Türkiye’de kedilerden bahsederken ilk akla gelen türlerin başında Van kedisi gelir. Cana yakınlığı, beyaz, ipeksi kürkü, aslan yürüyüşü, tilkininkine benzeyen uzun ve kabarık kuyruğu, değişik göz renkleri ve suya olan düşkünlüğü ile Van kedisi, dünya üzerinde melezleşmeyen, saflığını koruyabilmiş canlıların başında gelir. Bu özelliği onu, hem kedi dünyasının ve hem de diğer canlıların yıldızı haline getirmiştir.
Anadolu’ya tam olarak ne zaman ve nasıl geldiği bilinmeyen Van kedileri, diğer canlılarda olduğu gibi bulunduğu bölgenin şartlarına ayak uydurdular. Van kedisi Türkiye’nin en yüksek dağlarının bulunduğu Doğu Anadolu bölgesindeki yüksek sıcaklık farklılıklarına kürkleri sayesinde kolayca ayak uydurabilmiş bir canlıdır.
Yılda en az 6 ay karlarla kaplı bu bölgede uzun tüyleriyle kar ve soğuktan korunurken, yazın birden ısınan hava nedeniyle tüylerini dökerek Van Gölü’nün ılıman iklimine uyum sağlamayı bilirler. Ancak yaygın olan bir inanış vardır. Kalın kürkleri nedeniyle Van kedilerinin üşümediğidir ki bu bilgi yanlıştır. Çünkü kediler, kürkleri ne kadar kalın olurlarsa olsunlar soğuktan etkilenir ve üşürler.
Van kedileri suyu ve yüzmeyi çok severler. Bir Van kedisi suya doğru gidiyorsa eğer, bu zorunluluktan değil, sadece suyu çok sevdiği içindir. Özellikle ılık ve sığ sularda yüzmeyi seven her hangi bir Van kedisini, musluktan damlayan suya pati atarken ya da banyoda sahibine eşlik ederken görmek hiç de şaşırtıcı değildir. Suyu sevmesi, Van kedisini diğer kedilerden ayıran en önemli özelliktir.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta