Türkçemizin sorunları olduğunu çoğumuz biliyoruz
Bu sorunlardan en önemlilerinden birisi de noktalama işaretleridir
Hemen şunu hatırlatalım ki eski Türk yazıtlarına noktalama işaretleri kullanılmaz
Sadece her söz arasında boşluk anlamında iki nokta üst-üste şeklinde bir kullanım söz konusudur
Örnek verecek olursak
Tengriteg:tengride:bolmuş:tür(ü) k:bilgekağan:
Bu metinlerde yazılanların tümü noktalama olmaksızın pek ala anlaşılmaktadır
Başka bir örnek de yine Kuran ile verilebilir zira Kuranı Kerimde de noktalama yoktur ve her konu doğru bir biçimde anlaşılmaktadır
Aslında noktalama işaretleri tabi ki kullanılmalıdır zira bu bahsettiğim her iki metin çok eski yıllarda kaleme alınmış yazılardır
Zaman içinde yeni bilimsel bakış yeni yöntemler geliştirmiştir
Ancak noktalama işaretlerinin çıkış noktası batı dilleridir
Batı dilleri kendi kuralları gereği ki aslında buna kuralsızlık ya kural noksanlığı demek daha doğru olur
Dillerinde cümle yapılarında bulunan aksaklık ve sorunları bertaraf etmek için bu noktalama işaretlerini geliştirmek zorunda kalmışlardır
Burada benim sorun olarak gördüğüm kısım ise noktalama işaretlerine sarılarak Türkçeye uygun olmayan cümle yapılarının kullanılıyor olmasıdır
Mesela Türkçede
Ne zaman giderim-soru
Ben gittiğimde/ben giderken-durum bildirme
İki ayrı farklı cümledir farklı anlamlar içerir
Avrupa dillerinde her iki durumda da aynı cümle kurulur başka seçenek yoktur
Soru sorarken de durum bildirirken de Avrupalı ‘Ne zaman giderim’ cümlesini kurar
‘’Gittiğimde özlerim ‘’demez,diyemez ‘’ne zaman giderim özlerim’’ der
Aradaki farkı belirtmek için de soru işaretine gerek duyar
Ne zaman giderim ya da gittiğimde/gidince Avrupalı için sadece
Ne zaman giderim(?)
Ne zaman giderim- şeklindedir
Başka bir örnek verecek olursak
Avrupa dillerinin çoğunda, Türkçede olduğu gibi mi, mı, mu şeklinde cümleyi soruya çeviren bir söz/kelime yoktur sorular ancak ya tonlama ya da cümleye takla attırma devrik cümle kurma şeklinde yapılır
Hast du geld= senin paran var mı, Du hast geld=senin paran var(Almanca)
Bu her iki şekil aynı zamanda soru aynı zamanda da tonlama ile senin paran var anlamında kullanılır
Sonuna soru işareti koyarsanız soru tonlaması ile okunur ve anlaşılır
Durum bu kadar karışıktır işte bu sebepten de soru işareti kullanmak kaçınılmazdır
Türkçemizde böyle bir sorun yoktur soru cümlesi ya da Ne soru sözü ile başlayan pekiştirme ya da olumsuzluk ifade eden cümleler birbiri ile karıştırılmayacak kadar açıktır
‘Ne mutlu Türküm diyene’ cümlesinin sonuna soru işareti koysanız bile bu soru cümlesi olmaz,olamaz
Soru olması içim’’ Nedir mutlu Türküm diyene’’ olması gerekir
‘Ne gittim ne de gördüm’ cümlesi keza sonuna soru işareti koysanız soru ifade etmez olumsuzluk anlatır
Soru olması için Nereye gittim neyi gördüm şeklinde olması gerekir
Ya da ‘nereye gittiğimi neyi gördüğümü’ ifadesinin soru olmadığı açıktır
Peki, soru işaretine Türkçede gerek yok mu evet var ama nerelerde var buna bakalım
Karşılıklı konuşmaları yazarken bazı zamanlarda tek kelime ile sorulan sözler vardır örnek gelen misafire
Çay?
Çay-kahve?
Anladın? Vb. gibi
Türkçede, mı, mi, mu şeklinde zaten soru işaretini içinde barındıran ve hiçbir şüpheye yer bırakmayan soru cümlelerinin ardından soru işareti koymak, iki anlam ifade eder
Ben bu cümlenin soru cümlesi olduğundan emin değilim
Ya da, bu cümleyi okuyan bir anlayışsız kıt zekâlı biridir Türkçeden haberi yoktur ona bunun soru cümlesi olduğunu haber veriyorum demektir. Edebi değildir Türkçe’nin ruhuna dil bilgisine aykırıdır
Tam ifade edeyim Türkçeye ihanettir
İkinci sorunlu mesele ise iki nokta üst üste kullanılmasıdır
‘’Babam dedi ki:
- paranı idareli harca’’ cümlesinde bulunan ‘ ki’ sözü zaten iki noktaya ve konuşma işaretine gerek bırakmayacak yapıda ve içeriktedir
‘’Günün başlıca yemek vakitleri şunlardır: Sabah kahvaltısı, öğle yemeği, akşam yemeği’’ cümlesinde yine ‘şunlardır ’kelimesi iki nokta üst üste koymağa gerek bırakmayacak açıklıkta yerinde görevini yapmaktadır
Milli eğitim müdürlüğünün verdiği örneğe bakalım
Bir cümleden sonra örnek veya açıklamalar verilecekse, bu cümlenin sonuna konur. Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. (Kemal Atatürk)
‘Şu idi’ demek zaten açıklama yapacağımızı anlatan bir ifadedir iki nokta üst üste kullanmadığımızda hiçbir sorun yaratmaz kullanılması gereksizdir
Eğer bir tarif veriyorsak mesela
Helva tarifi
Malzemeler
Un, yağ, şeker, su
Şeklinde iki nokta kullanmadan bunu yazdığımızda anlaşılmayacak karışıklık yaratacak bir durum kesinlikle söz konusu değildir
Ünlem bildiren kelimelerin sonunda ünlem işareti neden koyulur bu da ayrıca bir sorulması gereken bir soru
Eğer ünlem içererek söylenmiş başka bir kelime varsa
Taş, kuş, ağaç, odun, ateş her neyse ünlem işareti olabilir olmalıdır
Aman
Hadi ya
Yapma
Eyvah
Hadi canım gibi zaten ünlem için kullanılan ifadelerin sonuna bu işareti koymak ne demek
Son yıllarda yazılan düz yazılar olsun şiirler olsun hep noktalama işaretlerine sığınılarak yapılan ve Türkçeye uymayan cümle kuruluşlarıyla doludur Kimseyi incitmek istemediğim için buraya örnekler taşımak istemiyorum
Noktalama işaretleri yerli yerinde ve sadece gerektiği yerlerde kullanılmalıdır
Dilimizin cümle yapısının gerek duymadığı ihtiyaç hissetmediği yerlerde bu işaretleri kullanmak ne kadar anlamlıdır bunu cevabını herkes kendisi sorgulamalıdır diye düşünüyorum
Ayrıca bu yazıyı yazarken paragraf başı da kullanmadım çok mu gerekli
Bir deli kuyuya bir taş atar yüz akıllı gelse çıkaramazmış
Eleştiriye açıktır
Sevgiler ve hürmetlerimle
Kayıt Tarihi : 25.2.2013 21:36:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Cahit Telkök](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/02/25/turkceye-ihanet-2.jpg)
içlerinden birisi bak bakalım tahtada ne yazıyor evlat dedi. baktım 'oku adam ol baban gibi, eşek olma' yazıyordu.kendi kendime mırıldandım adam olmalıymışım, hem de babam gibi,eşek olmanın sırası değil dedim.babama eşek diyemezdim ya.komisyondan birisi o virgülü 'oku adam ol' dan sonra koysan ne olur dedi ben de öyle yaptım ve okudum 'oku adam ol, baban gibi eşek olma' sözü çıktı.
aziz dostum demek ki az da olsa bu tür durumlarla karşılaşmak mümkün.bizim alfabenin türkçe olduğunu söylemek ne kadar doğru onu da bilmiyorum. bizde 'çan' var, sağır kef. peki o nerede şimdi.latin harflerinden neş'et etmiş latince....Dilimizde Türkçe olan toplam kaç kelime var.m harfiyle başlayan sözcüklerden hiç biri Türkçe değildir.
Yazınızın başlığını görünce , ben daha başka şeyler bulacağımı sanmıştım. Hani 'Türkçeye ihanet.' Bence bu sizin anlattıklarınız doğru da olsa ihanet gibi bir ağır sözün karşılığı olamaz. Şimdi müsaade buyurursanız asıl ihanet olarak gördüklerimi ben birkaç madde halinde sıralıyayım.
1-Ta türkçenin İlk alfabesi kabul edilirken Harfler eksik olmuştur.Türkçede 'K' harfi iki şekilde kullanılırken bir harf kabul edilmiş, sonra bunu telafi için '^' işareti kullanılmış, Şimdi de bu işaret kaldırılmış 'Kar la Kâr' Birbirine karışmıştır.
Yine H harfi iki şekilde kullanılırken bir harf kabul edilmiş.
2-Türkçeyi zenginleştirelim derken yeni kelimeler icadedilmiş ve öyle uydurukça kelimeler konmuş ki bazılarını insan kullanmaktan çekiniyor ve haya ediyor. Ve bunların da kasten yapıldığını düşünenlerdenim.
Güya Maksat Türkçeyi Arapça ve Farsça kelimelerden temizlemek.En büyük ihanet te burada. Farsça ve arapça kelimeler Türkçenin içine karışarak Osmanlıca halini almış ve bizim malımız gibi de kullanılmış.Ama bunlardan daha çok avrupai kelimeler girmiş Türkçemize.İyi düşünülmüş olsa, dünya dilleri arasında bu şekil kelimelerin birbiri içerisine girerek asıl özelliklerini değil girdiklleri dillerin özelliklerini taşıdıkları görülür.
Avrupa dilleri içerisinde bu şekle uğramış Onlarca, hatta yüzlerce kelime vardır.
Mesela İngilizcede ki Okunuşlarıyla yazıyorum: Fadır,madır, bradır, doğtır, Kelimelerinin kaynağı farsçadır.Peder, Mader, birader ve duhter.
3-En büyük ihanet se şudur.Yaşlılar gençlerin dilinden, gençler yaşlıların dilinden anlamaz olmuş.Televizyon, radyo haber veriyor yaşlı soruyor 'Ne dedi' diye.Yüzbinlerce Dedelerimizden kalan kitaplar kütürhanelerimizde mahküm. Onlar bize, biz onlara yabancı.
Peki Sorsam: Koşul, şarttan, Olanak imkândan Hayat, Yaşamdan daha mı az türkçedir ve yenilerinin anlamı eskilerinden dahamı geniştir .
Canım kardeşim Öyle bir konuya daha parmak basmışsınız ki.
Kitaplar yazılır.
Selam, sevgi ve saygılarımla.
TÜM YORUMLAR (6)