14 Haziran 1988 Ankara.
şiir hayatın ta kendisidir,şiir yazmak ilham işidir,şairler ise gerçek insanların sesidir....
felaket dökülür kalpler
gönüller hüsranla kuşatılır
aşıklar berbat öksürürler
nefeslerinde ihanet kokusu
düşünceler vahim sözler eder
Yapayalnızız yine
Sokaklar,evler,heryer bomboş
Ruhlar bedenlerden ayrılmış
Bir şişe şarap peşinde.
Gök susmuş yer susmuş
20 temmuz 1974 sabahı gökyüzünde jet sesleri
kıbrıs göklerinden yıldırımlar yağıyor rum'un üstüne
kahraman paraşütçüler yağmur gibi iniyorlar her köşeye
ve mehmetçik beşparmak dağlarında,ardında türk bayrağı...
başpiskopos makarios efendi kaçacak tabii korkakça
Anlatamam sana tarifi imkansız aşkımı
Ne güneş doğar ne yıldızlar söner
Ne gerçek ne de bir hülya
Lakin bir ömre bedel.
Ansızın girdin kalbime yıldırım misali
yıllardan 1939,takvim 1 eylül...
varşova derin uykuda...
bu sabah her zamankinden çok gürültülü
gökyüzünde alman stukaları kol gezer
gökler yırtılıyor o vakit hudutta top sesleri
ölüm yağdırıyor stukalar her bir sortide
yağmur çiseliyor
karanlık bir sonbahar akşamı
yalnızlığıma...
seni düşünüyorum
yağmur çiseliyor
gözlerinin eflatun olduğunu yeni gördüm
yeni duydum eflatuna hasta olduğunu
şubatın buz kesmiş soğuğunda
güneşli nisan yağmurlarında
kapalı havalarda uğuldayan fırtınalarda
hep eflatunu hissederdin...
Dört taraftan kuşatılmış vatan,
Yerde kan,gökte duman...
Soysuzdur sevr paçavrasını imzalayan
Toprakta binlerce kefensiz yatan.
Yunan hayasızca girmiş İzmir'e
her gün bir güneş batar gece olur
bir gün bir dost ölür toprak olur
bir gece bir yıldız kayar dilek tutulur
ve bir gün o büyük insan öldürülür
gözyaşı sel olur,yürekler dağ olur...
en zor zamanlarda dahi
seni düşünmek kadar acı veren
başka bir şey daha yoktu içimde
aynı avuçtan su paylaşmak kadar zor
ayrılık vardı sonunda hastalıklı
şairin kalemi kırıldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!