Tut Elimi!
Öyle ya, uzun şose yollarında
benimde gizli kapaklı işlerim oldu!
Salaş Meyhanelerde, ne şaraplar döktük içimize
öfkenin dibine dibine vurarak!
Akdere su deposunda
Göz yaşlarımı sakladığımda oldu!
Ahşap masamda yanlzlığım
"ne olur aşklar sussun" diyor!
Rest çeken bitkin haliyle!
Benimde gizli kapaklı işlerim oldu!
Güne hasret Köprüler attım
Pavyondan Pavyona,
gecemi esir verdim renklere sessiz
Tutunamaz oldum okkalı yalanlara
kıvrak tuzlu su Ankara havalarında,
Pavyoncu herğele,
cebime elini sokardı kendince..
Dut sazın yanık avazında
Muhsuni baba,
Ben o dosttan ayrı gezdim ağlarım
Akar gözlerim de sel gizli gizli!! diyor
Havada Rakı kokan bir meyhanede.
Sarı saçın
Mavi buğulu gözleri
Loş ışıği elinde sorgular
ön dişi Tarla sınırında kırılan
ve agzını yaydıkca, bogaz deligi görünen Selman
Sarımsak kokan Nefesiyle
- Eee, de bakiimm fıstık, memleket neresi ?
Pudralı yüzü ,
Sürmeli gözü
ayak ucuna düştü
inci dişleri, TIP mezunu olduğuna gıcırdadı!
Üzülme güzelim, bazen kadehlerin gölgesinde
Cam sesleride ağlarmış!
Ve ondandır ki zehirden mezedir tabakta ki Elmalar!
Konuşur sessizlik, suskun çarenin duvarına yaslanarak!
“Neredesin Ülkem, nerdesin"?
Doğduğum
birde doyduğum yeri unutmam, diyor, ol Nataşa
ama burda lokmalar çok kirli, çoookk çokk"!!!!!
Aklına, ülkesinde ölen usta Nazım geldi
Kehribar taşlı,
bal mumlu bir türkü düştü, pembe ışıklı rujundan!
"Memleket mi Yildızlar mı
Gençligim mi daha uzak"!
Gözleri Kirpigine dedi ki,
Ben, Baltık Denizi nide bilirim!“
Geceye düğüm atan bu sözünü
Bir Allah birde kendi duydu!
Göz ucu kalabalıkta boşluk arardı hep
Kaçıp gitmeye
Aralığın derin sogugunda,
tek Köprü altında kalsaydım
Belki, tarih geri dönmeye başlardı! dedi
Gece Klubünün Afiş güzeli!
Tarih beyninde yürümüş, ayaklanmıştı bir kere
bağırmak, bağırmak geliyordu içinden
Pasaportına el koyan
ve etten beslenen Pezevenklerin suratına
Eğer düğümlenmeseydi
dokuz bogumda, bir ölümün korkusu!
"Eyy, etimi yiyen insanlar!
Cumhuriyetiniz daha yokken
ve yanlız
ve zordayken
Dedelerimizdi,
ellerini
gönüllerini
mallarını
mülklerini
kıtlıkta
ateşin ve özğürlügün
ve bağımsızlık aşkına
ters akan Karadeniz dalğalarına
çırpınan sulara inat
vurdular Gemileri
Sivastopol´dan Sinop´a
Şair ne demişti o vakit?
"Azğın suları takmayan usta Kaptan,
Vladimir ve Josef,
Limana yaklaşmadan önce
Ay ışığında,
Ayazın ölümcülügüne inat
Güvertede, iki Kadeh Vodka ve tütün sarıp içtiler!
Inegöl görüldüğünde
Ambarlarlar son defa sayıldı.
39.000 tüfek,
327 makineli tüfek,
63 milyon fişek,
147.000 top mermisiydi emanet, Türk halkı için!"
Yıllarca kendime ne pis roller kestim
Gizli kapaklı işlerim olduğu vakitlerde
Güya alemde herkes bencil ve ahlak yoksunuydu!
Bir bendim, iyiden güzelden doğrudan yana olan..
Aynalara sabahları şimdi ilk sorumdu
"Ayna ayna, söyle dost kaldımı dünyada"?
Benimde Rüyalarım oldu!
Ve artık vakit geldi diyorum içimdeki Lümpene
gitmeliyim, evet gitmeliyim buralardan!
Nereyemi?
Sana mı kaldı, yerimi yurdumu sormak?
Sana ne, evet sana ne?
Demiyeceğim!
Bir yer var, bir yer işte
şavkısı Zühre Yıldızında değil. anlıma düşen
Güzel dostum,
ne çok insan habersiz oralardan,
Mahkeme
Hapis
Polis
Sömürü
ve Sınıfların
yani Paranın olmadıgı o yerden!
Tut elimi,
Asya,
Rusya!
Tut elimi,
Avrupa, Amerika
ve Türkiyem
ve Kutuptan kutuba Koca koca Karalar!
Hadi
hadi artık Dünyanın ezilenleri
dokun bana,
ona,
şuna, buna!
Çogalalım Milyaaar Milyar!
Haydar Metin
Kayıt Tarihi : 2.3.2018 23:08:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Haydar Metin](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/03/02/tut-elimi-34.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!