Tunçnâme I Şiiri - Tunç Ziya Agur

Fâ'ilâtün / Fâ'ilâtün / Fâ'ilâtün / Fâ'ilün

Gözden nihan olsa da cânın derin esâsı,
Bilir erbab-ı aşk, derttir şifânın binâsı.

Fehm-i ezel eyler gönlü figân-ı derûnî,
Gamın kaynağı çıkar, vehmin buzlu havâsı.

Zelil sanma o umudu ki yarına diker baş,
Dilbere yeter o mecaz, ki boyun eğer fenâsı.

Hayâl yolu üzre gezer gözüm, zulmet-i şâmda,
İstençsiz hasret doğurur kavuşmanın arzusu.

Yükünç, âdem eyler âşıkı mâşûkun katına,
Acı suyun tadıyla eyler buluşmanın kuruluşu.

Cihanın her ucunda aşkın sırrı yâd edilir,
Mekân fark etmez; yok bu derdin ilk esâsı.

Hakka kıyam eylemek, yâre ikâmet kılmaktır,
Bâki bir makâm arzusuyla sıratın ziyâsı.

Ol şevk-i visâlin hakkına kavvâm olan kalb,
Kıyâmete dek yürür, zira Hak’tan gelir nâsı.

Kıvamı olsun malın, mülkün, amma gör hakikati,
Asıl dayanak, istikâmet üzre aşkın bî-intihâsı.

Ziyâî der, taat makām-ı sâlihîn olsun, ey Tenğri,
Gönlünde Kâ'be-i Kıyam ola, o aşkın pâyidârı.

Günümüz Türkçesi:

Canın derin özü (maden suyunun kaynağı gibi) gözle görülmese de; Aşk ehli bilir ki, acı su (imtihan), şifanın ve yapının temeli/dayanağıdır.

Gönül, kaderin soğukluğundan ve bilinmeyen bir ihtimalden gelen derin kederi (gamın kaynağı) idrak eder.

O küçük umut sembolü (acı suyun şifası), sevgiliye ulaşmaya yeter; zira o, yokluğun bile teslim olduğu hakikattir.

Göz, karanlık gecede (zorlukta), zorlu kaynak arayışı (maden suyu) gibi, kavuşma arzusunun gücünü fark eder.

Çileli aşk yolu (acı su), acı tadına rağmen bir zevk (imtihan lezzeti) verir ve bu, sevgiliyle ebedi buluşmanın temellerini atar.

Aşkın kaynağı ve derdi, maden suyu gibi köklü ve kadimdir, başlangıcı bilinmez, her yerdedir.

Aşkta hakkı gözetmek, sevgili katında kalıcı yer edinmektir; ebedi makam arzusu, doğru yolun (istikametin) ışığıdır.

Kavuşma arzusunun hükmünü koruyan (yöneten) kalp, Kıyamet gününe dek ayakta durur, zira gücü Hak'tan gelir.

Maddi varlıkların dayanağı güçlü olsa da, asıl dayanak, doğru yolda (istikamet) süren sonsuz aşktır.

Ziyâî der ki, ibadet, sâlihlerin makamı olsun; Gönlünde Kâbe'nin dayanağı/temeli bulunsun, o aşkın kalıcılığı/koruyuculuğu.