Türküler Şiiri - Salih Erdem

Salih Erdem
232

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Türküler

kokusunu taşırsın tomurcuk baharın
titreşir tellerinde canlanır çiçekler
eşkıya türeyince ak karlı dağların
başkaldırır dizelerin isyanı söyler

başın hoş olmadı zulümle esaretten
yaktın ateşini aydın sivas antepten
genç osmandın düşmedi al sancak elinden
vurunca teline barut kokusu tüter

pir sultanı emrahı karacaoğlan’ı
çamlıbelden duyulur köroğlu fermanı
dillerde tarihin tek silinmez destanı
ezgi tünelinden sıralanırda geçer

göçler dizilir katarla avşar elinden
yıldız dağında dumanlar binbir kederlen
acılı bir feryattır yemen çöllerinden
bağrı yanık anaları bilirde seçer

aşıkların sözü geçer de dağa taşa
güzellerin inatçıdır gelmez imana
bir bakıştır köy yolunda çeşme başında
sevdalar söze gelir de söyleşir diller

ırmaklar sevişip ummana yol buldu mu
kabarır dalgalar hayat gönül coşkusu
girdi mi araya bir ayrılık oyunu
yakar hasretlik rüzgarın gurbetten eser

ihtiyarların gönlünde gençlik baharın
sitemler sel olur gürül gürül çağlarsın
yetim yavruları sıcak sarar kolların
söylenir yıllar yılı uyutur ninniler

görmeyen gözlerin yolu rengi ışığı
tohumu kara toprağın hakkın aşığı
ölümde ayrılık bir kapıyı çaldı mı
acı ağıtlar yakılır mevlaya gider

kuşların gibi hür vursun tellere eller
söylensin aşklar dostluklar dikenli güller
varsın ak yamalık vursun suskun güzeller
kovulmasın vurulmasın söyleyen diller

kalpte yandıkça rüzgarsız dumansız ateş
yurdum dört yanın olur ana bacı kardeş
her gecenin sonunda doğsa da bir güneş
hiç susmasın çalınsın söylensin türküler

22-23.02.1995 safranbolu

Salih Erdem
Kayıt Tarihi : 26.7.2005 02:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mürsel Adıgüzel
    Mürsel Adıgüzel

    kokusunu taşırsın tomurcuk baharın
    titreşir tellerinde canlanır çiçekler
    eşkıya türeyince ak karlı dağların
    başkaldırır dizelerin isyanı söyler

    başın hoş olmadı zulümle esaretten
    yaktın ateşini aydın sivas antepten
    genç osmandın düşmedi al sancak elinden
    vurunca teline barut kokusu tüter

    pir sultanı emrahı karacaoğlan’ı
    çamlıbelden duyulur köroğlu fermanı
    dillerde tarihin tek silinmez destanı
    ezgi tünelinden sıralanırda geçer

    göçler dizilir katarla avşar elinden
    yıldız dağında dumanlar binbir kederlen
    acılı bir feryattır yemen çöllerinden
    bağrı yanık anaları bilirde seçer

    aşıkların sözü geçer de dağa taşa
    güzellerin inatçıdır gelmez imana
    bir bakıştır köy yolunda çeşme başında
    sevdalar söze gelir de söyleşir diller

    ırmaklar sevişip ummana yol buldu mu
    kabarır dalgalar hayat gönül coşkusu
    girdi mi araya bir ayrılık oyunu
    yakar hasretlik rüzgarın gurbetten eser

    ihtiyarların gönlünde gençlik baharın
    sitemler sel olur gürül gürül çağlarsın
    yetim yavruları sıcak sarar kolların
    söylenir yıllar yılı uyutur ninniler

    görmeyen gözlerin yolu rengi ışığı
    tohumu kara toprağın hakkın aşığı
    ölümde ayrılık bir kapıyı çaldı mı
    acı ağıtlar yakılır mevlaya gider

    kuşların gibi hür vursun tellere eller
    söylensin aşklar dostluklar dikenli güller
    varsın ak yamalık vursun suskun güzeller
    kovulmasın vurulmasın söyleyen diller

    kalpte yandıkça rüzgarsız dumansız ateş
    yurdum dört yanın olur ana bacı kardeş
    her gecenin sonunda doğsa da bir güneş
    hiç susmasın çalınsın söylensin türküler


    Sayın Salıh,Şiirlerin çok güzel yüreğine sağlık.Sevgiyle kalın.
    Mürsel Adıgüzel

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Salih Erdem