Düşündüm, "hac edeyim" dedim bu yıl.
Dilekler, adaklarla çıkdım yola.
Ulusum ağlaşdı, çalkandı avıl.
Dediler: "kutlu olsun! Uğur ola!".
Ayrıldım, gitdim konakdan konağa.
Sarp dağlardan aşdım, düzlere indim.
Yürüdüm yaya, kâh boz ata bindim.
Derken irişdim, çıkdım Tanrı dağa.
Açunun gelmiş de dört bucağından,
Dağa yığılmışdı yüz binlerce Türk.
Elde cide, yay, ok; başda tulga, bürk
Dilek dilerdi Tanrı ocağından.
Aklar giymişdi, def çalardı şaman;
Türk için böyle göğe yol açardı.
Dilek, adak akkuş olur uçardı.
Yüğündüm, dedim "aman, işim yaman".
Dedi "nen var, nedir? Sende çok mu suç?"
Dedim: "hayır; bu değil benim işim
Türk Tanrısın göster onu sevmişim".
Dedi: "öyleyse, hadi göklere uç...".
Dokuz gez salladı, çaldı çıngırak.
Geldi bir şey. Ne desem? İt mi, ye kuş?
Dedi: "Bin götürsün seni İtbarak".
Bindim. Uçduk çıkar gibi dik yokuş.
Çabucak, varmışız birinci kata.
Silkindi, sırtından beni indirdi.
Tuğrul geldi, kanadına bindirdi.
Uçdu. Altımda benzerdi kır ata.
Süt gölüne geldik. Kıyıya kondu.
Çakıl burda yakut, zümrüd ve elmas;
Ot, su, kuş boldu; san Ergenekondu.
Öyle güzellik ki havsala almaz.
İçinde Akkuşlar bir altun kayık
Geldi. Dediler ki: "Gel! Bin! Gezelim.
Süt içelim, yüce varlık sezelim".
İçdik; İçince özüm oldu ayık.
Dedim; "Güzel Tanrı! Göreyim seni.
Senin için gezerim buralarda.
Seni görmekden mahrum etme beni!".
Kopdu bora. Titredim. Boralarda
Tanrı sözünü işitdim ki bana:
"Sen hiç burda durma! Yere dön hadi!
Uğuz Kağan çıkmak üzre savaşa.
Türk için ölen görür beni" dedi.
Uçduk göklerden, vardık aya.
Yürüdük yıldızları saya, saya.
Hep bulutdan buluta kaya kaya.
Yel gibi ulaşdık ulu Altaya.
Er Uğuz Kağan çadır kurub durmuş.
Çadırlara dikdirmiş birer direk.
Uclarına altun takuk kodurmuş.
Vardım öğüne, "Kağanım!" deyerek.
Dedi "O!.. Hoş geldin. Gelişin yahşı.
Sen ersin, alpsın; vuruşlarda önsün.
Sen bilgesin, eşsizsin. Ozan, bahşı
Vuruşda, yoğda, toyda seni öğsün".
Kubuzlar çalındı, içdik kımızı.
Ozanlar okudu deyiş, sav, koşuk.
Herkes sevincde, oynar çoluk çocuk.
Düğün idi. Sevmiş kağan bir kızı.
Boz kurd geldi, dedi: "Arkama düşün!".
Ordu kalkdı, ayrıldı bir kaç kola.
Dedi: "Saldırın! Yavlara üşüşün!".
Boz kurd önde, kılağuz, düşdük yola.
Çine, sonra dönüb Hinde yürüdük.
Nice er, ordu engel olmak umdu.
Fakat kamusu Açuna göz yumdu.
O toprakları al kana bürüdük.
Sibirden geçerek Îranı aldık.
Acemlere kaçacak yer aratdık.
Avrupaya, Şama, Mısıra daldık.
Yer yüzünde tek kağanlık yaratdık.
Günden Batıya değdi Türk ülkesi.
Korurdu açunu Türkün gölgesi.
Günden Batıya değdi Türk ülkesi.
Korurdu açunu Türklük gölgesi.
Sonra yabancılar içinde girdi;
Bu yavlar Türkü içinden gemirdi.
Elinden gitdi o koca ülkesi.
Avuç kadar yerde kaldı gölgesi.
Kayıt Tarihi : 18.3.2019 00:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!