Türklerde Kam Dinleri

Mehmet Demir Atmalı
216

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Türklerde Kam Dinleri

DEAŞ SİNCARDAKİ EZİDİLERİ ÖLDÜRMEYE BAŞLADIĞINDA BEN DERHAL ŞUNU YAZMIŞTIM;
AYZITLIK BAŞKA ADI İLE EZİDİLİK TÜRKLERE AİT KAM DİNLERİNDEDİR. EZİDİLER YAKLAŞIK 5000 YILDIR YABANCI EVLİLİK YAPMADIKLARI İÇİN IRKLARINI BOZMAMIŞLAR VE ÖZBE ÖZ SAFKAN TÜRKTÜRLER. TÜRKİYENİN EZİDİLERE SAHİP ÇIKMASI GEREKİR DEMİŞTİM. ANCAK İLGİLİ MAKAMLARDAN HATTA TARİHÇİLERDEN BİR SES ÇIKMAMIŞTI.

YİNE EZİDİLER GÜNDEMDE ANCAK BU SEFER ERMENİ PKK NIN ESARETİNDELER VE PKK ONLARIN KIZLARINI VE GENÇLERİNİ ZORLA SAVAŞMAK İÇİN TEHDİTLE ÖRGÜTE ALIYOR. . BU SEFER TÜRKİYE GEÇ KALMADAN EZİDİ TÜRK SOYDAŞLARIMIZI PKK NIN ESARETİNDEN KURTARMALIDIR. ALMANYA EZİDİLERE VATANDAŞLIK VEREREK ONLARI HIRİSTİYANLAŞTIRIYOR. İLERİDE EZİDİ SOYDAŞLARIMIZ KARŞIMIZA BİRER TÜRK DÜŞMANI AJANLAR OLARAK ÇIKARLARSA ŞAŞIRMAYALIM. BİZDEN SÖYLEMESİ.
makale ektedir:
TÜRKLERDE VE KÜRTLERDE ORTAK KAMLIK DİNLERİ:
(AYZITLIK) EZİDİLİK, ŞAMANİZM, ZERDÜŞTLÜK.

Yaşadığımız bu günlerde Irak’taki Ezidi soydaşlarımız IŞİD’in zulmü karşısında perişan bir vaziyette yurtlarını terk edip kaçıyorlar. Dini inançlarından dolayı herkes bunları dışlıyor. Müslüman Kürtler dahi Ezidi Kürtleri inancından dolayı sahipsiz bırakmış durumdalar. Almanlar bunlarla yakından ilgilenip Hıristiyanlaştırma peşindeler. PKK da bunları güya sahiplenerek Türk Devletine karşı kullanmak istiyor. Yaptığımız araştırmalara göre çıkan sonuç olarak Ezidilerin Öz be öz Türk oldukları karşımıza çıkmaktadır. Lütfen okuduktan sonra karar verin. Ezidilerin Turanî kökenli bir kavim oldukları tartışma götürmez.
Savaştan önce Halep'te Rışvan bir Ezidi ile tanıştım. Ben de Rışvanım dedim. Dost olduk. Ara sıra ziyaret ederdik. Bir gün Şu Ezidiliği bana anlat dedim. Peygamberimiz İbrahim’dir dedi. İslami ölçülere yakın bir inanış anlattı bana. Ben de; madem inancınız İbrahim’i ise siz İslam Dairesi içerisindesiniz dedim. Bizi Yezidilerle karıştırıyorlar, kelimenin aslı Ezidi, başka bir deyişle EZDAİ diyoruz dedi. Yani Kürtçesi: EZ; beni, DAİ; yarattı demektir dedi. Ez Kelimesi Türkçede ÖZ, Özüm. Kürtçede Az, Azım aynı köktendir. Bu arada Zerdüşt’ü de inceledik ve bir Türk Peygamber olabileceği kanaatine vardık. Kamlık Dinlerini üç gurupta incelmek mümkündür. Şamanizm, Zerdüşlük(Mecusilik) ve Ayzidlik(Ezidlikdik)tir. Bunları sırası ile ele alalım.
a) Ayzidlik(Ezidlik, Ezidi,Ezdai):
Burada bazı araştırmacıların ve tarihçilerin “Kürt Dini” dedikleri Yezidilik üzerine durmamız, Kürtlerin Türklüğü bakımından son derece önemlidir. Hemen belirtmeliyiz ki, bu dinin ismi alışılmışın aksine “Yezidilik” değil, “Ayzidlik” veya Yezidilerin kendilerinin kullandığı gibi “Ezidlik” olarak kullanmayı uygun görüyoruz. Yezidi ve Yezidilik İsimlendirilmesi yanlıştır. 20.yy’lın başından itibaren batılılarca ilgi odağı haline gelen Ayzidlik hakkında, kökeni ve tarihi konusunda çok farklı fikirler ileri sürülmüştür. R.Lescot, Yezidiliğin kökeninin İslam olduğunu söylerken, Marr gibi bazıları da kökenini eski Asya din ve inanışlarında aramışlardır.
Ayzidlik, bugün sadece Kurmançlardan küçük bir zümrenin dinidir. M. Şerif FIRAT gibi bazı yazarlar Zazalardan da Ayzid(Yezidi) olanların varlığından söz ederler. Hayri BAŞBUĞ gibi araştırmacılar ise Zazalar’dan hiç kimsenin Yezidi olmadığını savunurlar. Bizim için burada önemli olan hangi Kürt boyunun Ayzidi olup olmaması değil, Ayzidlerin Kürt olmasıdır. Bize göre Ayzidlik hakkında bugüne kadar ortaya atılan fikirlerin en doğrusu Süleyman Sabri Paşa’nın görüşüdür. S.S. Paşa’ya göre Ayzidlik’de “Ayzid” isimli bir ilah vardır. Yezidilik bu isimden bozmadır. Nitekim bugünkü Ayzidler, tapındıkları Tanrı’ya, “Ezda” veya “Ezidi” ismini vermektedirler(Kürtçe’de EZDA; beni verdi, ben, yarattı anlamlarına gelmektedir. HÜDA benzer manaya gelir. Farsça YEZDA, YEZDAN). Bazı araştırmacılar, Yezidiliğin ortaya çıkışını m.ö. 2600 yıllarına kadar götürmeleri de bunu doğrulamaktadır (Ayrıca Bering Boğazı yakınlarında Kızılderililerle DNA’sı birbirini tutan Yakut Türklerinin destanlarında Doğurganlık(bereket) Tanrısının adının “Ayzit” olduğunu öğreniyoruz. Bu bağlantı, Ayzit’in Türk Olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Mu Medeniyetinin batması yaklaşık 12 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Yakutlar daha önce Bering’den MU’ya geçip medeniyet kurduklarına göre, Ayzitlik inancı çok eskilere dayanmaktadır. Ayzit’liği bu tarihlere kadar götürmede fayda vardır).
Ayzidlik, Hazar bölgesinde, Hazar Türklerinin çok eski bir dinidir ve “Ayzid”, Hazar Türklerinin Tanrı için kullandıkları bir isimdir(bu bağlantı da çok önemlidir. Halep şehrinde Rışvan aşiretine mensup bir Kürt bana şu bilgileri verdi: Bizim peygamberimiz Hz. İbrahim’dir demişti. Hz. İbrahim’in babasının adı Kur’an-ı Kerim’de AZER olarak geçer. Azeri Türkleri İbrahim’in atalarıdır ve Hazarlardandır. Bazı Kürtlerin Hazarlara ait bir din olan Ayzid’liği seçmeleri onların Türk olduklarına bir delildir). Ayzidler de Kürtçe konuşan Hazar Türkleridir, (hem de) safkan diyorum, çünkü onlar hem dinleri gereği, hem de gelenek olarak başkalarıyla evlenmezler. S.S. Paşa’ya göre bu dinin ilk çıktığı yer Sancar ve Musul bölgesi değil, Hazar bölgesidir. Daha sonraki zamanlarda Mecusilik ve Zerdüştlük gibi bölgede daha sonra ortaya çıkan bu dinlerden de etkilenerek Ayzidlik kısmen değişmiş olarak Orta Doğu’nun diğer bölgelerine de yayılmıştır. İslam’ın ortaya çıkışından sonra da İslam’dan etkilenmiştir. Özellikle, aslında kurucu olmayan fakat reformcusu kabul edilen Şeyh Adi Bin Musafir, Ayzidliği adeta bir İslam mezhebi haline sokmuştur. Şeyh Adi, Şeyh Abdülkadir Geylani ve meşhur Gazzali’den dersler almış, ya bir Sünni veya Ayzid iken sonradan Sünni olmuş bir kimsedir. Şeyh Adi’nin yazdığı kabul edilen ve Ayzidler tarafından din kitabı olarak okunan iki kitap vardır. Birisi, Mushaf Reş(Kara kitap), diğeri Kitabu’l-Cilve’dir.
Her şeyden önce, Ayzidlerin ilahı ve kendileri için bugün kullandıkları “Ezd”(Ezdan, Yezdan gibi) “Ezidi” gibi kelimeler eski Türkçe’de ilah ve efendi gibi anlamları olan “Ayzit” “Hezid” ve “İzi” kelimeleriyle ilişkilidirler. Kaşgarlı Mahmut “İzi” kelimesinin anlamının eski Türklerde “ilah”, “efendi” olduğunu belirtir.
Ayzidler, bazı batılı araştırmacıların söyledikleri gibi ne Şeytana ne de başka bir kutsala taparlar. Tanrı’ya “Tengri” ve “Çalab” da derler. Bu nedenle J.N. Marr, Yezidi ile Çelebiyi ve Yezidilik ile Çelebiliği eş anlamlı görmüştür. Tanrı yaratıcıdır, insandan önce Tanrı, ilk olarak Anfar Kuşu, Melek Tavus ve Daimi Ağaç(Dara Herhere)dir. Bunlar sırasıyla ilk Türk insan Oğuz’un yaratılışıyla ilgili efsaneyi çağrıştırmaktadır. Anfar Kuşu(Cebrail olabilir), gökten inen ışık şeklindeki ruha; Melek Tavus, kutsal Kuş Turna(Huma kuşu)ya ve Daimi ağaç, kutsal Kayın Ağacı’na karşılıktır.
Ayzidler Güneş’e de tapmazlar. Güneş’i diğer Türk soylular gibi kutsal sayarak kutsarlar ve ona karşı dönerek dua ederler(annemiz Elif Demir Müslüman Sünni olmasına rağmen, göçebelik zamanında, gece Dolunay’ı görünce ellerini havaya kaldırıp Kürtçe “Hivéé Hivéé…” (Ayyy Ayyy…) diyerek Ay’a dua ve dilekte bulunurdu). Ayzidlerin duası şudur: “Güneş üstüme doğdu. Ey bedbaht, sen de uyan ve imanını tazele. Sadece bir tek Allah vardır. Şey Adi, Allah’ın dostudur. Büyük kubbenin altındaki Şeyh Adi sana selam olsun! Şahitlik ederim ki, Ezidi halkı Şeyh Adi’nin kollarından çıkmıştır.” Bilindiği gibi, bu şekliyle Güneş Kültü, Ural-Altayların, özellikle de Eski Türklerin ve Moğolların bir inanç geleneğiydi(Mu Türk Medeniyetinin, Şaman Kızılderililerin Güneş Kültüne sahip oldukları bilinmektedir). Cengiz Han’ın Güneş’e dönerek dua ettiği rivayetleri yaygındır. Türk toplumunda da Güneş’in, insanların üstüne doğması günah sayılır(İslam inancında dahi rızıkların sabah namazından sonra dağıtıldığını, Güneş doğduktan sonra uyananların hüsranda olduğuna dair Ayet ve Hadisler de vardır). Aynı şekilde Ayzidlikteki dini-sosyal sınıfların isimlerinin bazıları da Türkçe isimlerdir: “kavallar”, “ koçekler” (köçekler) gibi, Türk kirvelik âdeti, Ayzidlerde de vardır. Diğer taraftan, “musahiplik” denen Alevilikteki Dünya-Ahiret kardeşi edinme(kan kardeşliği gibi) geleneği benzer şekilde Ayzidlikte de görülmektedir. Görüldüğü gibi, Ortaya çıkışı Hazar Türkleriyle m.ö. 5. veya 6. yüzyıllara kadar götürülebilecek Ayzidlik inancı birçok açıdan Türk kültürünün ve inançlarının hala izlerini taşımaktadır. Neticede bugünkü ve geçmişteki Ayzidlerin(Yezidilerin) Türk soylu olduklarını söyleyebiliriz. Hatta daha önce de belirttiğimiz gibi, bugünkü Kurmanci(GURmanci lisanı), ilk defa Ayzidler tarafından oluşturulmaya başlanmıştır. Böylece onlar ilk defa Kürtçe ile Kürt olan Türklerdir.
Son olarak şunu söylemek gerekir; Özellikle son elli yıldır Almanlar Ayzidi toplumuyla yakından ilgilenmektedirler. Almaya’ya göçenlerine her türlü kolaylığı sağlamaktadırlar ve onları Hıristiyanlaştırmaya çalışmaktadırlar (Bayrakdar. age.s.261-265). Kam Dinlerinden üçünün de Türklere ait olduklarını gördükten sonra bu Türk dinlerini yaşatan Kürtlerin de Kürtçe konuşan Türkler olduklarını görmüş olduk. Bu çalışmamız, “Kürtlerin eski dini Zerdüştlüktür, yok Yezidiliktir” deyip, Kürtleri Türklerden ayırmaya çalışan art niyetli kişilere cevap niteliğinde olur inşallah. Vesselam… 13.03.2013 Gaziantep. Mehmet Demir ATMALI.
b) Şamanizm:
Gerçekte Şamanizm bir Türk dini değildir; güney Asya kökenli eski bir dindir. Gerek Türk Soyluların Güney Asya’ya inmeleri, gerekse Çin-Tibet te’siriyle onlar arasında “Kamlık” temelinde, m.ö. yaklaşık 10.yy’dan itibaren bir çeşit “Türk Şamanizmi” oluşmuştur ve Kuzey Asya Türkleri arasında yayılmıştır. Şamanizm, Kuzey ve Orta Asya Türkleri ve Kürtleri arasında yaygındı. Örneğin bugünkü Kazakistan topraklarından doğan ve Kuzey buz Denizi’ne dökülen İrtiş ve Tobol Irmakları havzasında yaşayan Kürtlerin Şaman oldukları bilinmektedir. Don Kazakları Komutanı Yermaklin, Ruslar hesabına bölgeyi istila ettiği zaman, Rus misyonerleri 1581 yıllarında Şaman Türkleri ve Kürtleri zorla Hıristiyanlaştırmak istemişlerdir. Ancak başarılı olamamışlardır. Bu şaman Kürtler ve Türkler, 17.yy’da Müslüman olmuşlardır. Bilindiği gibi Yakutların büyük bir bölümü hala şamandır. Onlar arasında Kürt Şamanların olup olmadığı ilginç bir araştırma konusu olabilir (Prof. Mehmet Bayrakdar. Kürtler Türklerin Nesi Oluyor?, s.259-260).
c)Önce Mecusilik(Megusi, Magusi), Sonra Zerdüştlük:
Kamlık İnancının Med’ler ile birlikte m.ö. 1000–900 yılları civarında Hazar Bölgesinde ortaya çıkan yeni bir şekli Mecusilik’tir. Bu Herodotus’un Medler’in bir kolu olarak bahsettiği “Magiler”in öğretisidir. Magi, çoğul bir kelimedir. Tekili Magu’dur(Mogu, Mogol, Mongol aynı kökten olmalıdır) . Magi’ler, Kâhinler ve Müneccimlerdir. Yunanlılar’ın “Magu” (mega: büyük) ve Persler’in “Mado”, “Madu” veya “Modu” dedikleri kelimenin aslı Med’lerin ve bizim bugün kullandığımız şekliyle “büyü” kelimesidir. Büyü kelimesi “büyük” kelimesinden türemiştir ve bu iki kelime arasında semantik ve etimolojik bağ vardır. Büyük, manevi, dinsel anlamda bilge kişidir. Med’lerin dini büyücülükte olduğu gibi, eski Türk dinlerinde büyücülük dar anlamıyla sadece büyü yapmak değildir; daha geniş anlamda toplumun manevi ve dini öğretisidir.
Daha sonra, m.ö. 7.ve 6.yy’da Zerdüştlüğün ortaya çıkmasıyla Zerdüştlük ve Maği(mani dini ile de yakınlığı olabilir) dini arasında karşılıklı etkileşim olmuştur. Med’ler ve İskit’lerin Persler tarafından istilası sonucunda İran bölgesinde kalan Magi Dini Zerdüştlükle karışmıştır. İran’dan Suriye, Mısır ve Irak’a göçen Magiler, faaliyetlerini bir süre devam ettirmişlerdir. Afganistan ve Hind bölgesine göç edenler Magi’ler ile Mecusilik, Hinduizm ve Budizm’le karışmıştır. Müslüman tarihçiler ve bilginler, Zerdüştlükle Magi dinini birbiriyle karıştırarak aynı saymışlar ve her ikisini de Mecusilik olarak adlandırmışlardır. Med’ler ile ortaya çıkan Mecusi’lik ve Mecusilik-Zerdüştlük karışımı bu din İslam’ın ortaya çıkışına kadar Orta Doğu’da uzun bir süre bazı Türk ve Kürt boylarının dini olmuştur(Bayrakdar. age.s.260).
-Zerdüşt Türk Bir Peygamber midir?
Günümüzde Yezidiliği ve Zerdüştiliği gündemde tutan PKK ve onun uzantısı BDP’liler, Kürtlerin asıl dininin Zerdüştlük olduğunu, Kürtlerin İslamiyet’i bırakarak yeniden eski dini olan Zerdüştlüğe veya Yezidiliğe dönmelerini istemektedirler. Bütün bu gayretlerin amacı, Kürtlerin din bakımından da Türklerden ayrı olduklarını ortaya koymak ve Kürtleri Türklerden koparmaktır. Biz bu konuyu araştırdık ve Zerdüşt’ün Türk olduğunu, Yezidiliğin de “Kam Dinleri” arasında bir “Türk Dini” olduğunu gördük ve bu gerçeği sizlerle paylaşmak istedik. Bakalım hain Ermeni(PKK) dölleri bu defa Kürtleri nerelerine bağlayacaklar, merak ediyoruz. Eminim ki Zerdüştlüğün bir “Türk Dini” olduğu ortaya çıkarsa, bir daha ondan da söz etmeyecekler, yeni bir din daha bulacaklardır. Hem bugüne kadar bütün dinleri “afyon” olarak gören Marksist-Ateist bir örgüt olan PKK’nın bugün bir dine sarılma ihtiyacı duyması, onların Müslüman Kürtlerden destek alamamalarının bir göstergesi olduğunu söylemek mümkündür. Alternatif “Cuma Namazları” kılmaları, alnı secdeye gelmeyen, Kandil’de namazla alay eden İnternet gösterileri ile birlikte Allah’ı tanımayan bir örgüt mensuplarının, “Cuma namazında süreleri sessiz okuyan” sahte imamın arkasında “abdestsiz” namaza durmaları çok komik olmuştur ve PKK bu sahte namaz ve sahte imamla “caminin duvarına işemiştir” adeta…
Çü..nü yeniden keşfeden çocuk gibi, “eyvah Nevruz bizimmiş” diyerek yeni uyanan devletimiz, PKK’nın elinden bu silahı almaya çabalarken, bir gün de “Zerdüştlüğün ve Yezidiliğin” “Kam Dinleri”nden “Türk Dinleri” olduğunu anlar ve sahiplenir diye bekliyoruz…
-Zerdüşt’ün Yaşadığı Çağ:
Zend-Avesta geleneğine göre de Zerdüşt, Kral Kayviştaspa’ın huzuruna çıkar; o Zerdüşt’ün Peygamberliğini ilk tanıyan ve ona inanan ilk kimse olur. Zerdüşt’ün aldığı vahyin de yazılmasını emreder ((kaynağın kaynağı: Dunckerlm, Geschiehtedes Alterhum, s.4, 78)).
Bizim tahminimize gelince; biz bazı tarihi ve arkeolojik bilgilere göre Zerdüşt’ün en geç m.ö. 2500 yılları civarında yaşamış olabileceğini düşünüyoruz. Zerdüşt’lük üzerine çalışmalar yapmış bütün çağdaş bilginlerin kabul ettikleri gibi, Zerdüşt’ün kendi zamanında “Zend” veya “zund” adıyla yazılan kutsal kitap, bu günkü Avesta metinlerinden önceki yüzyıllarda yazıldığına ve bu gün eldeki Avesta Metinlerinin en eski kısımları olan Gatha’ların ve Yasna’ların veya en azından onların bazı bölümlerinin genel olarak m.ö. 1500 yıllarında yazıldığına göre, Med’lerin, Aryanlardan çok önceki yüzyıllarda Zerdüşt olduğuna göre, Zerdüşt’ün yaşadığı çağı m.ö. 2500 yılı civarı olarak belirlemek makbuldür. Viktor Sarıanidi başkanlığındaki Rus Arkeologlar, 1978 yılında Belh-Marginan bölgesinde yaptıkları çeşitli kazılarda ortaya çıkan Zerdüştlüğe ait sanatsal kalıntıların m.ö. 2200–1700 yıllarında yapılmış ve Orta Asya Bronz çağının niteliklerini taşıyan eserler olduklarını tespit etmişler. Bu arkeolojik kalıntıları için verilen tarihler, Zerdüşt ve onun ilk patronu olan Kayani(Kayı-Oğuz Boyu) Beyi (Kay)vistaşpa’nın m.ö. 2500 yılı civarında yaşamış olduklarını kanıtlar niteliktedir (Prof. Dr. Mehmet BAYRAKDAR, Bilinmeyen Bir Türk Ulusu Kayaniler.2011. sf.67-68 )
-Zerdüşt Turanî İskitli mi, Turanî Med’li mi?
Birinci görüş, Zerdüşt’ün “Keldani” olduğu; İkincisi, Aryan veya İranlı olduğu; Üçüncüsü Med veya İskit, yani Turanî olduğudur. Şimdi en eski ve modern dönem tarihi kaynaklara dayanarak Zerdüşt’ün Kayanilerden(Kayı Boyu Oğuzlardan) (yani) Med’lerden Turanî bir kişi olduğunu kanıtlamaya çalışacağız.
Zendce:
Avesta metinleri üzerinde çalışan bütün modern batılı tarihçiler, Zerdüşt’ün vahyinin ilk olarak Med’lerin dili olarak kabul ettikleri “Zendce” yazıldığı fikrinde birleşmektedirler ((kk. Darmesteter(j), Etudes İrani ennes, 1.s.10-14)). Yazıldığı dilden dolayı da Zerdüşt’ün kutsal kitabına Zend (Zund) denilmektedir (Günümüz Türkçesinde Zinde, Kürtçe Zındi diri anlamınadır. Öyle ise Zend veya Zund kitabı; diriliş manasına gelebilir). Zerdüşt’ün din kitabı Zend, ilk olarak kendi dilince Zendce yazıldığına göre, Zerdüşt Aryan(i) değil; Medli veya İskit(Saka) olmalıdır. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi başta J. Oppert, Fr. Lenormant ve E. Morris olmak üzere, Batılı bilginlerin hemen hepsi Medce’yi yani Zendce’yi Turanî dillerden saymışlardır… Asli ve gerçek Zerdüşt’lüğün bir Aryan veya İran dini olmadığı konusunda hemfikirdirler; Onlara göre Zerdüştlük bir Med veya İskit dinidir; Yani Turanlıların dinidir. Zerdüşt’lük üzerine daha yakın dönemde çalışmalar yapmış olan Guizot, Heeren ve Holty gibi günümüz batılı bilginleri, Zerdüşt’lüğün tamamen bir Med dini olduğunu kabul etmişlerdir. İranlıların Zerdüştlüğü kabul etmeleri Ahamenid dönemine rastlar. Hatta Christensen’e göre ilk dönem Ahamenid Kralları Zerdüşt Dinine bağlı değillerdi; Pers Kralı Cyrus ve Ahamenid Kralı I. Darius Zerdüştlüğü kabul etmemişlerdi((kk. Christensen(A), age.s.8,32)) . Ancak İran halkı söz konusu dönemde yavaş yavaş Zerdüştlüğü kabul edince, Zerdüştlük onların eski dini “Mazdeizm” ile büyük ölçüde, karışarak, Keldanilerin ve Babillilerin Sabilik gibi dinlerinden de etkilenerek yeni bir şekil almıştır ki, Darmesteter gibi bilginler, buna “Yeni-Zerdüştlük” derler. Avesta Yeni-Zerdüştlüğün kutsal kitabıdır (Bayrakdar. age.s.69-70). Gerçek Zerdüşt’ün ve ilk dönem din adamlarının Medli Turanîler olduğudur. Ve magus, mobed ve mage(mega) gibi isimlerin aslının, Türkçe olduğudur. Bu isimler Med Türkçesinde de var olan “büyük “ veya “büyü” kelimelerinin Yunanca ve Pehlevice’ye göre bozulmuş şekilleridir. Bizzat Magus kelimesi de, Zerdüşt’ün Turanî bir kişi ve başlangıçtaki Zerdüştlüğün de bir Turanî din olduğunu göstermektedir (Bayrakdar. age.s.71).
Dinkart, Zerdüşt’ün annesi Dughdha(Duğza)nın Araklı olduğunu ve dolayısıyla Zerdüşt’ün de Araklı olduğunu anlatır. Dolayısıyla Zerdüşt, Kayani(Kayı)lerin (yani başka bir adı ile) Medlerin bağımsız bir halk olarak ortaya çıktığı Azerbaycan’ın Rak şehrinde doğmuştur. Zerdüşt daha sonraları, muhtemelen dinini yaymak için Rey ve Belh gibi şehirlere gitmiştir. Medlerin ilk ortaya çıktıkları yer, Rağa(Ragha)dır; bunun için de Med’ler kendi ülkelerine, yani Azerbaycan’a Ragu(Rağu) diyorlardı. O halde Zerdüşt’ün doğum yeri, onun Azerbaycanlı bir Med olduğunu göstermektedir. Zerdüşt’ten çok sonra Zerdüştlük ile İranlıların Mazdeizmi birbirine karıştırması ile Zerdüştlüğe de ateşi kutsama inancı yani ateşperestlik girince, Medlerin ilk ortaya çıktıkları ve kendilerinin yukarıda da belirttiğimiz Rağa şehrine “Ateş Ülkesi” anlamına Medce “Adarfranba” ve Pehlevice “Atarpatakan” (Atropatene) denilmiştir. Bu günkü Azerbaycan ismi de böylece ortaya çıkmıştır (Frof. Mehmet Bayrakdar. Kürtler Türklerin Nesi oluyor.-.s.71-72).
-Zerdüşt ve Oğuz Han Aynı Kişi midir?
Avesta metinlerinde anlatılan Zerdüşt’ün doğum şekli, Oğuz namelerde anlatılan Oğuz’un doğum şekline çok benzemektedir: “Bilindiği gibi Oğuz, Dede Korkut ve Oğuz name türü eserlerde anlatılan efsanelere göre, Kayın Ağacı kovuğunda bulunan annesine gökten inen bir ışık sonucu dünyaya gelmiştir(Uygurlar da atalarının Kayın Ağacından doğduğuna inanırlar)”.
Zerdüşt’ün Avesta metinlerine göre doğum şekli şöyledir: “Gökten düşen ilahi bir ışık, “Homa”(Haoma) denen bir bitki veya ağaç dibinde oturan Zerdüşt’ün annesi Doğza veya Duğdo’nun göğsüne iner. Böylece Zerdüşt dünyaya gelir.” İşte bu nedenledir ki, Yunanlılar Zerdüşt’ü gökten düşen bir yıldız veya göktaşı(meteor) anlamına gelen “Zoroaster” demişlerdir. Beyşehir’in Bayavşar’a komşu olan ve bugün Aşağı Eğlence, Yukarı Eğlence adıyla bilinen iki kasabasının eski köy isimleri “Aşağı Homa” ve “Yukarı Homa” idi. Buradan da Homa kelimesinin Türk Soylu kavimlerin kullandığı çok eski bir Altayca kelime olduğu anlaşılıyor. M. Ramsay, bir çalışmasında Konya’da “Yukarı Khoma, Aşağı Khoma” olarak tesadüf ederiz. Bu kelime şehrin Türkçe adı olup” diyerek Khoma(Homa) kelimesinin Türkçe olduğunu belirtmiştir. Bir başka kanıt da, Herodotus’un Amyrogi adıyla andığı Özbekistan’da Amu Derya’nın kuzeyindeki yaşamış olan “Saka Homa-Varga” adlı bir Saka kabilesinin de Homa ismini taşımasıdır. Çünkü bu Saka kabilesi de, Zerdüşt Dinine mensup oldukları halde, Med’ler ve Kayani’ler gibi Zerdüştlüğün Homa adlı kutsal içkisini(kımız gibi) içtiklerinden bu isimle anılmışlardır. Dolayısıyla Homa, Türk Soyluların ortaklaşa içtikleri bir içki çeşidi oluyor. Zerdüşt, Med’lerin ve Saka’ların, hem m.ö.ki yüzyıllarda, hem daha sonraki yüzyıllarda Hindistan’a göç ettikleri bilinen bir husustur. Bugün Hindistan’da yaşayan Zerdüşt, Parsilerin bir kısmı Pers ve Hind asıllı ise de, bir kısmı Turanî’dir(Bayrakdar. age.s.73-75).
-Zerdüşt’ün Anlamı Nedir?
Avesta metinlerindeki isim Zaratustra veya Zaratuştra olduğuna göre, Zara kelimesinin aslı, bize göre bugünkü Türkçemizdeki “sarı” kelimesinin aslı olan Medce “zari” veya “zara” kelimesi olduğunu söyleyebiliriz(Kürtçe-Gurmançca sarıya “zar”, sarımtırak tas’a “zarık” denilmektedir). Hem Zerdüşt, hem de kardeşi muhtemelen Sarı tenli oldukları için sarı(zara) lakabıyla anılmış olabilirler.
Etrüsklerin(ETİ+Rüsk, UTİGUR) ırk, dil ve din bakımından Türk soylu olduğunu ortaya koyan Isaac Taylor ve Suetonivs’a göre Etrüsklerde ve Turanîlerde “Elçi” ve “İlah” anlamına kullanılan “Esar” ve “Aysar” kelimeleri vardır. Bazı bilginlere göre Ustra kelimesinin aslı, Türkçe bu “Esar” kelimesidir. Zaratustra, kelimesinin ikinci kısmı Türkçe ise, birinci kısmının (zara) da Türkçe olması büyük olasılıkla doğrudur. Bu açıklamaya göre Zaratustra kelimesinin anlamı “sarı ilah”(sarı elçi) demek olur. Ancak Zerdüşt bir peygamber olarak görüldüğünden, bu bağlamda “Esar” kelimesinin, “Allah’ın Elçisi”, yani peygamber anlamına alarak Zaratustra’nın “Sarı elçi” anlamına geldiği söylenebilir. Zaratustra, bir özel isim olmaktan ziyade bir sıfat veya lakab olabileceği anlaşılıyor(bu nedenle Oğuz Han’ın değişik bir lakabı olabilir). Türklerde Sarı gibi renk bildiren kelimeleri özel isimlere ekleme âdeti vardır; örneğin Sarı Saltuk, Sarı Abdullah (Sarı Uygur, Sarı Selim) gibi(Bayrakdar. age.s.76)…
-Zerdüşt’ün Baba Adı:
Zerdüşt’ün Med’li bir Turani olduğunu gösteren başka bir kanıt da, kaynaklarda babasının adının, “Puruşaspa”(Pourushaspa) olarak zikredilmektedir((kk.Avesta, Yaşt 5, 18; Yaşt 9,13)). Bu ismin sonundaki “atlı” anlamını alan “aspa” kelimesinin bir lakab ve unvan olarak birçok Med ve İskit Krallarının ve komutanlarının isimlerinin sonuna eklenmiş Medce veya Türkçe bir kelime(Kürtçe hasp, haspa) olduğunu daha önce göstermiştik.
Sonuç olarak; Eski Yunan ve modern dönem tarihçilerinden bazılarına göre, Zerdüşt Med veya İskit Soylu bir Turanî’dir. Ünlü Yunanlı tarihçi Theopomus, Zerdüşt’ün Belh’li bir Med olduğunu söyler((kk.İsis and İsiris.s.46-47)). Yunanlı tarihçisi ve dilcisi Souidas(Soudas), Zerdüşt’ü Med’li bir bilgin ve hâkim kabul etmektedir. Aynı şekilde eski İran tarihi üzerine çalışmalarıyla ünlü Çağdaş batılı tarihçilerden ve Behistun Yazıtlarını çözen Sir H.C. Rawlinson, Zerdüşt’ü tarihi bir şahsiyet kabul etmekle birlikte, ona göre, “Zerdüşt, İskit ırkının eski dini sapkınlığının(heresionym) şahıslaştırılmasıdır.” Zerdüşt Med’li olduğuna göre, Med’lerin veya Kayanilerin tarihi de, yukarıda belirttiğimiz gibi onun yaşadığı çağ olan m.ö. 2500 yıllarında başlar Bayrakdar. age.76-81). 05.10.2014. Mehmet Demir ATMALI.

Mehmet Demir Atmalı
Kayıt Tarihi : 24.3.2018 22:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Demir Atmalı