Tuncay Yılmaz Şiirleri - Şair Tuncay Yılmaz

0

TAKİPÇİ

Tuncay Yılmaz

İnsan, toprağa atılan, tohum misali filizlenir, yeşerir olgunlaşır ve büyür. Ödünç olarak verilen nefesleri nasıl tükettiğini anlamadan yaprak gibi sararıp, toprağa düşüverir.
İnsanlığın görevi, nimetleri ve güzellikleri paylaşmak, insanlık bayrağını teslim aldığı yerden daha ileri götürmektir.
Ruhundaki gerçek gücün azaldığını hisseti an, nöbeti gayretli bir cefa erine teslim edebilmektir.
Alfabeyi ELİF diye diye öğrendik, be ile bağların nasıl bağ olduğunu bildik saydık. Ye harfinde güneşin hiç batmadığı yerde serinlenin sanıldığı kadar zor olmadığını öğrendik. Elif
Emrini vav ile anne karnında uyuyan narin ruhun o Azametli gücün büyüklüğünü anlamakta zorlanmadık.
Güçlünün yanında değil, haklının yanında olabilmeye dal ve zel harfinde, hor görmemek adına kibir denilen illete şedde ile balyoz olup indik. Sevdiğimizi sadece insan olduğu için sevdik, uzak kalmamız gerekende aynı duyguların ma’rufu ile yani mim ile karşılık verdik.

Devamını Oku
Tuncay Yılmaz

Bir gül ışığında yaşıyorum ben, eteklerine çöl kumu bulaşmış... göz yaşlarımla yıkıyorum dünü. Yarın'a daha bir umutluyum. Öz Misafirlere hizmet nasip etmiş yüce rabbim!..Seçilmiş olanlara mihmandarım boynu bükük. ne zaman ulaşırım karanlıklardaki gün doğumlarına. Yedi beyza ikliminde akşamı sanki daha farklı severim, kavuşulacak seheri için, kök salarım gecenin bağrına. Ben ki zamanın ibrişim ibrişim yumaklandığı bir dar vakitte bin kere tövbe ederim. Mevlam'ın o kadar güzel tecellileri var ki. mehtaba burcu burcu gül niyetine sevdamı kandillerim ellerimde berkittiğim dualarımla.
İzi sürülen ruhlar gibiyim, hangi vakit gün yüzüne çıkarım ben nerden bilirim, ben kimim ki...
Dağ Başından Hasret, hasrette siyah inci...efrafında pervaneler misali dönen yanık sevdalılar. O yanmış, ben yanmış şu yanmış ne fark eder. Mühim olan yanmaksa..ne fark eder tenim siyah ya da beyaz. Boyum uzun ya da kısa..Ben bu sevdayı yaşarım. Ben kul olmaya talibim, Allah'ım!
Mekke 4 Nisan

Devamını Oku