“Türkü Doğar Günümüzün Sessizliğine ve Türkü Anlatısına Servet: Samimiyet ile Ciddiyet! .”
AŞK GEMİSİ
Odasında son hazırlıklarını tamamlıyordu. Sigara paketine uzandı ve son sigarasını içinde hissettiği sevgi ile ateşledi. Uzun bir yolculuk olacaktı ve taşınan sorumluluk tüm yolcularını sevdiklerine ulaştırabilmeliydi. Bir nefeslik dumanı içine alırken, sigaranın külü, akıp giden zaman içerisinde uzayıp gitti ve derinleşen düşüncelerinde, kaybolup gitmekte olan kendini gördü. Sigara külü her nefesle uzayıp giderken, derin düşünceler imkan vermiyordu kül tablasına uzanmaya. Ve derinleşen düşünceler, an içi sorumlulukları unutturuyor ve kendine güç yetiremiyordu yalnızlık. Masa üzerine düşürülmüş sigara külleri epeyce çoğalmıştı. Dikkatini, yolculuk boyunca izleyeceği yolu gösteren harita üzerine dikmişti. Masa üzeri dağıtılan küller; dalgınlığın ve kendini unutmanın bir işareti idi. Kendini işine vermişti ve taşıdığı sorumluluk ona kendini unutturuyordu. Uzun bir dünya turu olacak ve demirlenen her yeni limanda yeni dostluklar, yeni arkadaşlıklar onu bekliyordu. Sadece limana demir atmak olsa, iş kolaydı. Her insanla dost olmayı ve dost kalabilmeyi arzu ediyordu içinden. Her liman; yeni bir dostluk, yeni bir arkadaşlıktı onun için. Taşıdığı sorumlulukları düşündükçe; her insana, mutlu kalabilmenin yolunu anlatabilmeli, diye derin hisler taşıyordu içinden. Bir ara kendine ve eşine yöneldi, masa üzeri dağıtılan küllerin çokluğunu fark etti. Biricik sevdiği eşini uyandırmaya kıyamamıştı ve saat sabahın 5’i idi. Eşinin uyanmasına epey zaman vardı ve masa üzeri dağıtılan küller, geçen her saniye ile çoğalmakta idi. Anlayışlı bir eşi olduğu için sevinç duydu bir an için; “yine dikkatini taşıdığın sorumluluklara vermişsin hayatım... Ve masa üzeri dağınıklığını fark edemeyecek kadar derin düşünmüş olmalısın... Seni tanırım; nedir bu derecede düşünmeye sebep olan neden? ..” Ansızın, büyük bir sevinç kaplayıverdi içini; gerçekten, sevdiği kadın, düşündüklerinden daha fazlasını söyleyebilecek bir yapıda idi. İstem dışı, yaşayabileceklerini düşündü ve eşinin tatlı bir şekilde seslenişini derinlemesine yaşadı. Bir an sabırsızlandı ve eşinin tatlı seslenişini duymak için aceleci bir tavır takınmasına anlam veremedi. Aşk sabır işi idi. Eşine kıyamadı ve tatlı seslenişine duyduğu özlem ile tekrar harita boyunca sorumluluklarını inceleme altına aldı. Demirlenecek bir çok liman vardı. İstanbul’dan yola çıkılacak ve sırasıyla; İzmir, Antalya, Mersin limanlarında geçecek kısa bir memleket turu sonrası dünyaya açılacaklardı. Karşılaştıkları her limanda demirleyeceklerdi. Bir limandan alınan demir, en yakın diğer limana atılacaktı. İzlenecek olan rotayı iyi tayin edebilmeliydi ve yolcular yaşanılan heyecandan gerektiği gibi yararlanabilmeliydi. Soğumaya yüz tutmuş çayını fark etti masa üzerinde. Ve çayına yönelerek, kendi odasında, harita üzerinde, küçük bir dünya turu için hazırlıklarını sürdürmeye devam etti. Yunanistan üzerinden İtalya, İspanya üzerinden Atlas Okyanusu ne güzel olurdu. Ve Amerika Kıtası ve sonrasında Panama kanalından, Uzakdoğu kıyılarında, Büyük Okyanusta Tayvan sahilleri. Güzel bir yolculuk olacağı kesin. Ve kurulabilmesi mümkün olabilen yeni dostlukları düşündükçe, içindeki derin hislerin birikimleri, gözlerinde beliriveriyordu. İlerleyen zaman içinde yine kendini unuttu ve yaşanılası dostlukların, sevinç dolu paylaşımları ile yaşama sevinci duymaya devam etti. Bir ara, bir sesle gömüldüğü hayallerinden sıyrılabildi. Eşinin, “Günaydın” diyen seslenişi ile masasından doğruldu ve gül benizli yarinin yanağına bir öpücük kondurarak, doğan güne karşılık verdi. Bir sevinç kapladı içini ve itiraf etmenin tam zamanı idi; “hayatım; masa üzeri küllerimle, emir ve görüşlerinize hazırım. Seni çok seviyorum.” Beklediği cevabı alması gecikmedi; “ben hallederim canım. Sen rahatına bak...” Oda içeri, masa üzeri sorumluluklar paylaşılıvermişti ve insan, yalnız kalmadığını bilmesi kadar huzur veren başka bir şey yoktu. Sıra, okul eğitimi için motive edilecek çocuklara gelmişti. “Hayatım! .. Çocuklar ne alemde, uyanabildiler mi yeni doğan güne? ..”
{ Metin Yazarı: Kemal KABCIK – ANTALYA - 07.05.2005 05:41 }
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta