TÜRBEYE GİTMİŞTİM DİLEK DİLEMEYE
Türbeye gitmiştim
dilek dilemeye
elimde bir mendil,
gözümde içime gömülmüş bir dua.
Ama daha eşiğine varmadan
bir sessizlik sardı beni,
ta içimden başlayan bir sükûnet.
Duvarlara dokundum önce,
yüzümle değil,
yıllarca susturduğum kalbimle.
Her taş,
içimde bir hatırayı yokladı sanki.
Sanki ben dilek dilemeye gitmemiştim,
sanki ben…
zaten dileğe dönüşmüştüm.
Bir kadının ağlaması vardı köşede,
sessiz, ama dünyayı yerinden oynatacak kadar ağır.
Bir çocuğun çaputu,
bir yaşlının bastonuna yaslanışı…
Her biri bir yitmişliğin hatırası.
Ve ben,
onların arasında bir taş kadar sessiz,
bir toprak kadar mahcup durdum.
İçimde türbeler vardı meğer.
Dualarla değil, susmalarla örülmüş.
Ne zaman bir dilek tutmaya yeltendim,
elim titreşti.
Çünkü bazen
dilemek bile fazla gelir insana.
Bazı acılar,
dilekte değil, kabullenişte yatıyor.
Türbeye gitmiştim
bir “dua” etmek için.
Ama dönerken sadece sustum.
Çünkü bazen
en büyük dua
hiçbir şey istememektir artık.
Sadece durmak.
Sadece beklemek.
Sadece
bir mermerin soğukluğunda kendini dinlemek.
O an anladım
ben türbeye gitmemiştim.
Türbe içimdeymiş.
Ve o gün
ilk kez
kendi içimde eğildim.
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 17:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!