ışığı açınca oygun ve keten
yağmur suyu sarnıcım
git git bitmiyor ensemde
oluğa durmuş omirilik tıkırtıları
gitmekle de durmuyor
saçlarımın dağınıklığı
o ekiz rüzgarlardan
ve rengarenk güllere öykünen sesiniz hâla
ışığı kapatınca...
alabildiğine genişler içimin mezarları
öncesi sedef sonrası türev diyorum
bir bulutun öldürdüğü martı cesetine
eski uçuşları ve baharları
erkiz bildiriyorum
ışığı bir açıyorum, bir kapatıyorum
duvarlara sülüs yazılarla yazdıklarım
sonra yıkımı duvarların...
ışığı açınca...
yalnızlıktan başka hasılat neydi kalıyor
vurulmuş takva ve hurâfeler
yüzlerce kurşun eşelemesi alnım
artık silinip gitmiş bir mavinin ardından
ki göğe
kırık kemiklerin gerçeğinden başka
bir de ne söylenir kalıyor
kabuğu soyulmuş günler ve şeyler
cadde boyları çırılçıplaklı şeyler
bir şey ve kentler
hep bayram merasimi bal börek dönen sinileriniz
ışığı kapatınca tümden
tüm acılarla kan kardeşmişiz
ışığı bir açıyorum, bir kapatıyorum
ışığı açınca ah! adio keridası ömrümüzün
artık *aşkı geçtik gözlerini açabilirsin
kapatınca ışığı...
*haydar ergülen
Deniz ErcivanKayıt Tarihi : 23.12.2014 16:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Türev 1)Türemiş veya üretilmiş şey,(İKİZ) 2)Dil-Bilgisi)Yapım ekiyle kurulmuş kelime, müştak: Sev-gi, sev-in-mek, göz-lük gibi, 3)(İKimya)Bir madde üzerinde yapılan kimyasal işlemler sonucu elde edilen bir başka madde, 4)(Matematik)Değişken artması sıfıra giderken, fonksiyonun artmasının değişken artmasına oranının limiti.
TÜM YORUMLAR (2)