Güya yaşıyorum şu dağların ardında.
İçim, ebedi bir kin dolu, nefret dolu.
Acıyla ezilen şu gönlümüm ortasında,
Bin yıllık anayurda özlem, hasret dolu.
Ezilerek Moskof ayakları altında
İnliyorum Gulok Takım Adalarında.
Vagonla giderken, Sibirya Çöllerinde,
Vagonun içi, bin bir acı, vahşet dolu.
Ağustos sıcağı, dökülür alın terim.
Susuz yanarımda, içirmezler bir yudum.
Kırım benim vatanım ve benim öz yurdum.
Şimdi orda binlerce suçsuz ceset dolu
Açlıktan kokmaya başladı da nefesim.
Haykırıyorum ama duyulmuyor sesim.
Uyup ta kızıllara aldanma kardeşim.
Kızıl il, acı, cefa, zulüm, dehşet dolu
Anavatanda Yunan’a şiir yazanlar,
Ne bilirler? Kızıl bayraklarla gezenler
Mao’ya, Lenin’e methiyeler düzenler,
Anavatan da hak dolu, hürriyet dolu.
Kahrolsun mason da, kızıl sosyalistte.
Komünizmin dilinden düşmeyen faşistte.
Hak, hukuk, adalet varsa eğer mecliste,
Tarih insanlık için medeniyet dolu.
Çıkmış ulu önder, kurmuş cumhuriyeti,
Millete vermiş bağımsızlık, hürriyeti
Yitirmeyince bilinmez bunun kıymeti,
Esaretin altı, kan, kin cinayet dolu.
Ankara/1976
Kayıt Tarihi : 12.4.2014 06:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!