ÇAĞRI
Ata'dan oğula dek
Geceleyin gürültüler duruca
Dört yana dağılır kocaman bir çağrı
Türk Dil Kurumu'nun görkemli yapısından
Divanü Lügat-it Türk'te.
Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...
Ağlayın, su yükselsin!
Devamını Oku
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...
Ağlayın, su yükselsin!
Türk şiirinin büyük şairi.. Fazıl Hüsnü Dağlarca..
evet bu kavga o kavga Mücella hanımefendi..doğudan dilimize yerleştirilmiş o kelimeleri defetme kavgası geldikleri yere...
Kurtuluş Savaşında canlarını veren atalarımızın konuştuğu dili dışlaya dışlaya güdükleştirdik. Bunun yanısıra gerek teknoloji dünyasının gereksiniminden, gerekse globalleşmenin getirisiyle batı dillerindeki kelimelerin günlük yaşantımızda yer bulmasından dolayı kullandığımız kelimelere bir şey diyen yok. İşimiz gücümüz bir zamanlar bizim topraklarımıza dahil olan doğu memleketlerinden dilimize yerleşen kelimelerin defedilmesi kavgası. İşin altındaki fikri okuyamamak safdillik olur. Saygılarımla.
hangi sularda yüzdüğünü bilmeyen balıkları çabuk avlarlar Celal kardeş..
bak sana kıssadan hisse bir küçük fıkra..
fare iki kadeh rakı içmiş..
başlamış masaya vura vura bağırıp çağırmaya..
o kedi buraya gelecek!
o kedi buraya gelecek!
hayırlı akşamlar dileğimle bizim olan dillerimizden öpüyorum.
Türkçe ana sütü gibi temiz, Sütü gibi anamızın helalimiz. Ancak süt nasıl ki saf su ya da bir kaç mineral, vitamin, kalsiyum, protein gibi maddeden oluşmamışsa dil de tek bir kavmin bilim ve kültür hazinesinden oluşmaz.
İşte giderler
Koridar’a geçenek sözcüğü
Viraj’a dönemeç
İstasyon’a durak
İmalathane’ye işyeri
Atelye’ye işlik
Plaj’a kumsal
Arşiv’e belgelik
Garaj’a taşıtlık
Gardrop’a giysilik
Mayo’ya denizlik
Rıhtım’a gemilik
Balkon’a çıkıt
Mezbaha’ya kanara
Mezarlığa gömütlük
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Şairin özenle seçtiği sözcüklerden hangilerinin daha çok kullanılır durumda olduğuna baktığımızda maalesef şairin istediği ve beklediği sonucun doğmadığını, yani farklı dillerden giren sözcüklerin daha yaygın kullanıldığına şahit oluyoruz.
AÇ ZENGİNLİĞİMİZ
Yoktur
Türkçesi olmayan sözcük
Ya unutulmuştur o
Ya anımsanmamıştır
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Yine şairin gördüğü gibi olmuyor olay.Çünkü bugün kullandığımız pek çok eşya ve teknik terim maalesef atalarımızın hayatında yoktu.Otomobil, tranvay, televizyon, telefon ;eksantirik kayışı, elektrik, ekran,tuş… yoktu. Öyleyse bu günün insanı daha çok sözcüğe ihtiyaç duymaktadır ve bunları var olan sözcüklerle karşılamamız veya onlara hep benzer ekleri ulanması ile ortaya çıkacak yeni ama anlam karışıklığı doğuracak sözcüklerle karşılamaya çalışmamız akıllıca ve doğru değil.Yani dilimiz farklı yöntemlerle zenginleştirmeliyiz.
Onca yıldır bilhassa doğu dillerinden (Arapça ve Farsçadan ki bunlar sekiz bin civarında olduğu söyleniyor; oysa aynı dönemde Fransızcadan giren beş bin civarındaki sözcükle pek uğraşılmamıştır) dilimize girip yerleşmiş sözcüklerle savaş açmış olanlar Öz Türkçe sözcüklerle dilimizi zenginleştirmek için sarf ettikleri gayretin, hassasiyetin yarısını günümüz Türkçesini istila eden Latin dillerinden giren ve büyük kısmına gerçekten ihtiyaç duyduğumuz sözcüklere yerinde ve doğru karşılıklar bulup onların dilimizde kullanılmasının peşine düşselerdi.Bugün dilimiz daha zengin ve arı bir dil olurdu.Yaklaşık olarak dilimiz yetmiş beş bin sözcük sayısından son on beş yirmi yılda yüz on bir bin sözcük sayısına ulaştı maalesef son dönemde dilimize girip yerleşen sözcüklerin büyük bir bölümü İngilizce gibi Latin kökenli sözcükler oluşturmuştur.
Bana göre en önemli bozulma da yazım kurallarında ortaya çıkmıştır. Bizim dilimiz okunduğu gibi yazılan bir dildir.Oysa bazı sözcükleri ki bunların büyük kısmı özel isimlerdir, yazılışı başka, okunuşu başka olacak şekilde dilimize girmiş ve kullanılır olmuştur.Oysa Amerikan İngilizcesinde de İngiltere İngilizcesinde de benim ülkemin adı bile benim istediğim şekilde değil, kendi dil kurallarına göre yazılıp söylenmektedir.
Ana dilini sevip korumak ve geliştirmek isteyenlere dört önerim var:
1)Yabancı dilden eğer bir sözcük alınıp kullanılıyorsa okunduğu gibi yazılmalıdır.
2)Dilimize girip yerleşen sözcüklerin sadece söylenişi zor olanların yerine Türkçe sözcükler bulunmalıdır.
3)TDK bünyesinde oluşturulacak bir ekibin dilimize girmesi muhtemel sözcükleri yazılı ve görsel medyayı iyi takip ederek Türkçe karşılıklar bulmalıdır.Sözcük dilimize yerleştikten sonra değil,daha girmeden önlem almak gerekir.
4)Yeni Anayasa’da anadilini korumaya ve kendi kuralları dahilinde zenginleştirmeye yönelik hükümler konulmalıdır.
Bu dört maddeye uygun şu açılımlardan da bahsedilebilinir.
a)Dili koruyup zenginleştirmek için parasal destek bütçeye konmalıdır,
b)Anayasa Kürtçe, Lazca, Çerkezce, Arnavutça gibi dillerden Türkçeye uygun bazı ifadeler seçilerek alınmalıdır.(İngilizceden, Fransızcadan sözcük alan bir ulus kendi kardeşlerinin dilinin sözcüklerini de kendi diline katmaktan, kullanmaktan çekinmemelidir.)
c)Dilimizi zenginleştirme çalışmalarında öncelik türetme ve birleştirme yöntemine ayrılmalı.Yabancı dillerden aktarma veya uydurma yöntemi kullanılacaksa hangi dilden sözcük alınıyorsa sözcüğün ilk hecesi veya ilk iki hecesi alınmalıdır.Bu yöntem tercih edilirse Türkçenin hece çeşitlerine uygun yazım olacak şekilde ünlü ilave edilip ya da atılabilinir.
Bugüne değin saplantılı bir şekilde sadece Arapçadan giren sözcüklere karşı çıkan kişiler ellerini vicdanlarına koyup düşünsünler aşağıdaki hangi sözcüklere öz Türkçe karşılıklar bulmak isteyeceklerdir?
ARAPÇA: Cumhuriyet, halk, devlet, hukuk, hürriyet, adalet, milliyet, vatan, şehit, akıl, aile, ahlak
FRANSIZCA: Laik, sos¬yal, çevik, bürokrasi, televiz¬yon, radyo, terör, abajur.
FARSÇA: Zengin, aferin, bahçe, bülbül, can, canan, abdest.
İTALYANCA: Politika, ga¬zete, alaturka, banka, çapa, çimento, fabrika.
İNGİLİZCE: Bot, cips, fut¬bol, hostes, e-mail, kariyer, lo¬bi, linç.
Eminim ki hiç kimse “ Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ifadesindeki cumhuriyet sözcüğüne kafayı takmayacaktır. Arı dil peşinde koşmak akıl kârı değildir. Fakat dilimizi sahipsiz bırakmamalıyız.Ona sahip çıkmak duygularla değil akılla olacak iştir.Onu başka dillerin boyunduruğu altına sokmadan yaşatmak ve zenginleştirmek hepimizin boynunun borcudur.
Diline sahip çıkmayan uluslar kültürleriyle birlikte kimliklerini de yitirirler ve tümden yok olurlar..Millet darmadağın olsa dahi yeniden bir araya gelebilir ve millet olma şansını yeniden yakalarlar,devletler yıkılsa dahi yeni bir düzenle yeniden tarih sahnesinde başka bir adla yer alabilir.Ancak dilini yitiren uluslar bir daha asla bir araya gelemez.Milli birliği sağlayacak yegane unsur dildir.Barış ve huzur dille tahsis edilebilinir.
Saygıyla...
bize de burada müslüman kardeşlerimiz kol gibi geçirdiler Celal kardeşim..
sadece rakıya sigaraya zam yaptık ayağıyla ekmek .85 kuruştan 1.00 tl ye çıktı..toplu ulaşım,elektrik,doğalgaz aklına ne gelirse..motorin,gazyağı..amerika bunları kucağa oturtmuş bunlar da aziz nesin'in 60% sini kucağa oturtmuşlar..
adam akdenize yellenip içerde zam yapıyor anlayacağın..
bunlar uhrevi değil dünyevi şeyler şeker kardeşim..
biraz protestocunuz varsa ithal edelim:))
orda kimse yok muuu
Bak..düşünebiliyormusun?
ben sana Türkçe anamın ninsisini avazlıyorum sen bana Kürtçe ilk duyduğun ninniyi avazlıyorsun..Kitap basıldığında bu bölümü koymamış Allah..
ezanı niye güzel..içinde insan sesi var da ondan..
peki Mustafa Kemal'in okuttuğu ezan kötü müydü?
Allah uludur..Allah uludur..
ne güzel bir memleket bu..
sen benden daha çok değerini bilirsin..özlemenin ne demek olduğunu bilirim..bir dostu özler gibi özler memleketini sılada insan..prangalara vurulmaya katlanır Nazım..Necip..bir vapur geçer varna önünden..Nazım usul usul okşar vapuru..İstanbul'u okşar gibi..insan memleket kokusunu özler,yeşilini,çayırını çimenini özler gurbette,Ayşe'sini özler,,,
bir yer sofrası kurmak gibi olur parisin banliyösünde bir akşamüstü,gözleri dolar insanın,hasretlik kokar her yer,bir bulut değsin başın da alnını ıslatsın ister,kendi dilinden bir yoldaşla sarmaş dolaş olmakdan güzeli var mı,insan bazen çiçek satan çingeneyi bile oturduğu tabureden kaldırıp öpmek istiyor Celal,bu insanlık ne menem bir haldir,komşunun çocuğunu emziren Hatçe delirmiş olabilir mi?
İnsan olmak ne güzel şey..anadili gibi temiz saf berrak..
seninle ne güzel kardeş kardeş anlaşıyoruz Celal kardeş..
bir de bu din maşaları beni senin kadar iyi anlasalar..
bu araptan bozma kalleşler..
hiçbir insan anadilini konuşmaktan mahrum edilemez!
Dağlarca bunu dile getirmiş bu 'Söylevinde'..
arapça farsça osmanlıca benim ana dilim değildir.ben Türk'üm.Kürt de kürt.Bu laik cumhuriyet misaki millisini kabul edemeyenler ne yana gideceklerse o yana gidecekler er geç.
kim ki kendi hilafetinin peşindedir onlar o dilleri konuşsun!
İNKAR VİRÜSÜ
İnkar virüsüyle dolduysa beyin
Mantıkla sos yapın, bir güzel yiyin
Nene gerek senin, kafada akıl
Bul bir hamsi beyni, keyfince takıl
Sakın küçümseme hamsidir diye
Onda ne hüner var, Haktan hediye
Sevki ilahidir, ondaki gayret
Belki düşünürde, edersin hayret
Hamsi olmadıysa, arıyı sına
Hikmet ve sanatı,ögretsin sana
Beyni küçük ama, şerbeti pınar
Zehrini gizleyip, balını sunar
Sivri sinek bile, sana çok gelir
Damarı görmeden yerini bilir
Sende de iki göz, bir çift kulak var
Lakin körelmişse, neylesin zağar
Bazen kuş beyinli, derler insana
Bence bu ifade yakışmaz sana
Tavuk su içerde,Allaha bakar
Seninse gözünde, şeamet çakar.
HK
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta