Gözlerinden akan yaşlara bakma
Nehir olup dağ taş içinden akma
Şimşek gibi gökte hızlıca çakma
Türkistan ili'nde büyük zulüm var,
Ayrılık var, hasretlik var, ölüm var.
Dünya dedikleri bir kulplu kazan
Dede Korkut olur tarihçe yazan
Destanları söyler bir Atsız Ozan
Yunusca şakıyan Türkçe dilim var,
Ayrılık var, hasretlik var, ölüm var.
Bir sabah ezanı güneş doğarken
Göklerden yerlere nurlar yağarken
Yaylada çobanlar koyun sağarken
Koçların kısmında ayrı bölüm var,
Ayrılık var, hasretlik var, ölüm var.
Düşman bildiğimiz beş para etmez
Yaptıkları zulüm gözümden gitmez
Güzelim dağlarda bülbüller ötmez,
Elimi uzatsam Türkmenelim var,
Ayrılık var, hasretlik var, ölüm var.
Dağlarında kurtlar yuva yapıyor
Balkanlarda çocuk dine tapıyor
Sel önünden kimi parsa kapıyor,
Benim o vatanda nice gülüm var,
Ayrılık var, hasretlik var, ölüm var.
DOĞANAY'ım Altaylar'dan Tuna'ya
Viyana'da al bayraklı Suna'ya
Koçlara yakılan kutsal kınaya
Türkeli'ne giden kutsal yolum var,
Ayrılık var, hasretlik var, ölüm var.
Kemal Doğanay
Kayıt Tarihi : 12.11.2025 08:44:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



sonra,
çöktü üstüme bir rehavet musallatı,
kendi lisanım türkçeye sarıldım sımsıkı,
ve alfabeden bir harf koştu imdadıma,
piyanonun onuncu tuşu misal…;
sevdim işte…,
sevdim bile bile bu teatral sonu,
kadife bordo perdeler açılır ve kapanır;
yara gibi…,
sonra,
hep aynı köpüren şelalenin sesi,
sürekli o termal nehir yakıcılığı ve,
kalbimin aşka köleliğine işaret
keder küpesi parıldar,
söylesene kalemim;
sahibine ulaşır mı sesim…,
beni daha ne kadar,
ne kadar daha üzebilir,
içimde köpüren çağlayan ah,
durmaksızın ağlayan...,
ve kendinden kaçan bir soysuzun,
ne çocuğu olduğunun,
nasıl ve ne önemi olabilir…,
ki düştükleri hendekte,
baktım, baktım;
göremedim yüzlerini,
anlam ve anlatım güzelliğinde dizelerdi.
tebrikler ……...
TÜM YORUMLAR (2)