Kurşun renkli
akşamları düşünüyorum
martılar üşüşürken başıma
bahardan kalma
onbir şubat çarşamba
ben ise
nazlı yarim gelmiş
elleri yumuk
kapatmış bahtını avuç içine
kabartmış yüreğini
salıvermiş martıların ardına
yarim nazlı yarim
şimdi darmadağın olmuşum avucumda yürek kırıkları
düşlerim kanıyor gelincikler dökülüyor yüzüme
kim derer hüznümün gecelerini
ve kim sağar onulmazlarımı
var mı geceden daha yüce bir zifir
bir ekimi sevmem aylardan
bir de temmuzu
tükenmişliğin dibini
öylece kalakalmanın ne dediğini
anımsatır
yüreğimin köküne
patladı dinamit
gece üstüme yıkıldı
zifiri karanlık aydınlandı
gri toz bulutu
yapıştı göz bebeklerime
gören olmadı
dalından ayrılan yaprağı
bir nefes sonra
göremeyeceksin belki de
kanat çırpışını
havalanan kumrunun
derin bir nefes al
damarlarımdan
can çekilir
kıpırtısız yürek taşımak
en ağır yük
ellerini ver de
kaldıralım buz kesmiş
içimdeki çocuk kanatlandı bugün
en tepesinden bakıyor her şeyin
ve her şey ne kadar küçük
ve dert ettiklerimiz ne kadar anlamsız
dağlar
düşdeyim
ellerim yapışmış yakasına
kollarım yok
beynim darmadağın
saçlarımın arasında
yüreğim avucunda hapsolmuş
yaprak yaprak döküldü
ömrüm
ortalık yere
üzerine bastılar postallarıyla
posta koydum
olmadı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!