Türkülerle başlamışız hayata.
Sevinçlerimize ortak olmuş,
Düğünlerde,derneklerde
Halaylar zeybekler.
Üzüntü ve kederlerimizde,
Dertli içli türküler
Eşlik etmiş bize.
Yoksun yine yanımda.
Yanık bir türkü
Alıp gidiyor beni,
Sıcak ağustos güneşi altında
Soğuk bir pınar başına,
Bir çınar ağacının gölgesine.
Türküler ah bu türküler…
Senin kokunu özledim.
Uçarı gülüşünü biraz da,
Ama ille de gözlerin.
Şimdi düşünüyorum da
Sen benim ömrümün
……………son deminde
Bir türkü gibi
……………çağlayanımsın
Bunu türküler
…………….neylesin…
Kayıt Tarihi : 19.9.2005 11:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Türküler nehirdir, gecenin bağrına akar.
Türküleri dövmeyin.
Türküler gökyüzüdür, karanlığa yıldızlar çakar.
Türküleri yakmayın.
Türküler çiçektir, en umutsuz zamanlarda açar.'
Yusuf Hayaloğlu'nun şiiriyle selamlar, tebrik ederim.
Bir toplumun değer yargıları onun folklorünü oluşturur. Türk Toplumunun folklöründe türkülerimizin yadsınamıyacak önemli bir yerini türküler tutar.
Eğer ukalaca özentili bir aydın züppeliğinde değilsek,yediden yetmişimize hepimizin belleğinde bir kaç türkü vardır. Şiirimizin de çok önemli bölümü Türkü tarzında yazılmıştır. Bazı ayrıcalıklı şiirler hariç -ki ben bunlara şairini aşan şiirler diyorum- belleklerde kalan şiirler türkü tarzında yazılanlar olmuştur. Şair bu gözlemden yola çıkarak türkülerin yaşamımızdaki yerini saptamakta. Türküler toplumumuzun yaşayan tarihidir aynı zamanda.. Bu toplum çağdaş tarih bilinci yokken bile yaşamındaki sevinçlerini yaşadığı umutsuzluk ve hüsranlarını önemli gün ve olayları türkülerle günümüze taşıyarak gelecek kuşaklara aktarabilmiştir. Türküler yaşamın her kesitini anlatmıştır. Birey üzüntü, sevinç, özlem, çoşku, tutku, keder ve bunun gibi insan ait tüm kavramsal duygularını türkülerde bulabilmektedir. Akademik tanımlamalar dışında halkın bilincindeki her manzum yazı türkü adını alır. Kendi içinde koşma mani, varsağı, destan gibi konulara ilişkin formatların genel adı türkü olmuştur.
Anadolu insanının kabaca bir gözlemle belleğine yer eden yada dinlemeye en çok gereksinim duyduğu türküler ise ayrılığa yönelik olan özlem dile getiren türküler olmuştur. Günlük yaşanmışlıklarda birey bu yönde duyduğu türkülere hiç bir zaman kayıtsız kalmamış, kalamamıştır.
Şairde kalamıyor. Özleminin benliğinde oluşturduğu duyumları dile gelmiş türkülerde buluyor. Anilarını özlemlerini canlandırıyor türküler.
'Yanık bir türkü
Alıp gidiyor beni,
Sıcak ağustos güneşi altında
Soğuk bir pınar başına,
Bir çınar ağacının gölgesine. '
Benliğine yer eden bu türkü gerçeği paylaşıma zorluyor onu. Ve öne çıkan özlemiyle ilgili duygularını yaşarken, türkülerin bilinçaltı etkileşimini dizeleriyle bize aktarma sorumluluğunu yerine getiriyor.
Anlatılmak istenen şairin sevdiğine özlemidir.Bu özlem kişiseldir.Bir başkasında hiç bir duygu çağrıştırmaz.Şiir, okura yalın bir yaşamın anlatımı gibi gelen bu ayrılık yaşanmışlığının şiirin ve şairin gözünde, gönlünde farklılaşmasını ortaya koyması açısından öne çıkıyor.
Şairde bu bilinçte
'Bunu türküler/neylesin 'diyerek noktalıyor.
Türkülerin bendeki etkisi olmalı paylaştıklarım. Güzel sade bir anlatımla yazılmış Öner Tarık'ın şiirini okurken kafamdan geçenleri sizlerle paylaşmak istedim. Umarım şairde benim duyduklarıma benzer duygularla yaratmıştır bu güzel eseri.
Daha başka şiirlerinde duygularımızın dile gelmesini beklerken sevgili dostum Öner Tarık'ı kutluyorum.
TÜM YORUMLAR (21)