Tut Elimden Çocukluğum
Hazan çöktü dağlarına ömrümün
Çok yaman esmeye başladı rüzgâr
Gün erken aşıyor ufkumdan artık
Yaprağım kararsız bahçem tarumar
Gayri tat vermiyor bu hoyrat iklim
Tut elimden çocukluğum, gidelim
Ezgiler karışır karanlıklara
Gördüğü her şeyi yutar aynalar
Kuşatır geceyi muhacir düşler
Uzak diyarlara göçer turnalar
Ufukları aşmak için sağ salim
Tut elimden çocukluğum, gidelim
Uzuyor gölgesi yalnızlıkların
Bir y/anım harabe bir y/anım mamur
Yollar dolaşmadan ayaklarıma
İzimi silmeden bu hoyrat yağmur
Gücüm yetiyorken varken mecalim
Tut elimden çocukluğum, gidelim
Sözler yaşlanıyor dudaklarımda
Yutuyor sesimi kalabalıklar
Her gün biraz daha anlamsız sanki
Eskiyen dostluklar, akrabalıklar
Ne şahidim kaldı ne de kefilim
Tut elimden çocukluğum, gidelim
Sesler birikirken belleğimizde
Yaşamak susmayı öğretir ancak
Terk etmeden oyun yerini akran
Bozulmadan beden adlı oyuncak
Hala belli iken suretim şeklim
Tut elimden çocukluğum, gidelim
Hayal denizimin gemilerini
Batırmadan aklın kör pusuları
Dolmadan içimin sarnıçlarına
Hayat ırmağının kirli suları
Azgın dalgalara olmadan teslim
Tut elimden çocukluğum, gidelim
Ardımda onlarca yaşanmamış yıl
Önümdeki menzil, boş mu, dolu mu?
Kaç vakitsiz veda, kaç yarım sevda
Kaç yorumsuz rüya bekler yolumu
Hadi gel, umudu tamir edelim
Tut elimden çocukluğum, gidelim
Kayıt Tarihi : 26.9.2020 18:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!