Türk(Tarihi) Şiiri - Ahmet Kürşat Göktürk

Güzdüşümlerimin yangını
Sessiz gecelerimin çığlık sesiydin sen
Irak’ta patlayan Amerikan bombalarına
Ve Çeçenistan’da Rus füzelerine inat
Doğu Türkistan’da düş güzelim
Gökçek kadınımdın gök yurtta
Devlet-i ebedi müddet de göz nurumdun
Yıllar yılı özlediğim Kırımlı Bike
Serhadde omuz verdiğim Ayşe idin.
İnci mercan sularında bir midyenin yüreğinde
Kısacık umutlarla sevmiştim seni
Hazar Denizi gibi dalga dalgaydı yüreğim
Çadırımın örtüsü gibi dümdüz
Egemenlik gibi uzuncaydı saçların
Semasında yıldızlarla söyledim yurdumun
Sana, “seviyorum seni” diye
Düşgülleri içinde yangınımın sevdiğim
Yürek otağında sevdamın
Ergenekondan taşar gibi taştı hislerim
Dolu dizgin sürdüm atımı sevdandan yana
İçimi kavurup Taklamakanda, Gobide
Hasret duyduğum sendin
Kâbil önünde Sultan Mesut’un titremesi gibi
Kaybederim diye Gazneliler devletini
Titredim bakarken gözlerine
Çünkü gözlerin benzerdi misali aleve
Sonra sonra farkettim Harzemşah Celaleddin’in
Moğol ordusuna kaptırdığında ülkesini
Yaşayıp kahrolduğu acıyı
Bende sana kaptırınca yaşadım gönül varlığımı.
Ardından bir sevda seliydi seninle coştuğum
Selahaddin Eyyubi’nin yaşadığı gibi Kudüs önünde
Devran serilip yere bitinceye kadar ömür de
Mahmut sultan gibi durdum kapında
Memluktum ben biliyorsun senin ordunda
Seni bilmiştim Gülnar hatun cananına
Yıllar kovaladı beni sana, seni de bana
Bir gönül fidanı düşümde gördüğüm
Yedi yüzyıl dünyada ömür sürdüğüm
Osman derlerdi adıma
Söğüt dediler yurduma
Akınlar ederken Diyar-ı Rum’a
Bir oğlun oldu sevdiğim dediler Orhan ona
Sevda tomurcuğum, gül çiçeğim
Hediyemdir İstanbul sana
Cihan fatih dedi artık namıma
Nil çağırdı bir gün beni
Gözüm nuru sevdiğim, Yavuz’um gel dedi
Deli taylar sürdüm yoluna
Vardım Nil’in kıyısına yâr yurduna
Dünya titredi adımdan; Süleyman
Alem haykırdı dudağımdan
“Seviyorum lan seni,
Bre Hürrem Sultan”
Yıllar gibi bende yaşlandım
Hatıraları çöktü Viyana’ın efkârlandım.
Otuzaltı yıl hüküm sürdüm sende cihan
Yoruldum artık, bitti derman
Mavi gözlerimde çaktı şimşek
Bozkurt seslendi, kendine gel diyerek
Anadolu çağırdı uçtan uca
Bir gemiydi bindim sabahların yoluna
Fark etmeden geçti ömür
Bir sabah yorgun uyandım
Ülkemde soldu gün
Yılların çilesiyle geldiğinde ölüm
Tarihler dört nisan dedi gülüm.

İşte böyle benim hikayem
Yılların yorgunu ser gayem
Bitti beden sermayem
Yeniden bozkır ister ünüm
Tayların sırtında gelsin gelecekse bana ölüm.