Dilimizden düşüremediğimiz:
“ Baş koymuşum Türkiyemin yoluna
Düzlüğüne yokuşuna ölürüm
Asırlardır kır atımı suladım
Irmağının akışına ölürüm!
Sevdalıyım yangın yeri bu sinem
Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem
Pınarlardan su doldurur Eminem
Mavi boncuk takışına ölürüm!
Serin sular salkım saçak söğütler
Kışlada komutan asker öğütler
Yaylalarda ata binen yiğitler
Bozkurt gibi sekişine ölürüm!
Düğünüm, derneğim, halayım, barım
Toprağım, ekmeğim, namusun arım
Kilimlerde çizgi çizgi efkârım
Heybelerin nakışına ölürüm”
Sözlerinin yazarı “şairi muazzam” Seyyah-ı fakir Eviliya Çelebi” merhum “Dilaver CEBECİ aramızdan ayrılışının 1. yıldönümü olan 30 mayıs 2009 günü İstanbul Süleymaniye Kültür Merkezinde seçkin bir topluluk tarafından hayırla anıldı.
Toplantının başında slayt gösterisi ile merhum Dilaver CEBECİ’nin Gümüşhane Kelkit’ ten başlayan hayatı anlatıldı.
Sevgili eşleri Ayla CEBECİ hanımefendiden sonra,
Üniversiteli gençlerden bazıları merhumun şiirlerinden okudular.
Akabinde programın esas konuşmacıları olan:
Prof. Dr. Yümni SEZEN
Prof. Dr. Zeki ASLANTÜRK
İbrahim METİN
Mehmet Niyazi ÖZDEMİR
Doç. Dr. Ayşe Hümeyra ASLANTÜRK (Zeki Aslantürk’le akrabalığı falan yok sadece soy isim benzerliği) kürsüde yerlerini aldılar.
İlk sözü alan Prof. Dr. Yümni SEZEN rahmetlinin Türk milliyetçiliğinin yanı sıra ile arkadaşlıkları ve beraber yaşadıkları anılarından bahsetti.
“Kütahya Simav’a gitmiştik beraber. Simav’da tanıyan sevenleri çoktu Dilaver hocanın. İlçede bir dostumuz kuyumcu vardı. Dilaver Hoca” ben namaza gidiyorum, dönerim dedi ve çıktı.
Aradan saatler geçti ama bir türlü dönmedi. Belediye ilan bürosuna ilan vermeye karar verdik. Hem de böylece kendisine bir şaka yapacaktık.
“ Dikkat! Dikkat!
Dilaver CEBECİ adında 50 yaşlarında bir çocuk kaybolmuştur. Bulanlardan insaniyet namına ……….Kuyumcuya getirmeleri rica olunur” diye anons ettirdim.
İlanı dinleyen ve Dilaver hocayı tanıyan duyan herkes kuyumcunun oraya koştu.
Daha sonra döndüğünde “meğerse hoca bir tanıdığına rastlamış ve beraber kurbanlık almışlar, satıcı ile ahıra bağlamaya gitmişlermiş” diye anlattı.
İbrahim METİN ağabeyimiz rahmetli ile en yakın ve ileri derecede aile bağları ile bağlı birisi olarak DEVLET dergisi ve BOZKURT dergisi çıkardığı zamanki berberliklerinden son ölümüne kadar çok tatlı anıları yadetti
Yazar Mehmet Niyazı ÖZDEMİR merhumun edebiyatla ilgili hassasiyetlerinden bahsetti.
Prof.Dr. Zeki ASLANTÜRK “aynı üniversitede çok samimi olarak iyi şeyler yaptıklarından gülerek bazı kesitler sundu.
Doç Dr. Ayşe Hümeyra ASLANTÜRK aynı üniversitede çalışırken merhumun sayesinde “şiiri sevdiğini ve hatta şiir yazmaya başladığını karşılıklı nazireler yazdıklarından bahisle rahmetlinin o meşhur SİTARE şiirini eşi Ayla CEBECİ hanımefendiye yazdığını söyleyince Sitare’nin hikayesini de böylece öğrendik.
Daha sonra sırasıyla:
Necdet SEVİNÇ ağabeyimiz,
Hayrettin NUHOĞLU
Mehmet Nuri YARDIM
Bestami YAZGAN
Nazım TEKTAŞ
Emin IŞIK (hocaların hocası) kürsüye gelerek merhumu anlatmaya gayret gösterdiler.
Bozkurtlar marşı, 9 Işık Marşlarının bestesini yapan ünlü bestekar” Bahri YÜZLÜER üstadımız Dilaver Cebeci’nin kendisinden “20. Zırhlı Tugay Marşı”nı yazdığını ve acilen bestelemesini istediğini, ve bu gün söylenen “20. Zırhlı Tugay Marşı”nı besteleyip TSK armağan ettiğini anlatarak ilgili marşın bir kıtasını marş olarak okudu kürsüden.
Salon alkış seline boğuldu.
Merhum Dilaver hocanın kızdan torunu mink Betül SENER dedesine ait bir şiir seslendirdi alkışlar arasında.
Ahde vefa örneği göstererek can ağabeyimiz şairi muazzam Dilaver CEBECİ’yi hayırla anmamıza sebep olan herkese ama özellikle sevgili Hayrettin NUHOĞLU’na TEŞEKKÜR ediyorum.
Ve merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.
Ve CEBECİ ailesi:
Ayla CEBECİ
Kızları “Aspay SENER”
Oğlu “Çağrı CEBECİ”
Torunları:
Betül SENER ve Zeynep SENER
Dursun Elmas
Kayıt Tarihi : 1.6.2009 12:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dr. Dilâver Cebeci, (d. 1943, Gümüşhane - ö.29 Mayıs 2008) . Şair, Yazar, Akademisyen. 1970 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Aydın'da öğretmenlik ve Halk Eğitimi Başkanlığı, İstanbul Ortaköy Eğitim Enstitüsü'nde öğretim görevliliği, Diyanet işleri Başkanlığı'nda neşriyat uzmanlığı, Üsküdar Kız Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde İktisat Tarihi yüksek lisansı ve sosyoloji doktorası yapan Cebeci, Marmara Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. İlk şiiri 1965 yılında Defne dergisinde çıktı. Şiirleri, hikâyeleri, mensureleri ve mizah yazılan Devlet, Töre, Bozkurt, Türk Edebiyatı, Türk Yurdu, Güney Su, Ortadoğu, Hergün, Yeni Düşünce, Ayrıntılı Haber, Türkiye dergi ve gazetelerinde yayınlandı. Dilâver Cebeci, millî ve tarihi motiflerle bezeli lirik şiirleriyle tanınır. Edebiyatımıza 'Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi' mizahî tipini kazandırdı. Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi imzasıyla yazdığı yazılarında Türk sosyal hayatına bir 16. yüzyıl Osmanlı vatandaşı gibi bakarak, bu hayatın Türk kültürüne yabana yönlerini latif bir üslupla hicvetti. Edebiyatımızda uzun ve hikâyemsi mensure türünü denedi ve bu denemelerinde milli romantizmi vermeye çalıştı. Şiirleri: Hun Aşkı (1972, ikinci baskısında mensurelerini ekledi, 1984) , Şafağa Çekilenler (1984) , Ve Sığınırım içime (1992) , Kandahar Dağlarında Sabah Namazı (Kendi sesinden kaset, 1992) . Mensureler: Mavi Türkü (1983) . Mizahî yazıları: Devranname (Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi imzasıyla, 1984) . Oyunu: Büyü (1984) . İktisat Tarihi ve Sosyoloji konularında makaleleri olan Cebeci'nin 'Tanzimat ve Türk Ailesi' isimli bir kitabı 1993 yılında neşredildi. Özellikle bestelenen Türkiyem şiiriyle adını geniş kitlelere duyuran Cebeci, İstanbul'un Fethinin 555. yıldönümü gününde 29 Mayıs 2008 tarihinde vefat etti.

mekanı cennettir inşallah..
Selamlarımla..yunus karaçöp
Merhum Dilaver Cebeci üstat için böyle bir toplantı düzenleyenlerden razı olsun.
Bu toplantıya katkı ve katılımda bulunan gönül dostlarına saygıalrımı iletiyorum.
Selamlar.
Ölüm: sesin ve hevesin tükendiği yer
Vefa: dosların ve doslukların unutulmadı liman
İnsan: ölüm ve doğum arasında aht ı vefasına sahiplendiği kadar Şereften nasiplenen nasipli
Dr. Dilâver Cebeci'ye Allahtan rahmet yakınlarına sabır niyaz ediyorum.
Dr. Dilâver Cebeci'yi anan ve hatıralarının yaşaması için vefalı davranan doslarını da kutluyorum.
Paylaşım için teşekkürler
Mehmet Gözükara
TÜM YORUMLAR (20)