Türkülere Türkiyem Şiiri - Mustafa Angın

TÜRKÜLERLE TÜRKİYEM
Türkülerle Türkiyemi gezdim,
Türkülerimizde Türk’ü buldum.

Elazığ’da, çayda çıra oynadım,
Bursa’da, kadifeli gelini merak ettim,
Antep’te, uyan Şahin uyan diye ağıt yaktım.
Barak ovasında, Ezo Gelini aradım.

Maraş’tan gelen haberle Merik’i andım,
Erzurum çarşı pazarında Sarı Gelin’i sordum,
Muğla’da, aman ormancıya sitem ettim.
Rize’de, Çayeli’nden öteye gidelim yali dedim.

Bitlis’te, beş minareyi bir bir saydım,
Evreşe’nin yolları dar mı diye gezdim,
Kayseri Gesi bağlarında dolandım,
Çarşamba’yı sel aldı mı diye kaygılandım.

Boztepe’ye çıkıp, şu Ordu’ya baktım,
Sivas’da, yeşil ördek gibi göllere daldım,
Eskişehir’de, halkalı şeker ile hasretlik giderdim.
Bolu’da, siyah giyme toz olur nasihatını aldım.

Zonguldak’ta, karadır kaşların ferman yazdırır, dinledim,
Kars’ta Kiziroğlu Mustafa Bey peh peh dedim,
Siirt’te, sıra sıra siniler hasta olan iniler, dinledim,
Üsküdar’a gider iken yerdeki mendili buldum.

Konya’da, elmaların yongası aslanım aslan dedim,
Denizli’de, horozları telli midir diye seyrettim,
Anlıyam Vanlıyam kılıcı kanlıyam dedim,
Diyarbakır’da Mardin kapı şen olur mu diye baktım.

Aydın’da hey gidinin efesini aradım durdum,
İzmir’in kavaklarının, dökülen yapraklarına daldım,
Artvin’de hoş gelişler ola Atam, dedim,
Antalya’nın mor üzümü aleylim dinledim.

Muş’ta mektebin bacalarına baktım, ders veren hocalarını andım,
Yozgat’ta hastahane önündeki incir ağacına daldım,
Adana’nın yolları taştan hey güllü diye söylendim,
Nevşehir’de taşa basma iz olur tembihini aldım.

Çorum’da şu uzun gecenin gecesi olsam dedim,
Kastamonu’da, manda yuva mı yapmış diye söğüt dalına baktım,
Malatya’da Fırat kenarında yüzen kayıklara daldım,
Silifke’nin yoğurdunu, doğan çocuğu merak ettim.

Giresun’da, oy bahçenize ben giremedim gazelden, dedim,
Edirne’de, kızılcıklar oldu mu,selelere doldu mu, diye sordum,
Malkara’da yüksek yüksek tepelere ev kurmuşlar mı diye baktım,
Ankara’da bulguru kaynatıp, misket oynadım.

Kilis’te, süt içtim dilim yandı diye bağırdım,
Balıkesir’de, iki keklik bir kayada ötüyor dinledim,
Kırşehir’de, ilimon ektim düze, ilimon yar dedim,
Isparta’da çayır çimen geze geze geveze oldum.

Manisa’da, söğüdün yaprağı narindir narin mi diye baktım,
Niğde’de, minarenin alemi, karadır kaşın kalemi dinledim,
Burdur’da, muhtar mı oldun Kezban yenge diye sordum,
Uşak’ta geleceksen gel gali, onyedi benli Şadiye dedim.

Trabzon’da, ah o yaylanın çimenine kuzu yayılıyor mu diye daldım,
Iğdır’da, aman avcı vurma beni diye söyledim,
Adıyaman’da, kaleden kaleye şahin uçurdum,
Şarkışla’da yaylı geliyor yaylı, bizi de alsa bari dedim.

Kütahya’da aynam düştü yerlere, karıştı mı gazelleri diye baktım,
Sakarya’da elmayı top top yaptım, kızlara bahşiş attım,
Bayburt’ta bugün günlerden cumadır cuma mı, diye sordum,
Bilecik’te, Söğüdün erenleri çevirin gidenleri diye uyardım.

Birçok yerde elenen höllükleri ve aynalı beşikleri gördüm,
Ceviz oynamaya geleni ve o odayı merak ettim,
Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun diyenleri dinledim,
Vardar ovasında, sıla parası kazanamayanlara üzüldüm.

Tokat’ın taşlı yollarında onbeşlilere ağlayan kızları gördüm,
Çanakkale içindeki Aynalı Çarşı’yı ve giden gençliği düşündüm,
Her yerde, ah o Yemen’dir giden gelmiyor diyenleri dinledim,
Kırım’dan gelen Sinan’a ve kılıcının ucuna baktım.

Azerbaycan diyarından Şehriyarın selamını aldım,
Kerkük türküleri ile dağlandım durdum,
Urfa sıra gecelerinde yorgunluk attım,
Çankırı yaren sofrasında türkü sohbetine daldım.

Türkülerle Türkiyem'de dolandım durdum,
Türkülerle Türkiyem'de kendimizi buldum.

Çok değerli hocamın isteği üzerine yayımlanmıştır.
12 Nisan 2010, Ankara, Yusuf YANÇ