Annenden öğrendiğinle yetinme
Çocuğum, Türkçeni geliştir.
Dilimiz öylesine güzel ki
Durgun göllerimizce duru,
Akar sularımızca coşkulu...
Ne var ki çocuğum,
Güzellik de bakım ister
Önce türkülerimizi öğren,
Seni büyüten ninnilerimizi belle,
Gidenlere yakılan ağıtları...
Her sözün en güzeli Türkçemizde,
Diline takılanları ayıkla,
Yabancı sözcükleri at
Bak, devrim ne güzel
Barış ne güzel
Dayanışma, özgürlük...
Hele bağımsızlık
En güzeli sevgi
Sev Türkçeni çocuğum,
Dilini sevenleri sev
Kayıt Tarihi : 26.8.2000 18:02:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İşte giderler
Koridar’a geçenek sözcüğü
Viraj’a dönemeç
İstasyon’a durak
İmalathane’ye işyeri
Atelye’ye işlik
Plaj’a kumsal
Arşiv’e belgelik
Garaj’a taşıtlık
Gardrop’a giysilik
Mayo’ya denizlik
Rıhtım’a gemilik
Balkon’a çıkıt
Mezbaha’ya kanara
Mezarlığa gömütlük
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Şairin özenle seçtiği sözcüklerden hangilerinin daha çok kullanılır durumda olduğuna baktığımızda maalesef şairin istediği ve beklediği sonucun doğmadığını, yani farklı dillerden giren sözcüklerin daha yaygın kullanıldığına şahit oluyoruz.
AÇ ZENGİNLİĞİMİZ
Yoktur
Türkçesi olmayan sözcük
Ya unutulmuştur o
Ya anımsanmamıştır
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Yine şairin gördüğü gibi olmuyor olay.Çünkü bugün kullandığımız pek çok eşya ve teknik terim maalesef atalarımızın hayatında yoktu.Otomobil, tranvay, televizyon, telefon; eksantirik kayışı, elektrik, ekran,tuş… yoktu. Öyleyse bu günün insanı daha çok sözcüğe ihtiyaç duymaktadır ve bunları var olan sözcüklerle karşılamamız veya onlara hep benzer ekleri ulanması ile ortaya çıkacak yeni ama tekdüze seslerden örülmüş, anlam karışıklığına,zihin tembeliğine neden olacak sözcüklerle karşılamaya çalışmamız akıllıca ve doğru bir yol değil.Yani dilimiz farklı yöntemlerle zenginleştirmeliyiz.
Onca yıldır bilhassa doğu dillerinden dilimize girip yerleşmiş sözcüklere savaş açmış olanlar,- ki Arapça ve Farsçadan dilimize yerleşen sözcüklerin toplamının sekiz bin civarında olduğu söyleniyor; oysa aynı dönemde Fransızcadan giren beş bin civarındaki sözcükle pek uğraşmamışlardır- Sarf ettikleri gayretin, hassasiyetin yarısını, günümüz Türkçesini istila eden Latin dillerinden giren ve büyük kısmı da gerçekten ihtiyaç duyduğumuz sözcüklerden oluşan bu yazılışı problemli, söylenişi zor, çağrışım gücü olmayan, ithal kelimelere yerinde ve doğru karşılıklar bulmaya ayırsalardı, bugün dilimiz daha zengin ve arı bir dil olurdu.
Latin dillerinin istilasının ne kadar büyük olduğunu görmek bakımından şu sayısal veriye bir göz atmamız sanırım yeterli olacaktır Büyük Türkçe sözlükte yer alan kelime sayısı son yirmi yılda otuz bin civarında artmıştır. yetmiş beş - seksen binlerden yüz on bir bin sözcük sayısına ulaşmıştır.Maalesef son dönemde dilimize girip yerleşen sözcüklerin büyük bir bölümünü İngilizce gibi Latin kökenli sözcüklerden girenler oluşturmuştur.
Bana göre en önemli bozulma yazım kurallarında ortaya çıkmıştır. Bizim dilimiz okunduğu gibi yazılan bir dildir.Oysa batı dillerinde sözcüğün yazılışı başka, okunuşu başkadır.Ve bu kural bizim dilimizde de kullanılır olmuştur.Oysa Amerikada da İngilterede de benim ülkemin adı bir takım anlam karışıklıklarına neden olmasına rağmen benim dilimdeki gibi yazılıp söylenmiyor.
Ana dilini sevip korumak ve geliştirmek isteyenlere dört önerim var:
1) Yabancı dilden eğer bir sözcük alınıp kullanılıyorsa okunduğu gibi yazılmalıdır.
2) Dilimize girip yerleşen sözcüklerin sadece söylenişi zor olanların yerine Türkçe sözcükler bulunmalıdır.
3) TDK bünyesinde oluşturulacak bir ekibin dilimize girmesi muhtemel sözcükleri yazılı ve görsel medyayı iyi takip ederek Türkçe karşılıklar bulmalıdır.Sözcük dilimize yerleştikten sonra değil,daha girmeden önlem almak gerekir.
4) Yeni Anayasa’da anadilini korumaya ve kendi kuralları dahilinde zenginleştirmeye yönelik hükümler konulmalıdır.Anayasaya Kürtçe, Lazca, Çerkezce, Arnavutça gibi dillerden Türkçeye uygun bazı ifadeler seçilerek alınmalıdır.(İngilizceden, Fransızcadan sözcük alan bir ulus kendi kardeşlerinin dilinin sözcüklerini de kendi diline katmaktan, kullanmaktan çekinmemelidir.)
5) Dili koruyup zenginleştirmek için parasal destek bütçeye konmalıdır,
6) Dilimizi zenginleştirme çalışmalarında öncelik türetme ve birleştirme yöntemine ayrılmalı.Yabancı dillerden aktarma veya uydurma yöntemi kullanılacaksa hangi dilden sözcük alınıyorsa sözcüğün ilk hecesi veya ilk iki hecesi alınmalıdır.Bu yöntem tercih edilirse Türkçenin hece çeşitlerine uygun yazım olacak şekilde ünlü ilave edilip ya da atılabilinir.
Bugüne değin saplantılı bir şekilde sadece Arapçadan giren sözcüklere karşı çıkan kişiler ellerini vicdanlarına koyup düşünsünler aşağıdaki hangi sözcüklere öz Türkçe karşılıklar bulmak isteyeceklerdir?
ARAPÇA: Cumhuriyet, halk, devlet, hukuk, hürriyet, adalet, milliyet, vatan, şehit, akıl, aile, ahlak
FRANSIZCA: Laik, sosyal, çevik, bürokrasi, televizyon, radyo, terör, abajur.
FARSÇA: Zengin, aferin, bahçe, bülbül, can, canan, abdest.
İTALYANCA: Politika, gazete, alaturka, banka, çapa, çimento, fabrika.
İNGİLİZCE: Bot, cips, futbol, hostes, email, kariyer, lobi, linç.
Eminim ki hiç kimse “ Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ifadesindeki cumhuriyet sözcüğüne kafayı takmayacaktır.
Arı dil peşinde koşmak akıl kârı değildir. Fakat Türkçemizi kendi haline terketmemeli ona sahip çıkmalıyız. Ve onu korumak geliştirmek duygularla değil akılla olacak iştir.Onu başka dillerin boyunduruğu altına sokmadan yaşatmak ve zenginleştirmek hepimizin boynunun borcudur.
Diline sahip çıkmayan uluslar kültürleriyle birlikte kimliklerini de yitirirler ve tümden yok olurlar..Millet darmadağın olsa dahi yeniden bir araya gelebilir ve millet olma şansını yeniden yakalarlar,devletler yıkılsa dahi yeni bir düzenle yeniden tarih sahnesinde başka bir adla yer alabilir.Ancak dilini yitiren uluslar bir daha asla bir araya gelemez.Milli birliği sağlayacak yegane unsur dildir.
Necip Zeybek
Kayıt Tarihi : 15.10.2011 23:43:00
Mesela Türkiye lehçesi sözlüyünde helikopter, asanör, balyoz ve s. gibi Arupadan gelme kelimelerin karşılığı yok ve kaldırırsak yerine ne kullanacağız. Mesela biz teyyare (arapça) diyoruz, siz uçak. Bence uçak daha uygun. Bu tür kelimelerin karşılığı yok çünkü icad edeni biz değiliz. Mü yle başlayan kelimeler arapça. sözlükten çıkardık diyelim, yerine ne kullanacağız? Hepsi "uçak" gibi uğurlu olamaz.
Aynı durum Avrupada, arapda, farsda var. Diller akrabadır. Bu yüzden temiz dil imkansız
TÜM YORUMLAR (19)