Tutsaklığın zincirini ben ördüm
Sonra bağladım kendimi ona
Yüreğime ve boynuma doladığım zincirler
Ve bir de
Sevgiliyle arama ördüğüm dört duvar
Doğrusu bir zorluktur tutku
Elde avuçta kalan bir kazancı da yoktur
Kuruyan damarlarında hep sevgili akar
Lakin sevgili önümde hep seraptır akar
Nerden geldiği belli değildir
Ama çaresizliktir hep getirdiği
Götürdüklerinden arta kalan solgun bakışlar
Sevgiliyi umutsuzca aramaya başlar
Bir ömür boyu sürer tutukluluk
Hep hüküm giymeyi beklersin nafile
Sevgilin şahitliği hep aleyhinedir
Sayısız günlerin hesabını nasıl yaparsın
Tutkuyu yazmak yaşamaktan daha zor
Hep dolambaçlı gelir kelimeler
Noktasız virgülsüz kurulur cümleler
Oysa tutulan kalem değildir kâğıda
Tutunacak bir dal bırakmaz tutku
Kırılan yanlarınla yaşarsın hayatı
Yeşeren yanlarını düşlersin sevgilide
Ama hiç bir zaman erimez buzlar
Kabin tutukluluğuna sebeptir sevgili
Nefes alıp verdiğinde soluduğundur sevgili
Ne yana çevrilse bakışların gördüğündür sevgili
Ama ne çare ki hep yitiğindir sevgili
Kaç zindan erdi gözlerimde kaç zaman
Tutsaklığın zincirine alışmış bir kez bedenim
N’olur çekip alma hayalini düşlerimden
Saçlarından tutunduğum hayatı çok görme bana
Şehirlerin divaneliği ne de zor olurmuş
Anlamaz bakışların anlamsızlığıdır boğan
Nerdesin ey çöl gel kumlarına sar beni
Beton duvarların içinde kaybettim kendimi
Leylayı nerde yitirmiştim ben sahi
Tükenmişliğin adresini kim çizebilir ki
Ya caddelerden akan hayatlar nere gider ki
Leyla çölde mi kaldı peki ben nerdeyim
Akıllılıktan yüreğimin payına düşen nedir
Aklımı yürekli yapamayan nedir
Birkaç damla gözyaşından arta kalan nedir
Ve sevgilinin mutlaka Leyla mı olması gerekir
05.12.2005
Kayıt Tarihi : 17.2.2019 18:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!