Damla dolunca damlar, bulut gibi gözlerim.
Aksın ak şakaklara, silsen de silmesen de....
Ne ben şair ne de şiir bu söylediklerim;
Senin aşk kitabına girse de girmese de.....
Pusu içinde pusu; düşmüşüm gözlerine;
Soyut ayna sır kaplı, meftunum işvesine,,,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İhale,her defasında BULUT'a kalıyor.Kalsın da.
Aşk,dizelere yaslanmaktan kurtuluyor çünkü O'nun kalem tutuşuyla.
Hesapsız yazıyor Bulut.Büyük şeyleri kafaya taktığını sezdirerek yazıyor.
Başlayan,varan,yaratan,soran,sorgulayan,dinleyen,anlatan aşkı ;yeniden yazıyor ve bambaşka yorum getirmek için yazıyor.
O'nu okudukça bir kıpırtı uyanıyor.Yeni bir ses için,yeni bir heves için uyandırıyordur kuşkusuz.
...devam....
Saygıyla.
Hasretlerinizin firak ateşini söndürerek vuslata erişmesini diler, selam ve saygılar sunarım....
İlhami Bey' in şiirlerini ne zaman okusam güçlü bir duyguyu mutlaka sezerim. Her şiirde olmayan bir duygu aktarımı vardır kaleminde, yüreğinde. Bunun için keyifle okurum.
Bu şiir de çok güzel. Söylenmek istenen o kadar güzel ve yerinde anlatılmışki..İnsan okurken bir daha dönüp okumak istiyor bu büyülü duyguların arasında.Sevgi ve sitem harika işlenmiş. Aşk her yönü ile kaleme alınmış. ve hiçbir zaman aşk öyküsünün bitmeyeceği sayfaya yürekle mühürlenmiş.
Kutluyorum şairi. Çok beğenerek okudum.
Sebestte olduğu gibi hecede de duygularıyla kalemi barışık şairimizin.Öylesine coşku dolu bir şiirdi ki. Hiç hece yazamayan bende bile bir dörtlük yazma isteği uyandırdı .Kutluyorum gönülden.
Talan olmuş bahçemde gonca gülün işi ne?
Sanırsın misk-ü amber, reyha verir çevreye
Bülbül gülün derdinden düşmüş onulmaz derde
Vermiş gönlünü bir kez, ne çıkar gül bilmese? ...
Şiirde ,gerilimi sağlamak da tırmandırmak da şairin becerisine bağlıdır.Bu şiirinde Değerli BULUT,bu özellikleri karşıtlıkları çarpıştırarak sağlamayı yeğlemiş.Aşka olan gereksinimi hem insani boyutuyla kabul ederken ,olanaksızlığına da vurgu yapmaktan kendini alamamış.
Şiirin içindeki açık bağlantıların izini sürdüğümüz zaman bu özelliği daha iyi kavrayabiliyoruz.
Şiirin kurmacasında aşk'ın doğasına değgin genel saptamalar var.Şair'in duyguları ise o saptamadan dolayımlanarak somutlanmış.
Ve şiir hem masumiyetiyle göz dolduruyor hem de duygu çeşitlemesi yönüyle kendini aklattırıyor.
Şiirde BULUT biçemiyle özdeş tartışmasız fantazileri vardı.
Şiiri ilgiyle okudum.
Dost İlhami BULUT'u kutluyorum.
memleket kokusunu almak şiirde ne kadar güzel ...
agabeyim ellerinden öpüyorum
okumak güzel geldi..tşk.şairim..
Çok güzel beğeniyle okudum yüreğinize sağlık
Gönül sesinden harika bir sevgi şiiri. Tebrikler.
Her zaman ki gibi çok güzel bir şiir olmuş üstat kaleminize ona yansıyan yüreğinize sağlık... dizeleri ile şiirinize katkı sağlayan kalemi kutlarım....
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta