Uzun zaman aramadın
Hatırımı soramadın
Unutuldum bir köşede
Teselli buldum şişede
Firuze gözlerin olsun
Günlerdir hasretim sevgilim sana
Dudağımda yoku kaldı sevdanın
Ayak izlerini tek tek topladım odamdan
Yüreğimi kokuna sardım
Her yerde anın saklı
Her yerde parmak izin
Yerimden yurdumdan uzak
Uçuyorum kuş misali dağlara
Bedenim yorgun, kanadım ıslak
Düşüyorum kuş misali yollara
Dağları karlı, geçit vermez yolları
Ellili yaşlara dayadım merdiveni
Gençlik deli rüzgar gibi esti de geçiverdi
Çocukluk günlerimin taptaze anıları
Doğduğum küçük şehir çok uzaklarda şimdi
Çelik çomak oyunları
Çamurdan yaptığım rengarenk oyuncaklar
Her sabah uyandığımda
Koşup aralarım perdelerimi
Yolun karşısındaki kayanın üzerinde
Sarı saçlı bir kız oturur çıplak ayaklı
Beyaz Ayancık keteni elbiseli
Yakaları ve etekleri rengarenk işlemeli
Gemiler geçer her sabah Akliman'dan
Sıyırır kayaları duman izleri
Göztepe'ye değecek kadar yaklaşır
Ellerime sarılır gölgeleri
Her geçen gemi
Alır götürür yalnızlığımı
Aradan yıllar geçse de
Ufalanıp dökülse anılar
Gümüş teller örülse kuzguni saçlara
Çökse omuzlar
Gözlerin feri dinse
Gönüllerdeki yeri değişmez eski dostların
Gelibolu’da yine
Sabaha uyanır dumanlı dağlar
Dalgaların koynunda kol koladır gölgeleri
Balıkçılar ağlarını bırakmıştır
Turkuvaz kokulu maviliklere
Bu yıl umutlar,
Kış gününde bahar gibi
Her yanında anılarım gizliydi
Gül kokularına bürünmüştü her anı
Tıpkı aylar önce bıraktığım gibiydi
Akliman’ı dolaştım bir bir
Gözlerimi her yumduğumda
Çıka gelirsin odama
Ellerinde pembe güller
İnce tüller içinde
Nihavent faslı ile
Saatlerce dans edersin
Öncelikle rahatsız etiğim için özür dileyerek sözlerime başlamak istiyorum. Ben İstanbul'da öğretmenlik görevini yapmaya çalışan ve şiir ile uğraşan bir kardeşinizim. Sizinle ortak bir tanıdığımızdan bir selam göndermek istiyorum. Kendisi hemşehriniz ENGİN AKIN. Engin bi ile bir süredir tanışıyoruz. ...