Türkçemiz özünde ve sözünde kalsın

Selma Şengören
181

ŞİİR


22

TAKİPÇİ

Türkçemiz özünde ve sözünde kalsın

Geçenlerde Fakültemizi ziyaret için İsveçten bir bayan geldi. Bürodaki arkadaşlarımla, İsveçli bayanı İngilizce mi, Fransızca mı yoksa kendi dili olan İsveçce konuşarak mı karşılayalım ? Dedim ki;

- Arkadaşlar bir insanın en güzel duyacağı dil kendi ana dilidir, İsveçce kütüphanemize hoşgeldiniz diyelim..Kütüphanemize hoşgeldiniz cümlesini İsveç diline çeviri kısmından birkaç kez okudum, sesli olarak tekrarlarken birden kapı açıldı ve İsveçli bayan, Dekanımız, Dekan Yardımcılarımız, Öğretim Üyelerimiz, Tercümanlar kütüphanemizden içeri girdiler.Ben o an öğrendiğim İsveç diliyle kütüphanemize hoşgeldiniz dedim.İsveçli bayan tatlı şaşkınlığın içine karışmış bir heyecanla ve mutluluk harmanıyla irkildi, gözlerini açarak gülümseyerek İsveçce konuşmaya başladı, yanımızdaki tercüman bayan;

-İsterseniz siz konuşun ben tercüme edeyim dedi ve ziyaret programı devam etti..

Bir insanın başka bir ülkede kendi diliyle konuşulup karşılanması ne kadar haz verici ve anlamlı bir olay, bunu ziyarete gelen İsveçli bayanın o andaki yüz ifadesi ve hareketlerinden de sezmemek mümkün değildi.

Bizler ne yapıyoruz? Kendi dilimize, öz Türkçemize sahip çıkabiliyor muyuz? Dünyanın hangi ülkesinde Türkçe olarak merhaba, nasılsınız, iyi günler, hoşçakal, teşekkür ederim, iyiyim..gibi temel ve günlük konuşma sözcükleri sıklıkla kullanılıyor? Hiç sanmıyorum.

Ülkede konuşulan bir dilin tüm ana hatlarıyla, imlâsı ile kavranması ve öğretilmesi bir çocuğu yetiştirmek kadar önemlidir.

Her ülkenin vatandaşı kendi ana diliyle konuşmayı, anlaşmayı tercih eder.Ülkemizde ise bu olay farklı, hoşçakal yerine bye byee, çüzzz..vb. yabancı kökenli sözcükleri kullanıyoruz.Bu yanlışı ben de bazen farkında olmadan dilime yerleşen sözcük olarak kullanıyorum, bir dahaki konuşmamda bu yabancı sözcükleri kullanmayacağım diyorum, ancak insanın alışkanlıklarını atması zaman içinde sürecini koruyor.Aslında bu sözcüklerin kullanım alışkanlığını birbirimizi uyararak giderebiliriz.Birey olarak yabancı kelimeleri konuşmave yazma dilimize yerleştirdiğimizde öz Türkçemizi kendimiz bozuyoruz.İnternet sayfalarında da yabancı kökenli sözcükler ve kısaltmalara çoklukla rastlıyoruz.Kendi harflerimizin içine anlam ifade etmeyen harfler de bazen yerleştirebiliyoruz evet yerine ewet vb..Böyle yazınca farklılık mı oluyor? daha mı hoş görünüyor veya daha mı etkili oluyor? Kesinlikle hayır! Aksine, kendimize, gelecek nesillerimize kötü başlangıç ve gelişmelere neden oluyoruz.

Ülkemizde, işyerlerine asılan tabelaların ve işyeri isimlerinin çoğu yabancı dil sözcüklerinden oluşması da cabası..

Ailemizde, bulunduğumuz ortamlarda, iş-arkadaş çevremizde Türkçe sözcüklerin arasında duyduğumuz yabancı kökenli kelimeleri konuşma ve yazma dilimize yerleştirmemeliyiz.Türkçemizin anlam, sözcük, ifade yönünden ne kadar zengin olduğu bilinciyle hareket edip kullanacağımız kelimeleri özenle seçmeliyiz.

Alfabemizdeki 29 harfin birleşip bütünleşmesiyle oluşan sözcük ve kelimeleri anlamları ile benimseyip yabancı kökenli sözcüklerden kendimizi arındırmalıyız. Böyle giderse, gelecek nesillerdeki çocuklarımız, torunlarımız bizlere, hi mama, how are you babaaanne, Hi uncle, bonjour grand-père, ı love you anneanne dedikleri zaman hiç şaşırmamalıyız.

Selma Şengören
Kayıt Tarihi : 19.5.2012 22:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Salim Erben
    Salim Erben

    güzel anlamlı anlatımı düzgün
    akışı harika
    okuyucusunu yormayan güzel bir sunum
    başarılı bir çalışmanın meyvesi
    kutlarım

    Cevap Yaz
  • Nusret Akbayır
    Nusret Akbayır

    Şahsi kanaatim o ki, son yıllarda artış gösteren yabancı dil hayranlığı; (aslında)'üzüm üzüme baka baka' özdeyişindeki gibi bir süreç! Ancak bu dil özentisi, anadille paçallaştırılması yada Hans'laşma geçici bir özenti.. Buna benzer süreçler her toplumda yaşabilen dilsel deformasyonlar, belli bir süre sonra, dil bilinci geliştikçe modası geçmiş olacak.
    Ne zaman -nasıl -kim/ler (Alamancılar)başlattının arayışı vs. de gerekmez. Zira, kapalı toplumluktan-küreselliğe geçişlerde, başka toplumlarla gelişen ilişkiler sonucuda ortaya çıkan bir öykünme yada özenti diyebileceğimiz bu (elli yıllık) süreç en fazla on yıl daha sürebilir.
    Çünki, Dünyadaki 150-200 Türk Kolejinden mezun olanların Türkçe’yi anadilleri gibi konuştuklarını gördükçe, toplum olarak özentiden hayıflanılanacağız.. Onlar bizi utandırdıkça toplum özentiden vazgeçecek.
    Özetle yurtdışındaki eğitim, yurtiçindeki çarpıklığın giderilmesini temin etmiş olacak. O nedenle Türkçe hususunda telaşa mahal yok diyebiliriz. (Elbette ikazlarda bu süreçte faydalı).
    HASSASİYETİNİZİ ALKIŞLIYOR, YÜREĞİNİZE SAĞLIK DİYORUZ./ Başarı ve Esenlik dileklerimizle./n.a.

    Cevap Yaz
  • Beyhan Baş
    Beyhan Baş

    Kesinlikle katılıyorum size.Dilimize sahip çıkmıyoruz yeterince.Kaybı önemsemiyoruz.Bilinçli eğitimcilere çok iş düşüyor.Saygılar...

    Cevap Yaz
  • Yavuz Bayram Çalışkan
    Yavuz Bayram Çalışkan

    Düşünce ve duyguların için tebrik ederim , Türkçemiz de bilen kalemlerde güzelliğini yaşayacaktır yıllarca.

    Cevap Yaz
  • Oğuzhan Kırcali
    Oğuzhan Kırcali

    Türkçemizin özgürlüğü tutuklanmasın .Sonuç kısmını ise ayrı bir keyifle okudum.Benden size tam puan.

    Değerli kaleminize Saygılarımla

    Oğuzhan

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Selma Şengören