Dokuz yüz yıldır nasihat eylemişti İslam’ı
Bu kadar çabaya rağmen; bilmediler imanı
Kabul olunca duası Nuh aleyhi selamın
Tufan en büyük akıbeti oldu şu dünyanın
Dört oğlu var idi zira Nuh aleyhi selamın
Ham, Sam, Yafes ve isyanlarda Ram’ın
Yafes’in on iki oğlu vardı yaşayan hayatta
Altıncı oğlu Türk olarak bilinir idi hatta
Sırlardan çok şey öğretmişti oğlu Türk’e
Bir benzeri de yok idi Türk gibi yiğitlikte
Yada’yı hibe etti de şarka doğru yolladı
Türk kendine sahip oldu, doğruyu kolladı
Aradan uzun yıllar geçti şu şark-i âlemde
Şanlı, şerefli, cihangir, yiğit idi dedende
İsa dünyaya gelmeden yedi bin yıl evvelde
Şu ve Aka’lar hüküm sürdü bu güzel illerde
Alper Tunga Türk’tür öz Turan’nın yurdunda
Adı Afresyab geçer Firdevs’inin yurdunda
Servi gibi uzun boylu, hem de iyi huyluydu
O, aslan kadar kuvvetli, fil gibi güçlüydü
İran’ın üzerine birçok defa sefer eyledi
Hükümdarı esir alarak hep yanında eğledi
Kabil hükümdarı Turan ili üzerine yürüdü
Ancak Zal içindeki yanan ateşi söndürdü
Aradan zamanlar geçti, esir hükümdar öldü
O, Turan ilinde meçhul bir yerlere gömüldü
Alper Tunga birçok sefer eyledi de İran’a
Zal oğlu Rüstem gelmedi bir türlü imana
Firdevs’i yazar Şahname’de Alpertunga’dan
Hem de över hayli Rüstemi Alpertunga’dan
Kaykavüs’ün oğlu gücenir kaçar Turan’a
Bir Türk kızıyla evlenir, benzer tufana
Türk kızından yiğit bir oğlu olur, büyür
Turan’dan kaçar, Farisililerle bir yürür
Kaykavüs oğlu Keyhüsrev yine döner aslına
İran’a baş olur, başlar yine eski faslına
Uzun yıllar ihtiyarlatınca yiğit Alpertunga’yı
Kaybeder en son kendisiyle oynanan kavgayı
Bir mağarada kendi halinde yaşayıp giderken
Buldular, günler sonrası izini keşfederken
Yorgundu, ihtiyardı, yine de yiğitçe dövüştü
Tek başınaydı ama yine de çarpışarak ölmüştü
Bir zamanlar Turan ilinde, Bala-sağun kentinde
Şu’lar hakandı Türk’e Zeki Toğan’ın rivayetinde
Türklerindi, çağların en güçlü en büyük ordusu
Şan ve şöhretleri dünyanın her yanına duyulurdu
Mekodonya kralı İskender çıktı uzun bir seferine
O, emir verince; kimse mani olamadı neferine
O yürüdü, Grek’ten Anadolu’ya, Hazar’dan İran’a
Seferin boyunca kıymadı, her önüne gelen insana
Erdi, Kabil, Semerkand, Ötüken’den Bala-Sağun’a
İnanırdı, Allah’ın yarattığı cihanın şu hoşluğuna
İran ordusunu yenerek; Semerkand’a kadar gelmiş
Bunu gören Türkler, şöyle bir temkinle gerilemiş
İskender Türk’ü görünce Türk’e “Türkmen” dermiş
Allah’tan olsa gerek, Türkleri çokça da severmiş
Belki okurken tarihte iki İskender’e rastlarsın
Okuduğun her şeye de inanmış gibi görünürsün
İskender’den bahs eder bilinen tarihler
Tarihi Taberi’de İki İskender’i birden sarihler
…
Hassa - 070782
Kayıt Tarihi : 12.5.2005 09:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)