Tutku Takatinde Daha fazla Tahammül

Sezen Aksu ile Aşkın Tera_pi hali-10

“Artık hayatımdan çıksan diyorum
Bu ikili delilik sona erse
İkimiz için de en hayırlısını diliyorum
Hiç olmamış gibi davranabilmeyi
Bu yok ediciliği anlayabilmeyi
Bir bilsen ne kadar yürekten istiyorum”

Sessiz çığlığın çetelisini atarsın hüznüm ülkene ulaştığında…Susmak ne kadar faydalıymış,Efsuni güzelliğinin şaraplık bağlarında bağıllığımdan gülücükler tane tane olur.
Gitmelerin koynunda kalıp, gelmenin ne kadar soğuk olduğunu anlar durulurum.
Bir ilim meyhanesinde Hayyam’dan sana rübailer büyütürüm şarapsız ve şarkısız.Yüreğindeki çözümsüz soruları çözer,denemene hazırlanırım.
Benle aşk arasında hayat oyununu oynarsın. Bu denemenin soruları zordu.Seni kazanmak git gide zorlaşıyor.Her şeyi biliyorum, bir şeyi bilmiyorum; neden ben senli olmuşken sen bana çözümsüz cevaplar ekliyorsun.

Binlerce sözcüğün aşk harman olduğu pişmanlıklar panarıyındayım. Gözlerinin renginden gökkuşakları satılır, güzellerin gözünde binlerce ben resmi alır gönüllere.Bir gizem samanyolunda, kırık dökük yüreğinim yıldızında yansır ömrün.Hangi gülücüğünle sabahlamak isterdim bilmiyorum.
Gelişler serseri bir mayın gibi allanır pullandırmadığın vicdanımın pi haline.
Kömür gözlü değildin,ömür gözlerin seni kömür gözlü yapmış olmalı ki bütün körler benim sen halini gördü ,sen bir göremedin.Sahi senin gözlerin görüyor mu görülmüşü ve yaşanmışlığı…
Neon ışığı yansır çözümsüz yüreğinden Nemrut’un kızı nemlerini salar bulutlarına.Yağmur haldesin biliyorum, ıslak mendiline beni de nakışlamışsın ki aynı anda göz pınarlarımız akıtır yalnızlığı.
- Yalnızlığının yalın ayakları kanar, kaldır şu bağrındaki can kırıklarına
Gelmelerime biraz yanaş …
Ya da git duyulmamış ayrılıklara, beni rahat bırak dert pazarımda.Seni üzmeye üzüm olsun iki gözüm.
Sesin, gözlerin, saçların,ellerin,her şeyin şifreliyor gün kaçışlarımı.
“Lütfen
Görmeyeyim seni
Bir yerlerde karşıma çıkma
Konuşmayalım, bakışmayalım
Ne olursun

Daha fazla tükenmeye takatim yok”

Muammalarında mumyaladığım sevgimin kaknusları her ateşte çoğalır,beni sana uçurur hayat.
Geliş kulelerin tüm yaralı yüreklerde görülür.Görünmez olmak sana yakışırdı; ama seni yazdım demlerine kapısına. Özlem mavisine boyadım sensizliği.Şarkılar kılar bedualarını. Sezen Aksu ‘da dağ arası aşk arası kardelenler büyür beni unuttuğun nakarat dağlarında
-Önce yar yağar üstüme üstüme,sonra gelemeyişinin çığı.Ölümle aşk arasında bulmaca çözüyorum. Her boşluğu doldurdum yalnız senin adını soran tanıdıklara,hatırını soran hatır şinaslara söyleyemiyorum.
-Herkes seni hala nazımdan bir can bilir Nazlıcan…
Bütün terk edilmiş duvarlarına da gizemli gülüşlerini astım. Gülen gözlerle bakan yurdumun bayrağını astım.

- Surlarına renk renk kavuşmalar astım.İmkansızlığın kininde kınına batırdım sabır kılıcımı.
-Yaralasın benden.
Gelmeler hasreti emzirirken aşk bebek memelerini emerken hayata bu kaçınılmazlığın bestesinde hayır demek sanırım ölümünü istemeyi mühürlemektir.
-Umarsız gidişlerim yitirdi seni.
Yeniden alışmaya belediğim sarılma anlarından kendime bentler büyüttüm..
Oysa, geceleri yıldızlar seçerdim senin yerine.
İçimdeki kızıl arzulara kan ile revan rengini eklerdim beli beli.
-En uç zirvelerden zirveler çıkaran bir bakışın ortancasıyım.Alfalarımı anlatamaz alfabeler. Seni hecelemek yerine gecelemek gerek.

-Masalların ermişinden, erincine kavuşma sonları ezberledim.
-Aşkımız meğer masalmış, masalı ben yazmışım,ben silmişim, senin peri halini.Sen bir canandın, ben içe içe sığmayan cananların canıydım.
-Uslanmazlık zincire vurulmuş gibi bu resmim okunurdu iç hesaplarda. Bu şair asla uslanmaz,kalbi genişten çok,delik.Sürekli yeni sevdalar süzer,doymaz ve aymaz…

“Sanki aşkı öğütmeye programlı gibiyiz
Aslında bakarsan insan olarak iyiyiz
Ama daha fazlasını isteme benden yalvarırım
Ben bittim artık kalmadım”

Avuntu arayan bir serseri gibi elmaslarla donatılı gönül sarayının camlarını kırıyorum.Sakın kafasızlığını çıkarma.Yaşayamadıklarımızın haritasını astım bekleme duvarına.Kudüs gibisin.İzinli giriyorsun şehrime.Sevgi ibadetine geldim.Kutsal duvarlarda yazılı yazılardan çok benim adımın yazılmadığı viran yurdundayım.
-Hainler seni benden silme yarışında bütün çıkar silgilerini kullanıyorlar
*Sakın ha kanma.Sevdaya tutulduğumuz günden beri akan göz pınarların hatrına biraz beni ıslat umursamalarda

-Kimi unuturum,kimi avuturum şarkılarda, şiirlerde.
Bir kaknus kuşunun peşine takılırım.Gagasındaki 360 delikten senli yüzlerce melodi dinler,sana ölür yine aşk ateşinde sana doğarım.
Öğütsüz ve aşksız harmanlarım harlanır.Beni eğitecek,sensizliğimi öğütecek metruk bir değirmende biraz sana uslanır ve paralanırım tane tane.

“Bir daha olmaz
Bin kere tövbe
Kan davası mı bu
Bu nasıl öfke

Perişanım şimdi mutlu oldun mu
Başını yastığa rahat koydun mu”

Hayallerine uzanmak için yürüdüğüm şiir yolunda ölümsüz güzeller beni aşk suyunda yıkadılar üstelik sana giyinikken.Herkes çıplak hallerimin den halinde kalmamı bekliyor.
-Sensizlik şifremi çalamıyor kimseler.Mola verir zamansızlık.

Beklentiler,kırılmışlık kısır bir döngünün içinde kaybolur, yeter ki sen kan davasının resmini çizme uzaklarımdan,gidişlerinden.

Yollar dikenli yollar ıtır yasemen
Her lezzeti tattık aynı kaseden
Şeytan gibi bizi tere hapseden
Bizdik... Biliyoruz...

Beşik gibi sallar hayat bizi
Çeker vesikalık resmimizi
Gözlerimiz kimlik belgesi gibi
Kayıt tutar ya buz ya bebek mavisi

“Ne kadar ülke bayrağı varsa öpüp indirsem (Somali de dâhil…) üzerlerine yemin ederim ki; acıtmaz beni hiçbir şey, mutluluğa aç bir çift göz kadar! ” Senin için ödediğim yalnızlık pazarında beni yalnızlığa satma Bu yüreğin bayrağını hiçbir sevgili indiremez oldu,sen başkentimken sen aşk kentimken,sen sınırlarıma mayınlar döşerken,sen bensiz üşürken,sen kırılmalarına huzur operasyonu yaparken ben aşkımıza yeni bir açılım getirdim, bir ömür senli her demli olsun…