Türküleri değişmeyen anadolu

Acıları değişmeyen toplum,
Dört yüz yıldır aynı türküler söylenmekte, bu da günümüzün sorunlarına cuk diye oturmaktadır.
Neden bu toprakların sorunları değişmiyor.
Neden.
Neden dört yüz yıl önce yazılan bir türkü bugünde aynı duyarlılıkla, aynı yürekle söylenmektedir.
Neden.
Dört yüz yıl önce halkın çektiği sıkıntılar, baskılar, sorunlar, dertler.
O türküleri doğurmuş.
Türküleri aynı sorunları aynı.
Yaşamı daha mutlu, daha güzel, daha iyi, daha eşitlikçi, daha kardeşçe, daha barışçı, sömürüsüz, baskısız bir Anadolu neden kuramamışız.
Neden sorunları çözememişiz.
Bugüne gelinceye değin, teknoloji ne kadar değişirse değişsin.
Modern alet, cihaz, malzemeler ne kadar yaşantımıza girerse girsin.
Aynı türküyü bugünde al bestele.
Hatta neden benden önce düşünmüşler diye de hayıflan.
Sormalıyız dostlar.
Neden bu topraklarda aynı sorunları yaşıyoruz, türkülerimiz değişmiyor.
Neden yeni şafaklara yeni Türkülerle uyanmıyoruz.
Yani bugünkü türküleri al, dört yüz yıl önce söyle.
Tutar.
Nedir sorunlarımızın değişmemesini sağlayan temel.
Bireyi ön plana almayan devleti kutsal sayan Osmanlı anlayışı mı?
Aynı anlayışın bugünde sürdürülmesi mi?
Bilimin arka tarafa atıldığı dolayısı ile hiçbir sorunun adam akıllı çözülemediği bir Osmanlı anlayışı mı?
Bunun da bugün devamı mı?
Sen çok yaşa padişahım anlayışının yinelendiği bir rejim mi?
Emek üretim ilişkilerinin sorgulanmadığı, güce sadakat, biat ölçülerinin öne çıkarıldığı asalak, sülük emek üretim ilişkileri mi?
Halkı hiçe sayan, ama yasalarda ise halk denilen bir anlayışın yüzyıllara vuran tabusu mu?
Sorunlarını kendi çözemeyen, sorunların çözümü için daima yüzünü batıya, doğuya, çeviren korkak, ürkek, güvensiz işbirlikçi anlayış mı?
…
Türküler değişmiyor.
Bu yapı devam ettiği sürece de yüzlerce yıl sonrada değişmeyecek