Turuncu, akşamın kanayan göğsünde hüznü seçer,
Ay, geceye meftun bir gümüş tepsi gibi doğarken...
Sonbahar, o büyük, o ihtiyar ressam,
Döker eteklerine altın sarısı yaprakları.
Lakin o yapraklar ki; hasta, benzi soluk ve yorgun...
Sarı; uykulu bir ölümün, devasız bir hastalığın rengidir,
Ruhun en dip kuyusu, en koyu kederidir,
Bilirim.
Uzaklarda, karanlığın kadife perdesi inerken,
Kurtların sesi yükselir gecenin en gür yerinden.
Vahşi bir şarkı gibi yırtar sessizliği,
Akşamın o ağır, o dilsiz sükuneti içinde.
Fakat "Eylül"...
Ah, o isim dudaklarımda serin bir pınar,
Eylül, sadece bir ay değil, bir "O Belde"dir bana.
Ne vakit aklıma düşse, sular durulur,
Kalbimde kuşlar havalanır, fırtınalar diner.
Vücudumun her zerresine, her hücresine,
Tılsımlı bir huzur, ilahi bir saadet getirir.
Eylül'ü yaşamak, o serin iklimde nefes almak,
Vuslatın ta kendisidir, hasretin son durağıdır.
Varsın sarı hastalığı, siyah geceyi seçsin...
Mademki turuncu hüznü, hüzün de seni getirir bana;
Ben turuncuyu seçerim,
Ben, o turuncunun içindeki "Eylül"ü severim.
Kayıt Tarihi : 17.12.2022 13:16:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!