GÜNLÜĞÜMDEN -? 1
Günaydın Tutku! BU GÜN PAZAR BENİ GÜNEŞE ÇIKARDILAR Demiş Nazım HİKMET. Evet, bugün Pazar.Ve dışarıda harika bir bahar havası var. Şimdilik, işe gidip gelirken,açık havanın tadını çıkarabiliyorum. Bu gün Yağmur'la yavaş yavaş yürüdük, Alanyum'a gelirken. İçimdeki o, kıpır kıpır, özgür ruhlu Nİ
m gibi. Sanırım, dışarıda çalışırken, daha iyi olurL, 'AH DENİZ KIYISINDA GEZSEM.' dye haykırdı. Ama çalışmam gerek.
Hiç izinsiz, günde oniki saat çalışmam gerekiyor burada. İyi satış olsa, hiç önemli değil. Geceden beri dua edip duruyorum, bu gün iyi satış yapayım diye.
Az sonra, burası çok kalabalık olur. Ama insanların parası yok bu dönemde. Onlarda olmayınca, bende kazanamıyorum. Herkes beni. Yazın çok rahatlayacağız. Hem yazın 18- 24 arası çalışacağım. Gündüz aşırı sıcakta durulmaz.
Çalışırken, insanları seyretmek, güzel ve eğlenceli. Alanya, sanki aşkın-sevginin kenti. Hemen hemen ve her yaştan çiftler hep elele, sarmaş dolaş. Dilerim, sonsuza dek öyle olurlar. Tüm dünyanın insanlarını görmek mümkün burada. Özellikle yazın. Boy boy çocuklar, minik bebekler.
Genç ve güzel kadınları izlerken, bazen içim çok acıyor. Ben de yürüyebilseydim, harika güzel bir kadın olacaktım. Bu yaşımda bile, çok güzelim,biraz kilom olmasına rağmen. Acaip bir cazibem var. Sürekli, üzerime yöneltilen bakışları yakalıyorum. Tutku, artık hiç çekinmeden ve gözlerimi kaçırmadan, yakışıklı erkeklere bakıyorum. İçim açılıyor. Hem bir satıcı olarak hem de içimden geldiği için gülümsüyorum. Ben insanları severim zaten.
..
Tutku vardı ser'de...
Yere batasıca, bir tutku..!
Ellerimle çukurlar kazıp,
Seni, içine dolduramadığım...
Yerin; yedinci katına kadar,
Gömüleyemediğim di tutku...
Yılların birikimiydi bunlar,
..
GÜNLÜĞÜMDEN-8
Merhaba sevgili Tutku! Epeydir söyleşemedim seninle.Ama boşuna değildi sana gelemeyişim.23 Mayıs 9 Haziran tarihleri arasında,Buket bendeydi.Bu arada,Işık teyzemi de ağırladım.
Tutku,tüm düşlerim gerçekleşiyor.Bir evim var ve konuk ağırlayabiliyorum.Kardeşim,benim yanımda tatil yapabildi.Teyzem de gördü,özgür yaşamımda,bir evi nasıl çekip çevirdiğimi.
Tutku,özgür olmak,kendi evinde,dilediğini yapmak,çok güzel.Artık,ait olduğum yerdeyim.Normal bir hayat yaşıyorum.Güzellikleri-mutlulukları ve her tür sorunlarıyla.Herkes gibiyim.
Akşamüzerleri ve geceleri,balkonumda oturuyorum.Diğer apartmanlardaki evleri ve yoldan geçen insanları seyrederken,mutlulukla gülümsüyorum.Ben de onlar gibiyim diyerek,evimi seyrediyorum.Huzur doluyor içime.
Hapishaneden çıkmış gibiyim.Hiç kendi hayatım olmamıştı.Ailemin yanında bile.Hep başkalarının hayatını yaşamıştım.İstanbulda,son yıllarda,bahçeye çıkıp,apartmanlara bakıp bakıp,çok ağlıyordum.
Şimdi her şey düş gibi.Ama gerçek.Bu eve geldiğimde, hafifçe tedirgindim.Komşular beni,nasıl karşılayacaklar? Düşüncesi vardı usumda.
..
GÜNLÜĞÜMDEN – 13
Merhaba sevgili Tutku! Seninle, farklı bir ortamda söyleşiyorum. Bilgisayar masamı ve bilgisayarımı, Halil’in odasına taşıdık.
Halil, gece üzerini örtmüyor. Havalar da serinlediği için, hastalanıyor. Şerife de onu yanında yatırıyor. Ben de, akülü arabamla,hareket güçlüğü yaşıyordum odamda. Şerife dün gece odalarda düzenlemeler yaptı ve benim çalışma odam olmasını sağladı.
Tüm yönlerden, çok iyi oldu. Yatak odam genişledi, güzelleşti. Her iki oda da, hareket etme olanaklarım arttı. Bilgisayar masamı, pencerenin önüne koyduk. Aydınlık ve yeşilliklere bakıyor. Gökyüzünü daha çok görüyorum. Ağaçlara, çalılıklara baktıkça, içim açılıyor. Yağmur, ne güzel seyredilir bu pencere önünde?
Ayrıca: Bu oda, daha korunaklı, sıcak. Nedense? Bilgisayarın başındayken, bacaklarım buz gibi oluyor. Zaten hep üşür benim bacaklarım. Ama bilgisayar başında, gerçekten buz gibi oluyor. Sanırım, hareketsiz kaldığı için.
Yarın, Anar’ın stüdyosuna gideceğim. Takı dizayn çalışmalarına başlıyorum artık.Renklerle ve biçimlerle oynamak, ayrı bir keyif olacak benim için. Tabii bir de farklı üretimde bulunmak. Yaptığım işten, maddi gelir elde edeceğimi bilmek, heyecanlandırıcı. Anar’la iyi bir ikili olacağız, iş konusunda.Dostluğumuz da, çok güzel.
Sevgili Tutku! Ev arıyoruz. Şimdi oturduğum ev, iç alanlarda, epey kullanışlı. Ama yer ve dışarı çıkma konusunda, hiç bana göre değil. Yer, sanki Alanya’nın dışı. Adres tarifi bile yapamıyoruz. Ara sokakların birinde. Her yere uzak. Sanki Alanya değil de,herhangi bir Anadolu kasabası.
..
Büyük bir yalancıdır kim derse aşk’a yalan
Bir gün aşka düşersen gör ne eder o tutku!
Yıldırım gibi çarpan, savurup yere çalan
Yok bunda yalan dolan gör ne eder o tutku!
Bulduğu yere konar aşkın gözü kör imiş
Düştüğü yeri yakar adeta bir kor imiş
..
Bir tutku ki seni sevmek
Çöl ile yağmur misali
Bir tutku ki seni sevmek
Balık ile su gibi.
***
Bir tutku ki seni sevmek
Çocuğun elindeki topaç gibi
..
GÜNLÜĞÜMDEN- 9?
Evimde, çalışma odamdayım sevgili Tutku! Işıl ışıl bir gün. Odam da aydınlık. Tek bana ait bir ev. Kimseyle paylaşmıyorum. Tüm düzen bana ait. Evin her yeri, bana göre ayarlanıyor. Bu: Çok güzel. Haksız yere çektirilen acılardan sonra, harika geliyor şu anki normal durum.
Tutku, kabus gibi aylar, içime işlemiş. Anımsadıkça, sinirden titriyorum. Sanki kötü kadınmışım gibi, kendi evime hırsız gibi giriyordum. Tertemiz, güzel arkadaşlarımı, Halil görüp babasına söyleyecek diye eve alamıyordum. Akrabalarıma bile karışılıyordu.
İnanılmaz bir şey değil mi Tutku! Kirayı ve tüm faturaları öde. Mutfak ve de diğer masrafları karşıla. Yine de hiçbir şey yapmıyor görün. Huzur bulama, her an bir şeyler olacak diye bekle. Herşey, başına kakılsın, sığıntı ve orospu durumuna düşürül. Ne biçim şeylerdi ya? Düşünüyorum da, gerçekten çok acı çektirilmiş bana. Korkunç bir acımasızlık. Allah kimseye yaşatmasın bunları. Hep, çok iyi niyetimden merhametimden ve katıksız insan sevgimden kaynaklanıyor. Ö Ğ R E N D İ M.
Ağlaya ağlaya, şeytanı melek sanarak, ölümlere gidip gelerek, öğrendim. Başka, maskeli yüzleri de öğrendim. İnsanlar neden maskeli hep Tutku? Kendilerini sevmediklerinden, yetersiz olduklarını düşündüklerinden.Güvensizliklerinden, korkularından ve karşısındakini, çeşitli çıkarları için aldatabileceklerini sandıklarından. Belli bir süre aldatabilirler belki. Ama asıl aldattıkları, kendileridir.
Sonunda, ilahi adalet yerini bulur. Tüm yaşadıklarımı, bir ders bilip, sürekli yeni sayfalar açıyorum hayatımda. Bu günkü telefon konuşmalarımdan anladığım kadarıyla: Birkaç gün dinlenme olanağım olacak. Bu arada iyice düzelir sağlığım. Anar’la ya da Yağmur’la gezeriz. Beklerken, biraz da, hayatın tadını çıkarırım.Denizi çok özledim. Aylardır görmedim, hissedemedim denizi. Umarım gidebilirim denize. Ve tüm kalbimle dilerim ki, standımı denize yakın bir yere kurdururlar.
Bu mevsimde, havanın durumuna göre çalışacağım. 12-13 gibi giderim, Hava kararınca ve insanlar azalınca, eve dönerim. O kadar yorucu olmaz. Dışarıda, iyi satış yaparım. Yaz sıcaklarında, 17-18 gibi giderim, kalabildiğimce çalışırım. 24-01-02 gibi gelirim eve. Yazın çok iyi satış yapmam lazım. Kışın rahat etmek istiyorum. Bir yıllık ev kirasını ve Yağmur’cuğumun parasını biriktirmeliyim herşeyden önce. Gerisi sorun olmaz.
..
biliyormusun can....ben insan olmayı becerebilmek için insanlardan uzak durmayı yeğledim hep...ve sevmeyi kendime bir elbise gibi giydirdiysem bile sevmenin gücünü hiçbir güzelde göremedim...onun içinde çok duygusal biri oldum...çünki benim davranışlarımın yansımalarını başkalarında görmeyi istedim ya da kırılmadan kırmadan insanlardan uzak durabilmeyi öğrendim yanlızlıktan...
senleyim...dört tarafı dev çiçeklerle örülmüş bir hapishanede...ve kendimi uzaklaştırdığım bir toplumun da içindeyim...kendimi onlardan soyutlamak yerine çoğu kez hayatı ve onların pervasızlıklarını ti'ye alıyorum...biliyorsun ki kendime ait ne bir işim ne de bir taşınmazım var ama ayaklarımın üzerinde durmak için çalışmayı becerirken paranın ve zevkin sonsuzluğuna inanmadığımdan ailemin sahip olduklarından kendime yeterim diyip düşlerime,aileme ve kitaplarıma önem veriyorum...bazen keçiler geliyor ama olsun diyorum...keçi olmak için çalıya çıkmak gerekmez ot da yesem olur diyorum...yani elimdekinin değerini bilerek yaşıyorum can...
insan bazen yolda giderken bir karıncanın peşine düşmek istiyor...ya da kafasının üstündeki buluta çıkıp aşağıları izlemek...ve yahutta ruhunu yaşadığı şehrin en yükseğine koyup cesedinin onun içindeki haraketlerini yorumlamak...hani bir çiçek tohumu olursun bir fidancının elinde...saksı sahibi olursun önce...sulanır ve itina gösterilirsin...ve bir gün bir başka el alır seni eline ve toprağını değiştirir önce ve köşeye hapseder seni ya da bir pencereye...ben hiç böylesine değerli olmak istemedim biliyormusun...itina istemedim...istediğim tekşey güzelliklerimin görülebilmesi ve ona göre sıradan muamelelerdi...ama bunu isterken sevdiğim insana işte o çiçek muamelesini yaptım hep...itinalaştım onda yalnız hiç evimden çıkmasın toprağı değişmesin istedim...ya da hayal ettim böylesini...sanırım oldu...içim dışıma uydu ve ruhum mutlu sayende...
SENİ SEVİYORUM...
..
Bir deli tutku benimki, vazgeçemediğim.
Dalıp gider gözlerinin içine, gözlerim.
Büyük bir şey değil, senden istediğim.
Bir deli tutku benimki, vazgeçemediğim.
Hayalini kurarken, eriyor ruhum, bedenim.
Sen bir hayal gibisin, ben de çaresizim.
..
GÜNLÜĞÜMDEN 6
Biraz elmalı kurabiye yedim,az önce.Ayşe yapmıştı Pazar günü.Elmalı kurabiyeyi çok seviyorum.Arada bir canım istiyor.
Bu gün evde kaldım.Dün ve önceki gün,mobilyacıdaydık hep.Başka bir eve geçeceğiz.Burası geçici zaten.Sevgili Tutku:Apart otel,geçici olarak çok güzel de.Sürekli bir ev yaşantısı için,iyi değil.
Bize uygun bir ev bulduk.Tam benim de gidip göreceğim gün,ev sahibinin,gencecik oğlu ölmüş.Cenazeyi almaya gitti adam.Sanki bizim bir yakınımız ölmüş gibi,çok üzüldük Şerife’yle.Öyle olmalı zaten.Herkesin acısını-sevincini paylaşmalıyız.
Başka eve geçtiğimiz zaman,yatacak yatağımız bile yok be tutku.Otelin yataklarını kullanıyoruz şu an.Şerife’nin birkaç parça eşyası var.Benim de,bilgisayar masam ve bir dolabım var.Yeni baştan bir ev kuracağız,yavaş yavaş.
İlk olarak,birer tane yatak odası beğendik.Mutfak masası ve sandalyeleri de,Şerife beğendi.Ben,o kata inemedim.Asansör o kata ulaşmıyormuş.Boş ver.Onları,sonra görürüm.
Yatak odası takımım,çok güzel,sevgili Tutku.Birazcık pahalı.Ama ucuzlarını beğenemedim.Beğenmediğim bir şeye,niye para vereyim? Hem benim,hayatım boyunca,hiç kendi yatağım ve yatak odası takımım olmadı.
..
GÜNLÜĞÜMDEN – 16
Şu an akşam sevgili Tutku. Yemeğimizi yedik. B.sayar masamın solunda, elektrikli soba var. En düşük dereceye ayarladım.Hava soğuk. Türkiye’nin diğer yerlerine göre, çok iyi. Ama yine de ısıtmak gerekiyor odayı. Çünkü ben kolay hastalanıyorum. Dikkat etmeye çalışıyorum.
Dün hastaneye gittim. Hem ilacımın yazılması gerekiyordu. Hem de, sol göğsümde bir ağrı var. 19 yaşımdan beri yaşıyorum bu ağrıyı, üzülüp-sıkıldığım-çok sinirlendiğim zamanlarda artıyordu. Birçok kez, E. K. G. Çekildi, bir şey çıkmadı. Son bir haftada çoğaldı ve nefes daralması yapmaya başladı. Oysa hayatımda her şey yolunda. Çok üzülmüyorum – sıkılmıyorum. Mutluyum. Evet, gerçekten mutluyum. İstediğim hayatı yaşıyorum. Ama bu ağrı neden oluyor bilmiyorum?
Ailemde kanser olayları var. Bu, beni tedirgin ediyor. Ama kanser ağrı yapmaz ve göğsümü kendim kontrol ettiğimde, hiçbir şey gelmedi elime. Dün göğüs hastalıkları doktoru, akciğer filmimi istedi. Hemen çektirdik ve ciğerlerim temiz çıktı. Adele ağrısı olabilir dedi doktor. İki ilaç verdi. Kullanmaya başladım. Şu anda da, biraz zorlayan bir ağrı var sol yanımda. Sanırım, kalbim beni taşıyamıyor ve yıllardır isyan ediyor. Çok yüklendi hayat ona. Gittiği yere dek Tutku. Bu günlere gelmek, bir mucize. Yalnızca benim inandığım gerçekleştirdiğim,olağanüstü bir mucize. Ama bedeli, kalbim olmamalı. Asıl şimdi lazım.
Aman sıkı dur kalbim. Özgürlüğün tadını, yeni çıkartmaya başladık. Daha, çok güzel günler bizi bekliyor. Anar’ın durumu düzelse de, Alanyumda stand açabilsem. Yılbaşı alış verişleri, yavaş yavaş başlamıştır. Bizim bundan yararlanmamız gerek. Tam bu işe girişecekken, Anar’ın sorunları üst üste geldi. Pek kendinde değil. Olanca varlığımla yanındayım. Ama ne kadar yeterliyim bilmiyorum? Onun için dua ediyorum. Dilerim, şu hocalık işi olur. O beklentinin stresi içinde. Stüdyoyu bırakmak durumunda kalacakmış, kirayı karşılayamayacağı için. Ben bunu, asla istemiyorum. Oranın, Anar için ne anlama geldiğini biliyorum. Tek sözcükle,sığınağıydı. Tanrıydı o, orada. Yarattığı – ürettiği, dilediğinde kaçtığı –eğlendiği –mutlu olduğu bir yerdi. Ben de orada çok mutlu oldum. Allahım ne olur şu bilgisayarları bir bulunsaydı. O bilgisayarlardaki programlar ve bilgiler çok önemli.
Ama biz varız, ayaktayız ve birlikteyiz. Stüdyoyu kaybetmesine izin vermeyeceğim. Bu gün telefonda, biraz konuştuk bu konuda. Ama birlikteyken, uzun-uzun konuşmamız ve somut çözümler getirmemiz. Bir yerden, işe başlamamız gerekiyor. Ne kaybedersek kaybedelim, sonuçta: Yeniden başlayabiliriz, engellenemeyiz. İnsanın en büyük engeli, kendisidir.
Tutku, gecenin sessizliğinde, duygusallığında, bilgisayarımdan yükselen klasik müzik tınıları, çok güzel. Piyano ve kemanlar, ruhumu okşuyor, beynimi dinlendiriyor. Huzur var içimde. Kendi evimdeyim. Bu, hala bana bir düş gibi geliyor. Düşümde bile göremezdim. Ama işte, somut bir gerçeğin içindeyim. Hem de, düşten bile güzel. Ve biliyorum ki, her şey çok daha güzel olacak. Bunun için çaba harcıyorum. Hepimiz daha iyi şeyleri hak ediyoruz. Ben de, hak ettiğimi alacağım ve sevdiklerimle paylaşacağım. Şerife’nin yükü hafifletilmeli. Ben de daha rahat ve huzurlu olmalıyım. Olacak.
..
Tanışmak istedim tanışıyoruz,
İleri geride konuşuyoruz,
Arzu edince de buluşuyoruz,
Benimki aşk değil belkide tutku.
Hayranlık duygumu gizleyemedim,
Hasret kalsam bile gözleyemedim,
..
Tutkudur bizi birleştiren
Ufuktur sonsuzluğa eriştiren
Tanımaktır,hissettirmektir içten
Koklamaya kıyamadığım güllerim
Islak ve üşüyen
Tutku,çağır beni uzaktan
..
Açıklama kısmını boş bırakıyorum
Hiçbir kelime bulamadığımdan
Gözlerimin içinde bütün hikaye
Ama anlatamıyorum
Kayıda giren sözler anlatabiliyor mudur
Yoksa sadece bir sembol müdür
Tutku buysa,
..
Düşün bir;
İnsan bir şiir için yaşasa
Doya doya,
Bir şiir için sevse
Doya doya.
Bir tutku olsa yaşamak
Onun için.
..
Beni bekletmen değil tutku
Beni ateşler içinde yakabilmen
Sırılsıklam olmak değil tutku
Sırılsıklam kalabilmek bence...
..
TUTKU KURAN SULTAN
Görür göz uçları gözetler her an,
Değerin akçedir yüksektir her zaman,
Aşklar bile aşkla baglı tutkulu gözlerin,
Sen gönüllerde tutku kuran sultan.
..
GÜNLÜĞÜMDEN – 19
Yeni bir yıldayız artık, sevgili Tutku. Evimin sıcacık huzurunda, söyleşiyorum seninle. Dışarıda, harika bir hava var, bahar sanki. Zaten burada pek kış olmuyor. Şerife ve Halil, hastaneye gittiler. Biraz gripler sanırım.
Onlar gidince, şöyle bir odaları dolaştım. Yatak odama ve çalışma odama, güzel koku sıktım. Kendime de deodorant. Mis gibi olmayı çok seviyorum. Temiz-bakımlı ve düzenli. Elimi attığımda, her şey yerinde olmalı.
Dün ben de, önce sağlık ocağına, sonra da hastaneye gittim. Boğazım kötüydü. Bu küçük enfeksiyon, astım sorunumu biraz artırmış. Doktor, boğazıma baktı. Sırtımı dinledi. “Sizi hastaneye sevkedeceğim, yatmanız gerekiyor.” Demez mi?
Epey bir panikledim. “Nereden çıktı şimdi bu? Ben kendimi kötü hissetmiyorum ki.” Dedim içimden. Doktora da, “Kesin yatmam mı? Gerekiyor? ” diye sordum. “Evet.” Yanıtını alınca, canım büsbütün sıkıldı.
Anar da üzüldü. Şerife gelince, hastaneye gittik. Neyse ki, daha önce gittiğim doktoru bulduk.Durumu anlattık. Birbuçuk-iki ay önce, ciğer röntgenim tertemiz çıkmıştı. Beni yine iyice muayene etti. İlaçlar yazdı. Hastaneye filan yatmam gerekmiyormuş. “Bir sorun olursa? Hemen gel.” Dedi. Hepimiz, derin bir nefes aldık.
Alanyumda çalışmak için, hala standımın yapılmasını bekliyorum. Bir de, yeni bakıcı bulmam gerekiyor. Kaymakam beye, mail atmıştım. Hem teşekkür ederek, yeni yılını kutlamış. Hem de, kendisiyle görüşmek için, randevu rica etmiştim. Mail’lı Pazar akşamı attım, ertesi günü sabah, sekreteri beni aradı. “Bu gün sizi, 14,30’da bekliyoruz Nilgün hanım.” Dedi. Aman tanrım! ne kadar çabuk? Diye çığlık attım, telefonu kapatınca.
..
Gençtim, delikanlıydım
Daha yolun başındaydım
On yedi,
Bilemedin, on sekiz yaşındaydım
Seni Leyla, beni Mecnun saydım
Tutku ile sevdim seni…
..