Türkülerle çözdük hayatımızı
Gönül dağı gizli yolu gösterdi
Lokman hekim sarmaz bu yaramızı
Dermanı bulmaya yâr'i isterdi
Hiç güneş doğmadı mapushaneye
Neşet baba dedi çektik sineye
Atlas libas olmaz gönül haneye
Bir dost ile postu etti tavsiye
Zahidenin gelin gittiği hafta
Can kalır mı söyle, onulmaz başta
Yâr'i ayırmadı anadan aşkta
Sevgisini ikisine birden gösterdi
İğdenin dalını bahçede kırdık
Mühür gözlümüzü daim kıskandık
Güzelin uğruna her zaman yandık
Cahildik dünyanın rengine kandık
Para ile pulda olmaz gözümüz
Ziya ile yandı bitti közümüz
Sivas ellerinde çaldı sazımız
Kıştan hiç çıkmadı bizim yazımız
Kızıltuğum ile öfledik durduk
Kafamızı böyle dünyayla yorduk
Gelenden geçenden hep haber sorduk
Ceylanları zalim avcıyla vurduk
Yarayı tabibe hiç elletmedik
Sebebi bu hale koyanda bildik
Önce o yâr'in çok sevdiceğiydik
Sonra uzaklardan bakan biz idik
Allı dedik telli dedik turnaya
Dudak dokununca kızdık kurnaya
Lafı da vurduk ah yalan dünyaya
Ninna diye başladık oynamaya
Meriğin haberin aldık Maraştan
Çok ağladık bu türküye en baştan
O avşar elleri baba Ertaş'tan
Mahzuniyle geçtik delikli taştan
Aşık Veysel dedim bağrıma bastım
Erzurum dağında borandım estim
Ben o yardan vallah ümidi kestim
Seherin vaktinde yollara pustum
Sürmeli söylendi bütün dillerde
Hiç bilmeyen olmaz diğer ellerde
Gelin Ayşem gitti coşkun sellerde
Yeşil başlı ördek hâlâ göllerde
Gurbetin bu derdi hiç bitmez oldu
Gesi bağlarında yârim kayboldu
Turnalar her daim postacı oldu
Tüfekçi Nida'mız türküler buldu
Yedik Ankara'da taze meyvayı
Gül diye iki göz, veren Mevla'yı
Çöllerde aradık daim Leyla'yı
Hep andık sözlerde arşı alâyı
Manda yuva yaptı söğüt dalına
Vurulduk hep yeşiline alına
Yâr giderdi ahh salına salına
Hem mıhına vurduk, hem de nalına
Hastane önünde incir ağacı
Zehir oldu yedik her türlü acı
Hiç geçmedi sol yandaki o sancı
Deniz kenarında olduk kalaycı
Kaplani yürüttü dikenli yolda
Aynayı da gördük biz karakolda
Dünya denen iki kapılı handa
Hâlâ gidiyoruz biz bu cihanda
Acem kızı, köylü kızı böyle tanıdık
Acı haberimizi Yozgat'a yaydık
Esmeray'la teskere günü saydık
Kışlalarda bir gün dolduk boşaldık
Mihriban lambada alev titretti
Çarşamba bir sele karıştı gitti
Topraktan bizlere höllük eletti
Evladı büyütüp asker eyletti
Yüksek yüksek tepelere ev kurduk
Dağın eteğinde güvercin olduk
Güzelin uğruna sarardık solduk
Yârdan ayrı kaldık saç başı yolduk
O kara kaşlara ferman yazdırdık
Turnanın kanadın havada kırdık
Yâr'in kapısını seherde çaldık
Balığı almaya denize daldık
Gönül ateşlerde yandı kül oldu
Unutmak mihribana çok zor oldu
Nesîmi, hoş musun diyenler oldu
Cevap: "o yar benim kime ne" oldu
Öyle böyle dedi geçti günümüz
Türküyle anlattı bize dünümüz
Şimdilerde yok ki böyle ünümüz
Eskilerde kaldı hep övüncümüz
ŞENER'im bu türkülerle yoğruldun
Dinledin, yürekten böyle kavruldun
Türkü oldun gurbet ele savruldun
EN GÜZEL SEVDAMIZ TÜRKÜLER bizim
Kayıt Tarihi : 19.10.2021 22:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!