Bir fasl-ı hüzzamdır ki, unutturur neşeyi,
Diyarın garabeti kaplar dört bir köşeyi,
Kimine salık verir meyhaneyi şişeyi.
Başucunda oturur şu gurbet akşamları.
Bu şehrin vicdanında yoktur karalar aklar,
Hayalini saran yorgun kolların,
Artık tahammülü kalmadı gülüm.
Aşktan mutluluğa giden yolların,
Hiçbirisi bizi bulmadı gülüm.
Hani sevgi dolu bakışın var ya,
Gurbet elde beni teselli için
Gönlünden koparıp bir selam gönder
Buram buram gözlerimde her şeyin
Siyah saçlarından bir tutam gönder
Böyle bir aşka ben mazi diyemem
Ey ümmet-i Muhammed, dur da bir bak haline,
Özünden kopmuş nesil gör bu gün ahvali ne?
Nüfusuna bakıp ta, güvenme ahaline,
Bu koskoca güruhun çoğu şeytan cin bugün.
Küfrün ortak düşmanı, “İslam” adlı din bu gün.
Binlerce kez şükür verdiğine de,
Ne kadar alsam da bir yanım eksik.
Yetişilmez nefsin isteğine de,
Vara da yoğa da bir tanım eksik.
Aklımın erdiği ilk günden beri,
Bir garip beldeye attı ki kader,
Kalmadı gönlümde ne gam ne keder.
Görseler acaba insanlar ne der!
Anlatmakla bilinmiyor gel hele.
Silahlar patlıyor savaşta gibi,
Sensiz bu dünyayı dönmez sanmıştım
İçimdeki yangın sönmez sanmıştım
Gözümün yaşları dinmez sanmıştım
Silmene gerek yok unuttum işte
Kaderim seninle gülmüyor artık
Garadayı isimli şaire ithaf olunur
Garadayı sen söylesen nazınan
Havasını ben tuttursam sazınan
Durdursak dünyayı bir çift sözünen
Aşkın deryasına dalsak ne dersin?
Gurbette yarama merhem olmadın
Ömrümce gurbette kaldığıma say
Aşkınla yanarken bir gün gülmedin
Kavrulurken küle döndüğüme say
Bir şey istemedim bir şey demedim
Bu ara sensizlik krizim tuttu,
Nasıl atlatırım bilemiyorum,
Benliğim bu sıra beni unuttu,
Hep sende kalıyor, gelemiyorum.
Bir, başımdan kaynar sular akıyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!